11. Hukuk Dairesi 2018/2572 E. , 2019/4190 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesince (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) verilen 10/04/2017 tarih ve 2015/308 E. - 2017/119 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nce verilen 08/03/2018 tarih ve 2017/592-2018/208 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının fiili taşıyıcı olduğu, Roza A gemisinde tır ile taşınan emtianın davalıya ait araçların park ettiği tır parkında çıkan yangın sonucu zayi olduğunu, zayi olan müvekkili şirketin müşterisine ait malların hasar bedelinin tazmini amacıyla açılan davada İstanbul 51. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.06.2014 tarihli kararı ile müvekkilinin 132.799.- TL asıl alacak bedeli üzerinden tazminat ödemesine karar verildiğini, kararın Dairemizin 2014/17450 E. 2015/2624 K. sayılı kararı ile onandığını, bunun üzerine müvekkilince İstanbul 34. İcra Dairesinin 2010/15234 E. sayılı dosyasına 26.03.2015 tarihinde 239.905.- TL ödeme yaptığını, davalının fiili taşıyan olup zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek müvekkili tarafından icra dosyasına ödenen 239.905.- TL"nin ödeme tarihi olan 26.03.2015’den itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, taşıma işleminin müvekkilinin acentesi olduğu Emes Denizcilik ve Nakliyat A.Ş tarafından 20.11.2009 tarihli konişmento kapsamında yapıldığını, 6762 sayılı TTK"nın 119. ve 6102 sayılı TTK"nun 105. maddesi gereğince acenteye karşı doğrudan dava açılamayacağını, huzurdaki davanın haksız fiilden kaynaklanan hasar iddiasına dayandığını, haksız fiilden dolayı acenteye dava açılmasının mümkün olmadığını, davanın bir yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu ve süresinde davanın açılmadığını, müvekkili şirketin acenteliğini yaptığı taşıyanın dava konusu olayda sadece deniz taşıması işini üstlendiğini, iddia olunan hasarın kara taşıması sırasında meydana gelmiş olduğunu ve bu nedenle müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu olayın meydana gelmesinde müvekkili şirketin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının HMK’nın 124. maddesi gereği taraf değişikliği talebi kabul edilerek davanın Arkas Konteyner Taşımacılık A.Ş’ye izafeten açıldığının kabulü ile davaya devam olunduğu, taşımayı fiilen üstlenmesi nedeniyle Arkas Konteyner Taşımacılık A.Ş’nin emtianın tır parkında yanarak zayi olması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu, İstanbul 51. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/144 E. - 2014/232 K. sayılı kararı ile hükmedilen tazminatın İstanbul 34. İcra Dairesinin 2010/15234 E. sayılı takip dosyasında davacı tarafından 26.03.2015 tarihinde 239.905.- TL olarak ödendiği, TTK"nın 1067. ve 1262. maddeleri uyarınca ödeme tarihinden itibaren davanın hak düşürücü süre veya zamanaşımına uğramaksızın süresinde açıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 239.905.- TL’nin davacının davalıya gönderdiği ihtarnameye göre kendisini temerrüde düşürdüğü tarih olan 12.04.2015’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 12.290,94 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 10/06/2019 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası"nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay"ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası"nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastdan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.