Esas No: 2022/9635
Karar No: 2022/17169
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/9635 Esas 2022/17169 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2022/9635 E. , 2022/17169 K."İçtihat Metni"
KARAR
Fuhuş suçundan sanıklar ... ve ... hakkında yapılan yargılama sonunda, sanıkların mahkumiyetine dair ... Ağır Ceza Mahkemesince verilen 17/01/2013 tarih ve 2009/224 esas ve 2013/15 karar sayılı hükümlerin O Yer Cumhuriyet Savcısı, sanık ... müdafisi ve sanık ...'ün temyizi üzerine,
Yargıtay(Kapatılan) 18. Ceza Dairesi'nin 15/03/2017 tarihli 2015/32851 esas, 2017/2889 sayılı kararıyla;
"Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
a- Sanıklara yükletilen fuhuş eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağı ortadan kalkmış ve yine aynı Kanunun 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmemiş ise de, mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak infaz evresinde re'sen, TCK'nın 53. maddesinin 1 ilâ 3. fıkralarında öngörüldüğü biçimde uygulanması mümkün görüldüğünden, bu hususların bozmayı gerektirmediği,
b- Sanıklar ..., ... ve ...’e insan ticareti suçundan verilen beraat kararlarının da usul ve yasaya uygun olduğu,
Anlaşıldığından, O Yer Cumhuriyet Savcısı, katılan vekili, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafileri, sanıklar ..., ... ve ... ile müdafileri ve sanıklar ..., ... ve ...’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, 15.03.2017 tarihinde oy birliğiyle" karar verilmiştir.
İTİRAZ NEDENLERİ:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/06/2022 tarih ve KD - 2022/79511 Karar Düzeltme sayılı yazısı ile;
"1- İtirazımızın konusunu, duruşmalardan vareste tutulma istemi bulunmayan ve aynı yargı çevresindeki kapalı ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan sanıkların esaslı işlemlerin yapıldığı ve kısa kararın okunduğu oturuma getirilmemeleri suretiyle savunma haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığının belirlenmesi oluşturmaktadır.
2- İtiraz konuları ile ilgili olarak;
Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı CMK’nın “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. maddesinin birinci fıkrası; “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir” hükmünü amirdir. Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir”,
194. maddenin ikinci fıkrasında; “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir”,
195. maddede; “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır”,
200. maddenin birinci fıkrasında; “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir”,
204. maddesinde; “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır” şeklinde gösterilmiştir.
Uyuşmazlık konusunun çözümüne ışık tutan “Sanığın duruşmadan bağışık tutulması” başlıklı 196. maddesi ise;
“(1) Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
(2) Sanık, alt sınırı beş yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar hariç olmak üzere, istinabe suretiyle sorguya çekilebilir. Sorgu için belirlenen gün, Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafiine bildirilir. Cumhuriyet savcısı ile müdafiin sorgu sırasında hazır bulunması zorunlu değildir. Sorgusundan önce sanığa, ifadesini esas mahkemesi huzurunda vermek isteyip istemediği sorulur.
(3) Sorgu tutanağı duruşmada okunur.
(4) Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.
(5) Hastalık veya disiplin önlemi ya da zorunlu diğer nedenlerle yargılamanın yapıldığı yargı çevresi dışındaki bir hastahane veya tutukevine nakledilmiş olan sanığın, sorgusu yapılmış olmak koşuluyla, hazır bulundurulmasına gerek görülmeyen oturumlar için getirilmemesine mahkemece karar verilebilir.
(6) Yurt dışında bulunan sanığın, belirlenen duruşma tarihinde hazır bulunmasının zorluğu halinde, bu tarihten önce duruşma açılarak veya istinabe suretiyle sorgusu yapılabilir” şeklinde iken 25/08/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 147. maddesi ile anılan maddenin dördüncü fıkrası; "Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir." şeklinde değiştirilmiş ve bu değişiklik 08/03/2018 tarihinde yürürlüğe giren 7078 sayılı Kanunun 142. maddesi ile kanunlaşmıştır.
3- Bu açıklamalardan sonra incelenen dosya içeriğine göre;
Duruşmalardan vareste tutulma istemi bulunmayan sanıklar ... ve ...’ün UYAP ortamında yapılan incelemeye göre; hükmün tefhim edildiği 17/01/2013 tarihinde başka suçlardan dolayı yargılandıkları yer olan ... (kapatılan) A3 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmalarına karşın CMK’nın 196. maddesine aykırılık oluşacak şekilde esaslı işlemlerin yapıldığı ve kısa kararın da okunduğu oturumda hazır edilmemeleri suretiyle savunma haklarının kısıtlandığının gözetilmemesi,
Yasaya aykırılık oluşturmakta olup, hükmün açıklanan gerekçelerle bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- İtirazımızın KABULÜ ile
2- Yüksek Yargıtay (kapatılan) 18. Ceza Dairesinin 15/03/2017 gün ve 2015/32851 esas, 2017/2889 karar sayılı sanıklar ... ve ... hakkındaki hükmün ONANMASINA ilişkin kararın KALDIRILMASI,
3- İtiraza konu uyuşmazlık hakkında belirtilen hukuka aykırılık nedeni gözetilmek suretiyle ... Ağır Ceza Mahkemesinin 17/01/2013 gün ve 2009/224 esas, 2013/15 sayılı kararının BOZULMASI,
4- İtirazımız yerinde görülmediği takdirde, 5271 sayılı CMK’nın 308/3. maddesi uyarınca bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna GÖNDERİLMESİ" talebiyle itirazda bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:
HUKUKSAL DEĞERLENDİRME
1-CGK'nun 14/05/2020 tarih, 2019/6-77 esas ve 2020/205 sayılı kararında da belirtildiği üzere "Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, yükümlülük yönü olmakla birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve onaylamakla iç hukuk mevzuatına dahil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir inisiyatifinin olmadığının kabulü halinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 12 Şubat 1985 tarihli Colozza ve Rubinat/İtalya ile 25 Kasım 1997 tarihli Zana/Türkiye kararlarında, sözleşmeyle garanti altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup, buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır".
5271 sayılı CMK'nın ''sanığın duruşmadan bağışık tutulması'' başlıklı 196. maddesi uyarınca; Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık veya bu hususta sanık tarafından yetkili kılındığı hâllerde müdafii isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Dairemizcede benimsenen 03/04/2018 tarih, 2014/851 esas ve 2018/144 karar sayılı kararında belirtildiği üzere, aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan ve asıl mahkemesince yapılan sorgusu sırasında duruşmadan bağışık tutulma isteğinde bulunmayan sanığın, Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki görüşünü bildirdiği ve hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mâhkumiyetine karar verilmesi savunma hakkının sınırlandırılması niteliğindedir.
İnceleme konusu olayda UYAP sisteminden yapılan kontrolde, sanıklar ... ve ...'ün 17/01/2013 tarihinde ...(Kapatılan) A3 Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü bulundukları tespit edilmiştir. Aynı yargı çevresindeki ceza infaz kurumunda hükümlü olarak bulunan, CMK'nın 196/1 maddesi gereğince duruşmalardan bağışık tutulma hakkı hatırlatılmayan ve bağışık tutulmaya dair bir talebi de bulunmayan sanıkların cezaevinde olduğu tespit edilen celselerde ve hükmün açıklandığı son oturumda hazır bulundurulmayıp yokluğunda yargılama yapılarak mahkumiyetlerine karar verilmiştir.
KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz gerekçesi yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,
Yargıtay (Kapatılan) 18. Ceza Dairesi verilen 15/03/2017 tarihli 2015/32851 esas ve 2017/2889 karar sayılı ilamın KALDIRILMASINA,
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede
Yargılama süresince başka suçtan aynı yer ceza infaz kurumunda hükümlü olan ve duruşmalardan bağışık tutulmaya dair bir talebi bulunmayan sanıklar duruşmada hazır edilmeden yokluklarında hüküm kurulmak suretiyle savunma hakları kısıtlanarak 5271 sayılı CMK'nın 196. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı ve temyiz nedenleri bu nedenle yerinde görüldüğünden, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, fuhuş suçundan sanık ... hakkında, ... Ağır Ceza Mahkemesinin 17/01/2013 tarihli ve 2009/224 esas ve 2013/15 sayılı kararıyla hükmolunan ve halen başka hükümlülükleriyle birlikte cezaevinde infaz edildiği anlaşılan ayrı ayrı 6 kez 2 yıl 6 ay hapis ve 2000 tl adli para cezalarının İNFAZININ DURDURULMASINA, sanık ... bu suçun dışında başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu değilse, bu suçtan derhal TAHLİYESİNE, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 19/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.