(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2011/9185 E. , 2012/3351 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Dairemiz Üyesi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışan 500’ün üzerindeki işçi ile birlikte 2010 Şubat ayında Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olduğunu, anılan sendikanın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvurarak davalı işyerinde toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi talebinde bulunduğunu, sendikal örgütlenmeyi öğrenen işverenin 02.03.2010 tarihinden itibaren sendikaya üye olup olmadıkları, üye iseler istifa edip etmeyecekleri yolunda baskı yapmaya başlayıp 03.03.2010 günü işyerine İzmir 9. Noteri ile işkolunda yetkili ve örgütlü olan Türk Metal Sendikası yetkililerini getirerek işçileri Birleşik Metal-İş Sendikasından istifaya ve Türk Metal Sendikasına üye olmaya zorlaması üzerine hakkında C. Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, ancak birçok işçinin işini kaybetme korkusuyla işverenin getirdiği sendikaya üye olduklarını, istifa etmeyi kabul etmeyen Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi..., ..., ... ve... isimli işçilerin hakaretler yağdırılarak yazılı fesih gerekçesi “global kriz” olarak gösterilip iş sözleşmelerinin feshedildiğini, bu arada davacının Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olmasında etkisi olan Hasan isimli iş arkadaşını işyerinde bularak ne yapacaklarını sorduğunda onun Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlenmesine öncülük edenlerin hemen hepsinin korkudan istifa edip Türk Metal Sendikasına üye olduklarını söyleyince kendini tutamayıp hiç kimsenin adını da anmadan “bizi ateşe atıp kendilerini kurtarmışlar, bu şerefsizlik değil midir?” deyip işinin başına gittiğini, konuşma anında arkadaşının yanında 1 kişi daha olduğu halde davacıdan şikayetçi olan iki kişinin başvurusu olduğu iddia edilerek savunmasının istenip ardından da iş sözleşmesinin tazminatsız olarak feshedildiğini iddia edip feshin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilinin işe iadesine, dört aylık ücret ve diğer haklarının ödettirilmesine, yasal süre içinde işe başlatılmaması halinde sendikal nedenle işten çıkarıldığı için ödenmesi gereken tazminatın bir yıllık ücretinden az olmamak üzere belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının, şirket personeli olan ... ile ...’a Türk Metal Sendikasına üye oldukları gerekçesiyle “şerefsizler” diyerek hakaret ettiğini, 24.03.2010 tarihli savunmasında adı geçen kişilere hakaretine devam ederek “Bu kişiler haindir… Şerefsizdir… Pislik getiren adamlardır.” şeklinde sözler sarf etmesi üzerine 4857 sayılı İş Kanunu"nun 25/II-d maddesine göre “işçinin, işverenin başka işçisine sataşması” üzerine haklı nedenle feshedildiğini, dava dilekçesinde bahsedilen olayların davacının iş sözleşmesinin feshi ile ilgili olmadığını, davacının bir diğer arkadaşına yenilir yutulur olmayan ve işyerinde huzursuzluğa sebep olan ağır sözleri söylediğini ve bunları soruşturma sırasında bizzat ikrar ettiğini, ayrıca müvekkilinin işyerinde çalışan işçilerin neredeyse tümünün sendikalı olduğunu, bu nedenle davalının işyerinde sendikalı olmaktan ya da olmamaktan kaynaklanan hiçbir sorununun olmadığını, Çalışma Bakanlığından gelen yazıda toplam 571 işçinin 324’ünün Türk Metal Sendikasına üye olması nedeniyle bu sendikanın toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkili olduğunu bildirdiğini ve yapılan bu tespite itiraz etmediklerini, bunun da davalının sendikal haklara saygısını gösterdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacının işe iadesine dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacının 01.03.2010 tarihinde Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olduğu, davalı işverenin olası bir yetki tespitinde Birleşik Metal-İş Sendikasının işyerinde çoğunluğu sağlamamasına yönelik olarak işverenin ortak olduğu Konya’daki bir işyerinden naklen gelmiş gibi gösterilen 68 işçinin işyeri kayıtlarında davalı işyerinde çalışıyor şeklinde gösterildiği, sendikanın 02.03.2010 tarihinde çoğunluk tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına başvurusu üzerine 03.03.2010 günü “global kriz” gerekçesiyle bu sendikaya üye olan 4 işçinin iş sözleşmesinin feshedildiği ve aynı günün akşam saatlerinde işyerine noter ile Türk Metal Sendikasının yetkilileri çağrılarak işçilerin Türk Metal Sendikasına üye olmalarının sağlanmasına çalışıldığı, bu amaçla bir kısım işçilerin Didim’de bulunan bir otelde hafta sonu ağırlandıkları, 11.03.2010 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yazısı ile işyerindeki çoğunluk sendikasının Türk Metal Sendikası olduğunun bildirildiği, davacının 22.03.2010 günü vardiya değişimi sırasında Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olmasında etkisi bulunan ...’ın yanına gidip konuştuğunda onun ve bir kısım işçilerin Birleşik Metal-İş Sendikasından istifa edip Türk Metal Sendikasına üye olduklarını öğrendiğinde tepki olarak ve isim belirtmeksizin “kendilerini kurtarıp bizi ateşe atmışlar, bu şerefsizliktir” dediği ya da buna yakın sözler sarfettiği, konuştuğu ...’ın yanına gelen ...’un da Birleşik Metal-İş Sendikasından istifa edip 06.03.2010 tarihinde Türk Metal Sendikasına üye olanlar ve Didim’deki otelde hafta sonu ağırlananlar arasında olması nedeniyle davacının sözlerini üzerine alıp “şerefsiz kelimesini bana mı söylüyorsun?” diye sorduğu ve davacının da o sıradaki ruh haliyle maksadını aşacak şekilde soruyu yorumlamış olabileceği, bu tartışmayı ...’un bölüm sorumlusuna iletmesi ve gerek davacının ve gerekse ... ile ...’un beyanlarında adı geçmediği halde kalıp imalat işçisi Hakan Selçuk’un da davacı hakkında şikayette bulunması üzerine davacının savunmasının istendiği ve davacının savunmasında kendisinin Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olmasında etkisi olan kişilerin kendilerini doldurup, fitleyip, kışkırtıp akıllarını çeldikleri için hain olduklarını belirttiği, ayrıca ağzından çıkan sözlere sahip olamadığını ve bu sözlerin herhangi bir şahısla ilgili olmadığını da eklediği, olayın bu şekline göre davacının isim belirtmeksizin ve biraz da kastını aşar şekilde ortaya söylediği sözlerin 4857 sayılı Kanun"un 25/II-d maddesinde düzenlenen “işverenin başka işçisine sataşması” olarak kabul edilemeyeceği, ayrıca savunmasında geçen “Buraya bu pisliği getirenler haindir” sözünü işyerinde çalışan herhangi bir işçinin yüzüne söylememesi ve savunma bir bütün halinde değerlendirildiğinde sözlerinin daha çok işyerinin çıkarlarını korumaya yönelik olduğunun da anlaşılması nedeniyle savunmada geçen bu sözlerinde haklı feshin gerekçesi yapılamayacağı, bu durumda da davacının iş sözleşmesinin işverenin Birleşik Metal-İş Sendikasına üye olan işçileri ismen bilemediği halde davacının sarf ettiği sözlerden bu sendikanın üyesi olduğunu öğrenmesi üzerine “sataşma” gerekçesini öne sürüp aslında istemediği sendikaya üye olması nedeniyle feshedildiği gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamına, tanık beyanlarına ve davacının “Böyle bir beyanda bulunma sebebim fabrika çıkarları içindir. Çünkü bu lafını ettiğim kişiler haindir. Çünkü bu şahıslar bizleri doldurarak, fitleyerek, kışkırtarak iş gücünü ve bizlerin aklını çelmişlerdir. Ben de bu fabrikadan ekmek yediğim için zoruma gitmiştir. Ağzımdan çıkan sözlere sahip çıkamadım” şeklindeki savunmasına göre, 4857 sayılı Kanun"un 25/II-d maddesinde düzenlenen eylemin sabit olduğu ve bu eylemin haklı nedenle feshe konu edildiği anlaşılmaktadır.
İşçinin sözle başka bir işçiye sataşması 4857 sayılı Kanun"un 25/II-d maddesi uyarınca haklı nedenle fesih sebebi olarak belirtildiği ve somut olayda bu husus sabit olduğu halde davanın kabulüne ve davacının işe iadesine dair hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı Kanun"un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 78,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.200,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, kesin olarak 05.03.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.