6. Ceza Dairesi 2015/3006 E. , 2018/2608 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını bozma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; Yargıtay 22.Ceza Dairesinin 16/04/2015 tarihli görevsizlik kararı ile Dairemize gönderilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Olay günü gündüz sayılan zaman diliminde katılanın oturduğu eve hırsızlık amacıyla balkon kapı sürgüsünü kırarak giren sanığın, henüz bir şey çalmadan önce fark edilmesi üzerine, yakalanmamak amacıyla katılanı yaraladığı, yaralama suçuna ilişkin sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün Yargıtay 6.Ceza Dairesi"nin 11.05.2009 gün ve 2006/6257-2009/8709 Esas-Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiği olayda;
Sanığın hırsızlık olarak başlayan eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nın 495/2. maddesinde anlamını bulan dolaylı yağma suçuna dönüştüğü, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasa kapsamında dolaylı yağma suçuna yer verilmediği,
Hal böyle olunca;
Sanığın suç tarihinde eylemine uyan 765 sayılı TCK"nın 495/2. maddesinde yer alan dolaylı yağma suçu 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasaya göre TCK"nın 142/1-b, 35, 116/1, 151. maddelerinde düzenlenen hırsızlığa teşebbüs, konut dokunulmazlığını bozma, mala zarar verme, suçlarını oluşturduğu,
765 sayılı TCK"nın 2/2. maddesinde 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 7. maddesinde “zaman bakımından uygulama” hükümlerine yer verilmiştir.
Lehe kanun belirlenmesinde sadece bir hüküm göz önünde bulundurulmaz. Kanun hükümlerinin olayın bir bütün olarak uygulanması sonucuna bakılmak suretiyle lehe kanun belirlenmesi yoluna gidilmelidir. Bu düşünceden hareketle 5252 sayılı Kanunun 9/3. maddesinde özel hüküm konulmuştur.
Bu arada suç ile sanık arasında bağlantısını kesen ve sanığın cezalandırılmasını önleyen yargılamanın her aşamasında dikkate alınması zorunlu olan zaman aşımına ilişkin hükümlerin zaman bakımından uygulanması sorunu da vardır. 1982 Anayasasının 38/2. maddesinde dava ve ceza zamanaşımına ilişkin kanun hükümlerinde değişiklik yapılması durumunda maddi ceza hukukuna ilişkin zaman bakımından uygulama kurallarının geçerli olacağı kabul edilmiştir. Buna göre genel yargılaması devam eden dava için dava zaman aşımına ilişkin sürelerde değişiklik yapan sonraki kanun lehe hüküm içeriyorsa bununda geçmişe etkili olarak 03/06/1942 gün 36/15 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında ana hatları ile açıklandığı üzere zaman aşımı süresi ceza bağımsızlığını koruyan her suç için ayrı ayrı uygulanacaktır. Tek istisnası 5252 sayılı Yasanın 9/4. maddesidir.
Somut olaya gelince sanığın eylemi 765 ve 5237 sayılı yasaların her ikisinde de suç olarak tanımlanmıştır.
Sanığa isnat edilen eylem 765 sayılı TCK"nın 495/2; 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 35, 116/1, 151. maddelerinde öngörülen ve ceza bağımsızlığını koruyan suçları oluşturmaktadır.
Sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK"nın 495/2, 102/3, 104/2. maddelerince kesintili zaman aşımı süresi dolmamış ancak, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nın 142/1-b, 116/1, 151/1, 66, 67. maddelerine göre 12 yıl olan kesintili zaman aşımı süresinin, 01.04.2005 suç tarihi ile inceleme tarihi arasında dolmuş bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının 5237 sayılı TCK"nın 6545 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki hali ile TCK"nın 142/1-b, 35, 116/1, 151/1, 66/1-e, 67/4. maddeleri uyarınca zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 05/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.