Esas No: 2020/10210
Karar No: 2022/1480
Karar Tarihi: 14.02.2022
Danıştay 6. Daire 2020/10210 Esas 2022/1480 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/10210 E. , 2022/1480 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/10210
Karar No : 2022/1480
DAVACI LAR : 1- … Odası (… Şubesi)
2- … Odası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- …
2- … Başkanlığı /…
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Hazineye ait olup özelleştirme kapsam ve programında bulunan İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … Mahallesi, … ada, …parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 23/07/2020 tarihli ve 2792 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırı ve üst ölçekli planların bütünlüğünü bozucu nitelikte oldukları, parçacıl bir şekilde hazırlandıkları; 1/25.000 ölçekli İzmir Büyükşehir Bütünü Nazım İmar Planı ile alt ölçekli planlarda sosyal ve teknik alt yapı alanlarını azaltıcı değişiklik yapılamayacağı öngörüldüğü halde dava konusu imar planı değişiklikleri ile sosyal tesis alanının kaldırıldığı, değişikliklerin teknik ve bilimsel gerekçesinin bulunmadığı, kaldırılan sosyal tesis alanına karşılık planlama sahasında eşdeğer bir yer ayrılmadığı; plan değişiklikleri yapılırken ilgili kurum ve kuruluşlardan görüş alınmadığı, plan raporunun mevzuatta aranan nitelikleri taşımaktan uzak, son derece yetersiz ve özensiz bir şekilde hazırlandığı, söz konusu plan değişikliklerine plan işlem numarası verilmediği, düzenleme ortaklık payından ya da kamu ortaklık payından karşılanması gereken sosyal tesis alanı gibi kamu alanlarının özel mülkiyete konu edilmesinin mevzuata aykırı olduğu ileri sürmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI : Davacıların dava konusu imar planı değişikliklerinin iptalini istemekte bir menfaatleri bulunmadığından davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği, uyuşmazlık konusu taşınmazın Hazinenin mülkiyetinde olduğu, 15/08/2019 tarihli, 1463 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alındığı, bu karara karşı herhangi bir dava açılmadığı, taşınmazın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında "kentsel gelişme alanı",1/25.000 ölçekli nazım imar planında "kentsel yerleşik alanlar", 1/5000 ölçekli nazım imar planında "sosyal tesis alanı" ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise "sosyal tesis alanı (sığınma ve huzurevi)" olarak planlı olduğu, 1993 yılından beri uygulama imar planında "sosyal tesis alanı" olarak planlı olduğu halde taşınmazın bu kullanım kararına dönük herhangi bir yatırıma konu edilmediği ve bugüne kadar olduğu gibi bırakıldığı, dava konusu imar planı değişikliklerinin ilgili kanuni düzenlemeler dikkate alınarak bölgenin ihtiyaçları ve çevrede yer alan kullanımlar göz önünde bulundurularak kamunun elinde bulunan atıl durumdaki taşınmazların etkin verimli bir şekilde değerlendirilmesi, bu taşınmazlara ekonomik anlamda değer kazandırılması amacıyla hazırlandıkları, Cumhurbaşkanlığı Makamının planlama yetkisinin özelleştirme kapsam ve programında bulunan taşınmazlarla sınırlı olduğu, bu nedenle kaldırılan kamu alanına karşılık planlama sahasında eş değer yer ayrılmasının hukuken olanaklı olmadığı, kaldı ki dava konusu imar planı değişiklikleri ile "sosyal tesis alanı" "özel sosyal tesis alanı"na dönüştürülmüş olup plan bütünlüğünün bozulmasının söz konusu olmadığı, bir kamu alanının kaldırılmasından ve bu kamu alanına karşılık eş değer yer ayrılması gereğinden de bahsedilemeyeceği, taşınmazın üst ölçekli planlardaki kullanım kararları göz önünde bulundurulduğundan dava konusu imar planı değişiklikleri ile üst ölçekli planların bütünlüğünün bozulduğu iddiasının da gerçeği yansıtmadığının açık olduğu, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde yer alan sosyal tesis alanı tanımına göre bu alanların özel mülkiyete konu edilmesine hukuken herhangi bir engel bulunmadığı, ayrıca aynı Yönetmeliğin EK.2 Tablosunun Açıklamalar kısmının 8. maddesinde özel belli şartlar dahilinde mülkiyetteki sosyal tesis alanlarının da planlama alanındaki sosyal tesis alanlarının hesabına katılacağının belirtildiği, dolayısıyla yapılan imar planı değişiklikleri ile donatı alanlarında herhangi bir azaltmanın söz konusu olmadığı, sonuç olarak çevre ve imar bütünlüğü gözetilerek yapılan imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun oldukları savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Dava konusu imar planı değişiklikleri ile uyuşmazlık konusu taşınmaz "sosyal tesis alanı"ndan çıkartılarak "özel sosyal tesis alanı"na dönüştürülmüştür.
Sosyal tesis alanında bulunan taşınmazın üzerinde gerçekleştirilecek tesis yatırımının kamu kurumları tarafından gerçekleştirilmesi gerekirken özel sosyal tesis alanlarında bu yatırım özel kişilerce gerçekleştirilecektir. Yapılacak tesisin kamu yatırımı olması ile özel yatırım olmasının bu tesisten faydalanacak kişiler bakımından önemli farklılıklara yol açacağı ise açıktır. Zira; kar elde etmek amacından ziyade kamu hizmeti kapsamında işletilecek olan kamunun sosyal tesisleri, gerek bu tesisten yararlanacak kişiler ve gerekse bu kişilerin ödemek durumunda kalacağı hizmet bedeli bakımından salt kar elde etmek amacıyla işletilecek olan özel nitelikli sosyal tesislerden ayrılmaktadır.
Bu nedenle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu planlama alanı genelindeki sosyal tesis alanlarının nüfusa oranla yeterlilik oranlarının tespit edilmesi ve söz konusu taşınmazın sosyal tesis alanından çıkartılması nedeniyle bu konuda bir eksikliğin söz konusu olup olmayacağının değerlendirilmesinden sonra dava konusu işlemlerin iptali istemi hakkında bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'NUN DÜŞÜNCESİ: Dava, Hazineye ait olup özelleştirme kapsam ve programında bulunan İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanarak 23/07/2020 tarihli ve 2792 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule yönelik itirazı yerinde görülmemiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. Maddesinde, nazım ve uygulama imar planlarının tanımı yapılmış, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin "Mekansal kullanım tanımları ve esasları" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, sosyal tesis alanı; sosyal yaşamın niteliğini ve düzeyini artırmak amacı ile toplumun faydalanacağı kreş, kurs, yurt, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, yaşlı ve engelli bakımevi, rehabilitasyon merkezi, toplum merkezi, şefkat evleri gibi fonksiyonlarda hizmet vermek üzere ayrılan kamu veya özel mülkiyetteki alanlar şeklinde tanımlanmış, Ek-2 Tablosunun Açıklamalar kısmının 8.maddesinde de, imar planlarında ayrılmış bulunan ve kamu niteliği taşıyan Kreş+Anaokulu, İlköğretim, Ortaöğretim, Sağlık Tesisi, Kültürel Tesis, Sosyal Tesis Alanları; imar planı değişikliği yapılmak suretiyle bu kullanımların başına özel ibaresi getirilmek, kamu ve özel altyapı oranları ilgili yatırımcı Bakanlık veya kamu kuruluşunca belirlenmek kaydıyla, bu tabloda belirtilen kişi başına asgari standart değerinin içinde yer alacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden taşınmazın 15/08/2019 tarihli, 1463 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alındığı, İzmir - Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında "Kentsel Gelişme Alanı", 1/25.000 ölçekli nazım imar planında "Kentsel Yerleşik Alanlar", 1/5000 ölçekli nazım imar planında "Sosyal Tesis Alanı" ve 1993 yılından beri 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "Sosyal Tesis Alanı (Sığınma ve Huzurevi)" olarak planlı olduğu, dava konusu imar planı değişiklikleri ile uyuşmazlık konusu taşınmazın "Özel Sosyal Tesis Alanı"na dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verilen Yönetmelik maddeleri gereği sosyal tesis alanı kapsamında yer alan tesislerin kamu veya özel mülkiyette bulunmaları mümkün olup özel mülkiyette bulunan sosyal tesis alanları planların standart hesaplarında veri olarak kaydedileceğinden, özel sosyal tesis alanlarının planlama alanındaki sosyal tesis alanlarını azaltıcı ve dolayısıyla da sosyal altyapı alanları standardını düşürücü nitelikte kabulü mümkün değildir.
Bu nedenle, taşınmazın "Sosyal Tesis Alanı" şeklindeki kullanım kararının "Özel Sosyal Tesis Alanı" olarak değiştirilmesine ilişkin imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Daire since, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Maliye Hazinesine ait olup özelleştirme kapsam ve programında bulunan İzmir İli, Karşıyaka İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri 23/07/2020 tarihli, 2792 sayılı Cumhurbaşkanı kararı ile onaylanmış, bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.
Dava konusu imar planı değişiklikleri ile 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında "sosyal tesis alanı" olarak planlı olan uyuşmazlık konusu taşınmaz "özel sosyal tesis alanı" olarak planlanmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde, "Nazım İmar Planı; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plandır.
Uygulama İmar Planı; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plandır." tanımlarına yer verilmiştir.
Mekansal Planlar Yapı Yönetmeliğinin "Mekansal kullanım tanımları ve esasları" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinde, "Sosyal tesis alanı: Sosyal yaşamın niteliğini ve düzeyini artırmak amacı ile toplumun faydalanacağı kreş, kurs, yurt, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, yaşlı ve engelli bakımevi, rehabilitasyon merkezi, toplum merkezi, şefkat evleri gibi fonksiyonlarda hizmet vermek üzere ayrılan kamu veya özel mülkiyetteki alanlardır." tanımına yer yerilmiş, aynı Yönetmeliğin Ek-2 Tablosunun Açıklamalar kısmının 8. maddesinde, "İmar planlarında ayrılmış bulunan ve kamu niteliği taşıyan Kreş+Anaokulu, İlköğretim, Ortaöğretim, Sağlık Tesisi, Kültürel Tesis, Sosyal Tesis Alanları; imar planı değişikliği yapılmak suretiyle bu kullanımların başına "ÖZEL" ibaresi getirilmek, kamu ve özel altyapı oranları ilgili yatırımcı Bakanlık veya kamu kuruluşunca belirlenmek kaydıyla, bu tabloda belirtilen kişi başına asgari standart değerinin içinde yer alır." düzenlemesine yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İmar hukukunda "planların kademeli birlikteliği" olarak da adlandırılan planlama hiyerarşisi gereği alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunludur.
Bu zorunluluk çerçevesinde, dava konusu imar planı değişikliklerinin gerek kendi aralarında uyumlu olup olmadıkları ve gerekse de üst ölçekli planlara uygun olup olmadıklarının incelenmesi gerekmektedir.
Dava konusu imar planı değişikliklerinin uyuşmazlık konusu taşınmaz için öngördükleri kullanım kararları aynı olduğundan planların kendi aralarında uyumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın "özel sosyal tesis alanı" olarak planlandığı dava konusu imar planı değişikliklerinin, taşınmazın "kentsel gelişme alanı" olarak planlandığı İzmir - Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına ve "kentsel yerleşik alanlar" olarak planlandığı İzmir Büyükşehir Bütünü 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına uygun olduğu görülmektedir. Zira; üst ölçekli planlarda "kentsel gelişme alanı" ve "kentsel yerleşik alan" gibi geniş kapsamlı kullanımlarda bırakılan alanların alt ölçekli imar planlarında konut ve konut alanlarında yaşayacak nüfusa hizmet edecek sosyal altyapı alanlarına ayrılmasında planlama hiyerarşisine aykırılık bulunmamaktadır.
Yukarıda yer verilen Yönetmelik maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden, sosyal tesis alanı kapsamında yer alan tesislerin kamu mülkiyetinde veya özel mülkiyette bulunmaları mümkün olup özel mülkiyette bulunan sosyal tesis alanlarının da Yönetmeliğin ekinde yer alan standart hesaplarında dikkate alınacağı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, taşınmazın "sosyal tesis alanı" şeklindeki kullanım kararının "özel sosyal tesis alanı" olarak değiştirilmesine ilişkin imar planı değişikliklerinin, planlama alanındaki sosyal tesis alanlarını azaltıcı ve dolayısıyla da sosyal altyapı alanları standardını düşürücü nitelikte olduğundan bahsedilmesine olanak bulunmadığı gibi davacının dava konusu imar planı değişikliklerinin İzmir Büyükşehir Bütünü 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının 6.13 no'lu plan notunda yer alan "Her türlü sosyal, kültürel donatı alanı ve teknik altyapı mevzuatla belirlenmiş standartlara uygun olarak alt ölçekli planlarda belirlenecektir. Bu planda gösterilmiş olsun ya da olmasın alt ölçekli planlarda var olan sosyal kültürel donatı ve teknik altyapı alanlarını azaltıcı plan değişikliği yapılamaz..." şeklindeki düzenlemeye aykırı olduğu iddiasına da itibar edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu imar planı değişikliklerinde şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu imar planı değişikliklerinin iptali istemiyle açılan DAVANIN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3.Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4.Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen on beş (15) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 14/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.