20. Hukuk Dairesi 2018/44 E. , 2018/3349 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ... ilçesi, ... köyünde bulunan ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan 546 ada 7 parsel sayılı taşınmazın 60-70 yıldan bu yana davacı ve miras bırakanlarının zilyetliğinde bulunan tarım arazisi vasfında olduğunu belirterek tapu kaydının iptali ve davacı adına tescili istemiyle dava açmış, 24/06/2015 tarihli celsede ise dava konusu ettikleri taşınmazın kadastro sırasında 307 parsel olarak tespit gördüğünü ancak Orman Yönetiminin açtığı dava sonucu tespit dışı bırakılmasına karar verildiğini beyan etmiştir.
Mahkemece, çekişmeli parselin orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapulama mahkemesi tarafından tapulama dışı bırakılmasına karar verildiği ve mahkeme kararıyla orman sayılan yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 13.05.1993 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması ile 05/03/2010 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 4999 sayılı Kanunla değişik 9. madde kapsamındaki yüzölçümü ve fennî hataların düzeltilmesi çalışmaları ile birlikte yapılan kesinleşmiş mahkeme kararlarına göre sınır düzeltme çalışmaları bulunmaktadır.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede genel arazi kadastrosu 1963 yılında yapılarak kesinleşmiştir.
Mahkemece çekişmeli 307 sayılı parselin mahkeme kararı ile orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tespit dışı bırakılmasına karar verildiği ve mahkeme kararı ile orman olan yerlerin zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığı gerekçesiyle gerçek kişinin davasının reddine karar verilmişse de verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu çekişmeli 307 sayılı parselin ... Tapulama Mahkemesinin 1965/42 E. - 1971/119 K. sayılı dosyasında verilen karar sonucu orman olarak tespit dışı bırakılmasının kararlaştırıldığı, davacının da aralarında bulunduğu birden fazla kişi tarafından 307 sayılı parsele ilişkin açılan ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/388 Esas sayılı dosyasında görülen tescil davası sonucu verilen ret kararının onanarak kesinleştiği tespit edilmiş ancak bu dava dosyaları celbedilmeden ve dava konusu taşınmazın aynı yer olup olmadığı hususunda mahallinde keşif yapılmadan karar verilmiş, dava konusu taşınmazın 2010 yılında yapılan 4999 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmalarda orman sınırları içinde bırakıldığı gerekçesiyle orman sınır noktalarının iptali için ... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/493 Esas sayılı dosyasında dava açıldığı iddia edilmiş olup, mahkemece bu dosya da celbedilmeden hakkında inceleme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, yörede 1993 yılında orman kadastrosu ve 2010 yılında ise 4999 sayılı Kanun kapsamında çalışmalar yapılmış olup, mahkemece çekişmeli taşınmazın tahdit haritasındaki konumu keşif yapılmak suretiyle saptanmamış, 2010 yılında yapılan 4999 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmalara ilişkin belgeler getirtilmemiştir. Eksik incelemeye dayalı hüküm kurulamaz.
2018/44 - 2018/3349
O halde; mahkemece, öncelikle .... Tapulama Mahkemesinin 1965/42 E. - 1971/119 K. sayılı dosyası, .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/388 Esas sayılı dosyası ve .... 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/493 Esas sayılı dosyası ile yörede yapılan bütün orman tahdit, aplikasyon ve 2/B madde çalışmalarına ilişkin, işe başlama, işi bitirme, çalışma tutanakları ile askı ilân tutanaklarının ve orman tahdit haritaları ile aplikasyon ve 2/B madde haritalarının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneğinin, 2010 yılında 4999 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca yapılan düzeltme ve aplikasyon işlemine ilişkin tutanak, belge ve haritalar yerel Orman Yönetiminin temin edilerek dosya arasına konulduktan sonra, ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita - kadastro mühendisi ve bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yapılacak keşif ve incelemede, söz konusu dava dosyalarına konu taşınmazlar ile eldeki temyize konu dava konusu taşınmazın aynı yer olup olmadığı kesin bir şekilde belirlenmeli, aynı yer olduğu saptandığı takdirde eldeki davanın tarafları açısından kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği değerlendirilmeli, ayrıca değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ve 4999 sayılı Kanun uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme işlemi ile ilgili sınır noktaları bilgisayar ortamında aynı ölçeğe çevrilerek (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon, 2/B madde ve 4999 sayılı Kanunun 4. maddesi ile değişik 6831 sayılı Kanunun 9. maddesi uyarınca yapılan aplikasyon ve düzeltme haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle çizilip gösterilmelidir.
Mahkemece ayrıca; dava tarihinden 15 - 20 yıl önce çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları ile yöreye ait en eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler dava konusu taşınmazlar ile çevresine uygulanıp, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, niteliği ve kullanım durumu belirlenmelidir.
Dava konusu taşınmazın orman kadastro sınırları dışında kalması veya resmî belgelerde orman sayılmayan yerlerden olması, orman içi açıklık veya eylemli orman olmamaları halinde, bu kez zilyetlikle kazanım koşulları araştırılmalı, ziraat mühendisinden, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı, üzerindeki bitki ve toprak yapısı, eğim durumu yönünde rapor alınmalı; zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten davanın açıldığı tarihe kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacı yanında, murisler yönünden de tapu ve ilgili kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüklerinden araştırma yapılıp, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri dikkate alınarak sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı ve toplanacak tüm deliller çerçevesinde karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; gerekli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.