Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/2639
Karar No: 2012/7266

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2011/2639 Esas 2012/7266 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2011/2639 E.  ,  2012/7266 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, daval.... avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1999 yılının Aralık ayına ilişkin olarak; çalıştırılan sigortalıların işe giriş bildirgelerinin, dönemsel sigorta primleri bordrolarının, aylık sigorta primleri bildirgelerinin yasal süresi içinde verilmemesi, defter ve belgeleri sunma yükümlülüğünün, yapılan yazılı uyarıya karşın zorunlu sebep olmaksızın, öngörülen sürede yerine getirilmemesi eylemlerine dayanılarak hakkında davalı Kurum tarafından tahakkuk ettirilen idari para cezasını içeren 08.05.2009 gün ve 6.161.085 sayılı ödeme emrinin işveren konumundaki davacıya 03.06.2009 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 08.06.2009 günü işbu davanın açıldığı anlaşılmakta olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda, gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.
    Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Ödeme emri” başlığını taşıyan 55’inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, “Ödeme emrine itiraz” başlıklı 58’inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının hak düşürücü nitelikte olan yedi günlük süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. “Zamanaşımının kesilmesi” başlığını taşıyan 103’üncü maddede ise ödeme emri tebliği ile tahsil zamanaşımının kesileceği, kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı bildirilmiştir.
    Diğer taraftan, 506 sayılı Kanunun “Kurumca verilecek idari para cezaları” başlığını taşıyan 140’ncı maddesi, idari para cezaları, bunlara karşı ilgililerce başvurulacak yargı yolu ve zamanaşımı konusunda düzenleme içermekte olup, son fıkrada yer alan “İdari para cezalarının tahakkuk ve tahsilatında on yıllık zamanaşımı uygulanır.” hükmü, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 51’inci maddesiyle, “Fiilin işlendiği günden itibaren beş yıl içinde tebliğ edilemeyen idarî para cezaları zamanaşımına uğrar.” şeklinde değiştirilmiş, sonrasında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun aynı başlıklı 102’nci maddesinde, idari para cezalarının on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımı süresinin, fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
    Ayrıca belirtilmelidir ki, maddede yer alan “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler” tümcesinin Anayasa Mahkemesi tarafından, 506 sayılı Kanun hükümlerine göre verilen idari para cezalarına karşı açılacak davaların idari yargı yerlerinde görülmesinin zorunlu olduğu görüş ve gerekçesiyle 08.10.2001 gün ve...sayılı kararla iptal edilmesinin ardından kanun koyucu tarafından iptal kararına uygun olarak, 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanun hükmüyle, 140’ncı maddede değişiklik yapılarak idari para cezalarına yönelik itirazın reddi kararının tebliğinden itibaren altmış gün içinde açılacak davalara bakma görevi idare mahkemelerine verilmiş, ancak; Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 21.11.2005 gün ve....sayılı kararıyla, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kuralları çerçevesinde Kurumca verilen idari para cezalarında görevli yargı yerinin adli yargı olarak belirlenmesi üzerine, kanun koyucu bu kez, 5454 sayılı Kanunun 15.02.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5’inci maddesiyle yeni düzenleme yapmıştır. Buna göre, 140’ncı maddenin dördüncü fıkrasında; idarî para cezalarının ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk edeceği, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ödeneceği veya aynı süre içinde Kurumun ilgili ünitesine itiraz edilebileceği, itirazın takibi durduracağı, Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilecekleri, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması durumunda idarî para cezası kararının kesinleşeceği, sulh ceza mahkemesinin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer alan ağır ceza mahkemesine, kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde itiraz edilebileceği, 2.000 Yeni Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesine başvuru üzerine verilen kararların kesin olduğu, mahkemeye başvurulmasının, cezanın takip ve tahsilini durdurmayacağı, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezalarının, bu Kanunun 80’inci maddesi hükmüne göre tahsil edileceği hüküm altına alınmış, ancak, .... Onuncu Dairesi tarafından yapılan itiraz üzerine değerlendirme yapan Anayasa Mahkemesi’nce fıkrada yer alan “Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler.” cümlesi Anayasa’ya aykırı bulunarak 04.10.2006 gün ve... sayılı kararla bir kez daha iptal edilmiştir.
    İptal kararının 06.04.2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımından sonra bu kez kanun koyucu tarafından söz konusu fıkra, 5655 sayılı Kanunun 20.05.2007 tarihinde yürürlüğe giren 2’nci maddesi ile yeniden değiştirilerek fıkranın bir önceki şeklinden farklı olarak; Kurumca itirazı reddedilenlerin, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilecekleri, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması durumunda, idarî para cezasının kesinleşeceği, tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ödenmeyen idarî para cezalarının, bu Kanunun 80’inci maddesi hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceği düzenlemesi getirilmiştir.
    Yukarıdaki açıklama ve yasal düzenlemeler ışığı altında yapılan değerlendirmede; yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılan ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali niteliğindeki davanın iş mahkemesinde görülmesi gerektiği açık olduğu gibi, iptali istenilen ödeme emrine konu borcun idari para cezası niteliğinde bulunduğu ve borcun doğduğu tarihte yürürlükte olan 506 sayılı Kanunun 140’ıncı maddesinin son fıkrasında yazılı on yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği de belirgindir. Bu bakımdan, idari para cezasının kesinleşip kesinleşmediği araştırılmalı, başlatılmış sürecin varlığı saptandığında sonuçlanması beklenmeli, idari para cezasının kesinleşmesi olgusu bekletici sorun yapılarak elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, dava konusu borcun sigorta primi niteliğinde olduğu ve beş yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği yönündeki yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.






    S.Ş.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi