3. Hukuk Dairesi 2017/16353 E. , 2019/6848 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 35. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesi ile ; Davacının ,taşınmazı mal sahibi dava dışı ... ile imzaladığı 01/06/2010 tarihli kontrat ile aylık 13.000.TL bedelle kiraladığını, kira sözleşmesinde kiracıdan 16.000.USD depozito ücreti alındığı belirtildiği, 16.000.USD karşılığı 25.000.TL"nin depozito olarak önceki malike ödendiği; kira ilişkisi sürerken malikin değiştiğini, davalı ..."ın taşınmazı 24.05.2012 tarihinde satın aldığını, durumu Bakırköy 40.Noterliğinin 15 Haziran 2012 tarih ve 13546 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacı müvekkiline ihtaren bildirdiğini; davalı ..."in müvekkiline gönderdiği ihtarnamede "yeni malik olması sebebiyle eski malik ile aralarındaki sözleşme gereği ödenmesi gereken kira bedeli olan 15.700.TL kiranın ..."in banka hesabına yatırılmasını istediğini, bu şekilde taraflar arasında kira ilişkisinin başladığını; tahliye tarihi olan 25.04.2016 tarihinde kadar olan tüm kiraların davalının hesabına yatırıldığını, 25.04.2016 tarihinde kiralanan müvekkili tarafından tahliye edilerek anahtarın bir tutanakla davalıya teslim edildiğini; depozitonun iadesi için davalı hakkında İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğünün 2016/15778 esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının takibe haksız itiraz ettiğini ileri sürerek; haksız yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının alacağın % 20"inden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesiyle;kira sözleşmesinin kurulmasından sonra kiralananın herhangi bir sebeple el değiştirmesi halinde yeni malik sözleşmenin tarafı haline gelirken eski malik ile kiracı arasındaki akti ilişkinin de sona ereceğini,sona eren akdi ilişkinin satım tarihi itibarıyla tasfiyesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu 19.İcra Müdürlüğünün 2016/15778 sayılı takibe vaki itirazının iptaline takibin davacı vekilinin 03.10.2016 tarihli dava dilekçesinde depozito olarak tarafların anlaştığı 16.000.USD"nin (01.06.2010 tarihindeki karşılığı olarak 25.000.TL depozito olarak önceki malike ödendiğini belirttiğinden) 128,88.USD işlemiş faiziyle birlikte toplam; 16.128,88.USD depozito alacağının fiili ödeme tarihindeki TCMB"nin belirlediği döviz kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığının dövize uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; alacağın likit olması nedeniyle takdiren % 20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş,ilk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmadığından HMK"nın 353/1-b/2 maddesi gereğince İstinaf başvurusunun kabulüne, İlk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacının kira sözleşmesi gereğince verilen güvence bedelinin (depozitonun) yeni malikten tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali davasının kabulüne,İstanbul Anadolu 19.İcra müdürlüğünün 2016/15778 Esas sayılı dosyasındaki takibe borçlunun vaki itirazının iptaline, İcra takibinin devamına, alacak likit olduğundan asıl alacak üzerinden hesap edilecek %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298/2 maddesi gereğince sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun olması, tefhim edilen kısa karara aykırı olmaması gerekir. Aksi halde, yargılamanın aleniyeti ilkesi zedelenmiş ve mahkeme kararına güven sarsılmış olacaktır. Asıl olan tefhim edilen kısa karardır. Gerekçeli kararın kısa karara uygun olmaması, çelişki yaratır ve gerekçeli kararın yok hükmünde olduğu anlamına gelir. Belirtmek gerekir ki, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkisi, Yargıtay İçtihadı Büyük Genel Kurulu’nun 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 kararı gereğince bozma nedenidir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesi tarafından tefhim edilen kısa kararda; "duruşmaların yoğunluğu nedeniyle gerekçe bilahare yazılacağından gerekçesi ekli kararda açıklanacağı üzere;davanın kabulüne" dair karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; "mahkemece davanın kabulü ile davalının İstanbul Anadolu 19.İcra Müdürlüğünün 2016/15778 sayılı takibe itirazının iptali ile takibin davacı vekilinin 03.10.2016 tarihli dava dilekçesinde depozito olarak tarafların anlaştığı 16.000.USD"nin (01.06.2010 tarihindeki karşılığı olarak 25.000.TL depozito olarak önceki malike ödendiğini belirttiğinden) 16.000.USD işyeri depozito alacağı, 128,88.USD değişen oranlarda TCMB"nin fiilen uygulanacağı bildirilen en yüksek mevduat faizi üzerinden toplam;16.128,88.USD depozito alacağının fiili ödeme tarihindeki TCMB"nin belirlediği döviz kuru üzerinden hesaplanan TL karşılığının dövize uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesi ile alacağın likit olması nedeniyle takdiren % 20"si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" denilmek suretiyle çelişki yaratılmıştır. Bu hal, HMK"nın 298/2 maddesine aykırılık teşkil etmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince yapılacak iş; önceki kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderecek şekilde yeni bir karar vermekten ibarettir.
Bölge Adliye Mahkamesince; ilk derece mahkemesinin kararının denetlenmeye elverişli bir karar olmadığı gözetilerek; HMK"nın 353/1-a maddesi gereğince, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine kesin olarak karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde işin esasına ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazları bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK" nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA; ikinci bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına; peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 18.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.