10. Hukuk Dairesi 2011/2637 E. , 2012/7265 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
.... bağlı gündüz bakımevi ve kreşte öğretmen olarak çalışan dava dışı sigortalı tarafından ... Başkanlığı ile ...’na karşı....açılan 506 sayılı Kanunun 79’uncu maddesinin onuncu fıkrasına dayalı hizmet tespiti davasının mahkemece yapılan yargılaması sonunda, 18.03.1999 – 12.07.2005 dönemi yönünden sigortalılık sürelerinin hüküm altına alındığı, söz konusu kararın kesinleşmesi üzerine sigorta primleri ve ferilerinin tahsili amacıyla Kurum tarafından düzenlenen 30.04.2010 gün ve ... sayılı ödeme emrinin, anılan Komutanlığa gönderilip 09.07.2010 tarihinde tebliğ edildiği belirgin olup, 23.08.2010 günü ... tarafından Kuruma karşı açılan işbu ödeme emrinin iptali davasının, mahkemece hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Kanundaki terimler” başlığını taşıyan 3’üncü maddesinde, bu Kanundaki kamu borçlusu veya borçlu teriminin, kamu alacağını ödemek zorunda olan gerçek ve tüzel kişileri ve bunların yasal temsilci veya mirasçılarını ve vergi yükümlülerini, vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı kişi ve kurumlar temsilcilerini ifade ettiği belirtilmiş, “Ödeme emri” başlıklı 55’inci maddesinde, kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, (7) gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin ödeme emri ile tebliğ olunacağı açıklanmış, “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58’inci maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren (7) gün içinde itirazda bulunabileceği bildirilmiş olup, “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının (7) günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunludur.
Diğer taraftan 1136 sayılı Avukatlık Kanununun “Avukatlık ücret tarifesinin hazırlanması” başlıklı 168’inci maddesinin ikinci fıkrasına, birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 03.07.2009 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5904 sayılı Kanunun 35’inci maddesiyle eklenen ikinci cümlede, “Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
İnceleme konusu dava yönünden, gerek değinilen 3’üncü madde düzenlemesi, gerek hizmet tespiti davasında husumetin işveren olarak ...’na yöneltilmiş olması, gerekse kesinleşen söz konusu davaya ait mahkeme kararının gerekçesinde, ilgili Komutanlığın tüzel kişiliğinin bulunmadığı, işverenin anılan Bakanlık olduğu düşüncesine yer verilmiş bulunması karşısında, sigorta prim ve ferilerine ilişkin kamu borçlusunun, sigortalının işvereni konumundaki ... olduğu, bu kapsamda Kurumca düzenlenen ödeme emrinin Bakanlık yerine Komutanlığa gönderilerek tebliğ edilmesi işleminin yönteme aykırı olduğu belirgin bulunmakla, 6183 sayılı Kanunun 58’inci maddesinde yazılı (7) günlük hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemeyeceği açıktır. Bu bakımdan, davanın yasal süresinde açıldığı benimsenerek tüm kanıtlar toplandıktan sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre, 1136 sayılı Kanunun 168’inci maddesine aykırı olarak, davalı Kurum yararına avukatlık ücretinin maktu yerine nispi olarak belirlenmesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.