Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2709
Karar No: 2012/7277

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/2709 Esas 2012/7277 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2011/2709 E.  ,  2012/7277 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, zararlandırıcı sigorta olayı sonucu yaşamını yitiren sigortalının hak sahibi eşine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan zararın davalılardan teselsül hükümlerine göre rücuan alınması istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-)14.12.2007 günü iş kazası geçiren sigortalının davalı işveren şirkete ait işyerinde kaza tarihinden önce çalıştırılmaya başlandığı ve hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği anlaşılmakta olup, mahkemece yapılan yargılamada düzenlenen raporda, kazanın gerçekleşmesinde davalı işveren şirketin %75, davalı ...’ın %5, sigortalının %20 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun; “Çalıştırılan sigortalıları bildirme” başlığını taşıyan 9"uncu maddesinde, işverenin, çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlü olduğu, inşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgelerinin de süresi içinde verilmiş sayılacağı belirtilmiş, “Bildirilmeyen sigortalılar için yapılacak işlem” başlıklı 10"uncu maddesinde, sigortalı çalıştırılmaya başlandığının süresi içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca saptandığı tarihten önce gerçekleşen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde ilgililerin sigorta yardımlarının Kurumca sağlanacağı, ancak, belirtilen sigorta olayları için Kurumca yapılan ve ilerde yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile, gelir bağlanırsa bu gelirlerin hesap edilecek sermaye değerleri tutarının, 26"ncı maddede yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın işverene ayrıca ödettirileceği öngörülmüştür. Diğer taraftan söz konusu Kanunun “İşverenin sorumluluğu” başlığını taşıyan 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 23.11.2006 gün ve ...numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Kurumun rücu hakkı, kanundan doğan, kendine özgü, sigortalı veya hak sahiplerinin hakkından bağımsız, basit rücu hakkına dönüşmüş olmakla, bağlanan gelir ve sosyal yardım zammının başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerlerinin, tazmin sorumlularının kusuruna karşılık gelen tutarıyla sınırlı şekilde hüküm kurulması gerekmektedir.
    Bu kapsamda, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21 ve 23’üncü maddeleri üzerinde durulmalıdır. Kanunların geriye yürümesi veya yürümemesi konusunda mevzuatımızda genel bir hüküm bulunmamakta ise de, toplum barışının temel dayanağı olan hukuka ve özellikle kanunlara karşı güveni sağlamak ve hatta kanun koyucunun keyfi hareketlerine engel olmak için, öğretide kanunların geriye yürümemesi esası kabul edilmiştir. Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır, o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur. Yargılama hukukunu düzenleyen kanunlar da, ilke olarak geçmişe etkilidir (Prof. Dr. Necip Bilge, Hukuk Başlangıcı, 14. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2000, sh: 193-194; Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Hukuka Giriş ve Hukukun Temel Kavramları, 18.Bası, Turhan Kitabevi, Ankara 2003, sh: 73).” (HGK 13.10.2004 t., 2004/10-528 E., 2004/533 K.). Şu durumda; 5510 sayılı Kanunun 21 ve 23’üncü maddelerinin, 01.10.2008 öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gibi, rücu davalarına ilişkin bu düzenlemelerin, anılan tarihten önce meydana gelen olay ve ilişkilere uygulanmasını gerektirir, yukarıda sıralanan istisnai durumlar kapsamında değerlendirilemeyeceği hukuksal gerçeği de gözetilmelidir.
    Belirtilen yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, işyerinin “inşaat” veya “Kuruma ilk kez işyeri bildirgesi verilen” niteliğinde olmadığı anlaşıldığından davalı işveren şirket hakkında 506 sayılı
    Kanunun 10’uncu madde hükmünün uygulama koşulunun gerçekleştiği belirgindir. Bu bakımdan; kaza tarihi itibarıyla 5510 sayılı Kanunun 21 ve 23. maddeleri yerine 506 sayılı Kanunun 10 ve 26. maddelerinin uygulanması gerektiği dikkate alınmalı, kendisine ölüm geliriyle birlikte ölüm aylığı da bağlanan hak sahibi eş için 506 sayılı Kanunun 92’nci maddesi uygulanarak gelirinin yarıya indirildiği bildirilmekle, Kurumdan söz konusu uygulamayla elde edilen, bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri sorularak ortaya konulmalı, davalılar yönünden teselsül hükümlerine göre 26"ncı madde gereğince toplam %80, davalı işveren şirket hakkında ise ayrıca ve ek olarak 10’uncu maddeye göre takdir edilen %10 oranları esas alınmak suretiyle tazmine esas tutarlar saptanmalı ve elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalılara geri verilmesine, 12.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi