10. Hukuk Dairesi 2019/2698 E. , 2020/2587 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2018/1473-2019/175
İlk Derece
Mahkemesi : Ankara 13. İş Mahkemesi
No : 2016/534-2018/133
Dava, aksi Kurum işleminin iptali ile yersiz ödenen yaşlılık aylıklarından kısmen borcunun olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum avukatınca istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davacı avukatı tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, aksi işlemin iptali ile, davalı Kurum tarafından, 5510 sayılı yasanın 96/a maddesi kapsamında 19.10.2003 - 19.11.2013 tarihleri arasında yersiz ödendiği iddiası ile borç olarak çıkarılan yaşlılık aylıklarının asıl ve faiz yönüyle 96/b maddesi kapsamında hesaplanarak borç çıkarılması gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı, Kurum işlemlerinin usul ve kanunu uygun olduğundan davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, “...27/2/2018 tarihinde düzenlenen bilirkişi raporunda yersiz ödemenin kurumun hatalı işleminden kaynaklandığı belirtilerek davacının yersiz ödenen yaşlılık aylıklarından dolayı 5510 sayılı Kanunun 96/1-b bendi gereğince yersiz ödemeye ilişkin hatalı işlemin tesbit edildiği, 19/11/2013 tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönem yani 19/11/2008 - 19/11/2013 tarihleri ile ilgili bu tarihler dikkate alınarak sorumlu olduğu sözkonusu borcun tebliğ edildiği tarihten itibaren 24 aylık sürenin dolduğu 24/1/2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğinin tesbiti ile ilgili olarak adı geçen rapor tanzim edilmiş olup, son düzenlenen bilirkişi raporu İstinaf bozmasından sonra dosyaya giren belgelere göre düzenlenmiş olup, davanın tüm toplanan delillerle kabulü gerekmiştir.” gerekçesi ile, “...1-Davanın kabulü ile, davacının yersiz olarak almış olduğu aylıklardan dolayı 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi gereğince geriye doğru en fazla 5 yıllık dönem için yani 19.11.2008-19.11.2013 tarihleri ile ilgili sorumlu bulunduğunun tesbitine ve 6111 sayılı Yasanın 44.maddesi gereğince tebliğ tarihini takip eden 24. ayın sonundan itibaren yani 24.01.2016 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğinin tesbitine, muarazanın bu şekilde ortadan kaldırılmasına, aksine Kurum işleminin iptaline, ...” karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, “...Dava; menfi tespit ve kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
Dava dosyasındaki kayıt ve belgelere göre; mahkemece, 4/c yerine 4/a kapsamında davacıya aylık bağlanmış olması nedeniyle 5510 sayılı Yasa"nın 96/b maddesinin uygulanması gerektiği belirtilerek karar verildiği, dairemizce, Kurumun iptal sebepleri arasında davacının yurtdışında çalışmaya devam etmiş olması da gösterildiğinden, davacının çalışmalarını gösterir güncel belge ile tercüme edilmiş sureti getirtilerek yasanın 96/a veya 96/b maddelerinden hangisinin uygulanması gerektiğinin araştırılması gerektiği ve tarihlerin hatalı gösterildiği gerekçe gösterilerek kararın kaldırıldığı, mahkemeye ibraz edilen güncel belge ve tercümesinde 30/04/2008 tarihine kadar çalışmaya ya da işsizlik yardımı almaya devam ettiğinin belirlendiği, ancak Kurumla yapılan yazışmalar aşamasında, 506 sayılı Yasa kapsamında bağlanan aylık 01/10/1998 tarihinden itibaren iptal edilerek, yurtdışı çalışmasının sona erdiği, tarih yazılı talep kabul edilerek, 01/05/2008 tarihinden itibaren davacıya 506 sayılı Yasa kapsamında aylık bağlandığı, 06/12/2013 tarihli işlemle davacının son olarak 4/c sigortalısı olduğu halde 4/a borçlanması işleminin hatalı olduğu gerekçesiyle aylığının iptal edildiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 96. maddesinde “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır. Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır.” denilmekle kurumca yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin esas ve usuller belirlenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve yasal düzenlemelere göre, Kurumun daha önceki işlemiyle davacının kesin dönüş yapmadığından bahisle aylığı iptal edilerek 01/05/2008 tarihinden itibaren aylığın yeniden bağlandığı, bu işleminin iptalinin ise davacının borçlanma işleminin 4/c yerine, Kurumun hatalı işlemi sonucu 4/a borçlanması yapmasından kaynaklandığı, ancak davacının hizmet cetveli incelendiğinde aylığın ikinci kez iptal edildiği tarihte de kesin dönüş yapmamış olduğu, ikinci işlemde kesin dönüş sebebiyle iptal edildiği belirtilmese dahi, ilk iptal tarihi itibarıyle davacının iyiniyetinden bahsedilemeyeceğinden 96/a maddesinin uygulanması gerekeceği, bir sonraki işlemde kurumun kesin dönüşten bahsetmemesinin davacının kesin dönüş yapmamış olması sebebiyle kötüniyetli olduğu gerçeğini değiştirmemekle birlikte, ilk işlem sebebiyle 96/a maddesinin uygulanması gerektiği nazara alındığında, ikinci işlemde 96/b maddesinin uygulanmasının sonuca da etkili olmayacağı anlaşıldığından mahkeme kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile, “...1)Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne,
Ankara 13. İş Mahkemesi"nin 2016/534 E., 2018/133 K. sayılı kararının kaldırılmasına,
2)Davanın reddine, ...” karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ
Eldeki davada, davacının Türkiye’de 01.04.1972-30.05.1973 tarihleri arasında 5434 sayılı yasaya tabi 420 gün hizmeti ile Almanya’da 22.10.1984 - 12.09.1998 tarihleri arasında geçen hizmetlerinden 3201 sayılı Yasa kapsamındaki 5000 gün borçlanıp ödemesi sonucu toplam 5420 gün üzerinden 01.10.1998 tarihi itibariyle 506 sayılı kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlandığı, davalı Kurumun 13.09.2013 tarihli işlemi ile kesin dönüş şartının gerçekleştiği 30.04.2008 tarihi itibariyle yaşlılık aylığını güncelleyerek bu tarihten itibaren yeniden bağladığı, 06.12.2013 tarihli işlemi ile de Türkiye’deki en son çalışmanın 5434 sayılı Yasaya tabi olarak geçmiş olduğunun tespiti üzerine 5510 sayılı yasanın 96/a maddesi kapsamında 19.10.2003 - 19.11.2013 tarihleri arasında ödenen toplam 87370,78 TL yaşlılık aylığının borç çıkarılması üzerine eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karar eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
22.05.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Yasanın, başvurulacak kuruluşlar başlıklı 3. maddesinin davacıya yaşlılık aylığının bağlandığı 01.10.1998 tarihi itibariyle yürürlükteki şeklinde “... kesin dönüş tarihinden itibaren; a-Sosyal Güvenlik Kuruluşlarından hiç birine tabi bulunmamaları halinde Sosyal Sigortalar Kurumuna, b-Ev kadınları Bağ-Kur"a, c-Prim, kesenek ve karşılık ödediği Sosyal Güvenlik Kuruluşuna,” başvurarak borçlanma olanağı ön görülmüş olduğundan ve davacının yurda kesin dönüş sonrasında borçlanma başvurusu ve borçlanılan dönemine ilişkin prim borcunun tahsil edildiği tarihlerde Emekli Sandığına herhangi bir prim ödemesi bulunmadığından davacının Sosyal Sigortalar Kurumuna yaptığı borçlanma geçerli kabul edilerek 01.10.1998 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin Kurum işlemi yerindedir. Ancak davacının, 3201 sayılı yasanın aylık bağlanması koşullarını düzenleyen 6. maddesi gereği, kesin dönüş şartının, dosya içerisine alınan Almanya’daki çalışmalarını gösterir hizmet cetveline göre, 30.04.2008 tarihi itibariyle, yerine getirdiği anlaşıldığından davalı Kurum tarafından bu tarih sonrası için yaşlılık aylığının iptali ve borç çıkarılması işlemi hatalıdır.
Mahkemenin, bu maddi ve hukuki olguları gözetmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar vermiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.