Esas No: 2021/4655
Karar No: 2022/4404
Karar Tarihi: 28.09.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/4655 Esas 2022/4404 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/4655 E. , 2022/4404 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat, alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı yerel mahkeme kararının tümüyle ortadan kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın reddine yönelik verilen hüküm asıl ve birleşen davada davacı vekilince asıl ve birleşen dava yönünden temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 27.09.2022 tarihinde davalı ... Bakanlığı vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen başka gelen yok. Davalı Antalya ValiliğiYatırım İzleme Koordinasyon Başkanlığı vekili Avukat ...'nin mazeret dilekçesi gönderdiği, mazeret dilekçesinde işlerin yoğunluğu nedeniyle katılamayacağını temyiz incelemesinin dosya üzerinden yapılmasını talep ettiği görülmekle duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili asıl davada; okul yapım işini içeren ihaleye katılarak üçüncü sırada en avantajlı teklif veren kişi olduğunu, birinci ve ikinci sıradaki isteklilerin tekliflerinin geçersiz olduğu belirlenince müvekkilinin ihaleyi aldığını ve sözleşme imzalandığını, ihaleye en avantajlı teklif sunan dava dışı istekli tarafından açılan davada iş deneyim belgesinin mevzuata aykırı olduğuna dair kararın idare mahkemesince iptali üzerine davacıyla yapılan sözleşmenin feshine ve tasfiyesine karar verildiğini, bazı masrafların ve kesin teminat mektubunun iade edildiğini ancak kâr kaybının ödenmediğini, müvekkilinin ihaleyi aldığını düşünerek başka ihalelere girmediğini, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, şimdilik 10.000,00 TL'nin fesih tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiş, 04/10/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 245.760,00 TL’ye yükseltmiştir. Birleşen davada; ihale ve sözleşme gereğince, 34.959,36 TL ihale karar pulu bedeli ve 58.245,12 TL damga vergisi olmak üzere toplam 93.204,48 TL yatırdığını, ancak feshe rağmen bu giderlerin iade edilmediğini belirterek, 93.204,48 TL’nin akdin feshi tarihi olan 27/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalı ... Bakanlığı vekili, şartnameye göre davacı ile sözleşme imzalandığını, ancak ihale dışı bırakılan Yöntem..Ltd Şti.’nin açtığı dava sonucunda kararın iptaline karar verilmesi sebebiyle davacıya verilen işin tasfiye edildiğini, yüklenicinin inşaat ruhsatı almadığını, imalat yapmadığını, Antalya Defterdarlık Muhasebe Müdürlüğünün vergi iadesinin mümkün olmadığına dair yazısına göre idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davacının tasfiye kabul tutanağında herhangi bir hak talebinde de bulunmadığını, yatırılan paranın idarelerinde olmadığını belirterek, davaların reddini savunmuştur.
Asıl ve birleşen davalı ... vekili, dava tarihi itibariyle müvekkilinin tüzel kişiliğinin mevcut olmadığını, dava konusu ihale ile ilgili tüm işlemlerin Antalya İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü, kurumlarında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, harcama yetkilisi ve onay merci olarak belgelerin vali yardımcısı tarafından imzalandığını, bu nedenle aleyhlerine hüküm tesis edilemeyeceğini belirterek, davaların husumetten ve neticeten esastan reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davacının dava konusu okul ihalesine en iyi teklif veren üçüncü yüklenici olduğu, birinci ve ikinci sıradaki yüklenicilerin ihale şartnamesine uygun olmaması sebebiyle ihalenin davacıya verildiği, ancak en iyi teklifi veren dava dışı şirketin idare mahkemesinde açtığı iptal davasını kazanması nedeniyle ihalenin en iyi teklifi veren dava dışı yükleniciye verildiği, davacı ile yapılan sözleşmenin feshedildiği, bilirkişi heyetinden alınan rapora göre davalının müspet zararının 245.760,00 TL olduğu, sözleşmenin feshinde davacının bir kusurunun olmadığı, fesih sebebiyle davacının dava konusu sözleşmenin yerine getirilmemesi nedeniyle elde edilebilecek kardan mahrum kaldığı, ancak müspet zararın talep edilebilmesi için birleşen dosyada talep edilen giderlerin yapılmasının zorunlu olduğu, bu giderler yapılmadan yoksun kalınan kâr talep edilemeyeceği gerekçesiyle, asıl dava yönünden davacının davasının kabulü ile, 10.000,00 TL'sine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte toplam 245.760,00 TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden davanın reddine karar vermiş, karar davalı bakanlık vekili tarafından asıl dava yönünden, davalı başkanlık vekilince ise hem asıl, hem de birleşen dava yönünden istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince yapılan istinaf incelemesi neticesinde; karar davacı vekilince katılma yoluyla istinaf edilmişse de, harç ve gider avansı eksikliği giderilmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair ek karar verildiği, ek karara karşı istinaf yoluna başvurulmadığından istinaf incelemesinin sadece davalıların istinaf başvuruları yönünden yapılmasına karar verildikten sonra; uyuşmazlığın, idari yargı kararına uyulmak suretiyle sözleşmenin feshinden kaynaklandığı, fesih işleminin subjektif imkânsızlık sonucu olduğu, davalı iş sahibi açısından edimin yerine getirilmesinin imkânsız ve davalının kusursuz olduğu, sözleşmenin hukuki imkansızlık sonucu ifası imkansız hale geldiğinden davacı yüklenicinin davalı iş sahibinin kusuru nedeniyle sözleşmenin feshi halinde isteyebileceği kâr kaybını talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davalı başkanlık vekilinin birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun reddine, davalı vekillerinin asıl davaya yönelik istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Karar, asıl ve birleşen davacı yüklenici vekili tarafından asıl ve birleşen dava yönünden temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle yoksun kalınan kârdan kaynaklı zararın tahsili, birleşen dava ise, aynı sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafça ödenen sözleşme damga vergisi ve ihale karar pulu bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemesince kaldırılmasına karar verilen ilk derece mahkemesi kararında, sözleşmenin iş sahibi idarece feshi sebebiyle davacı yüklenicinin sözleşmenin ifa olanağının kalmaması nedeniyle elde edebileceği kârdan mahrum kaldığı, kâr kaybının bilirkişilerce tespit edildiği ancak müspet zarar niteliğindeki kâr kaybının istenebilmesi için birleşen dosyada talep edilen ihale karar pulu bedeli ve sözleşme damga vergisinin ödenmesinin zorunlu olduğu, bu giderler yapılmadan yoksun kalınan kâr talep edilemeyeceği gerekçesiyle asıl davada kâr kaybının tahsili isteminin kabulüne, birleşen davada giderlerin tahsili isteminin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı taraf kâr kaybı ve sözleşme giderlerini her ne kadar ayrı davalarda talep etmiş ise de bu taleplerin terditli talepler olduğu ilk talebin kabul edilmemesi halinde terditli yani ikincil talebin gündeme geleceği ve bu talebin kabul edilebilir olup olmadığına karar verilmesi gerekir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesi kararına karşı davacının istinaf başvurusunda bulunmamış olması sebebiyle birleşen davada verilen ret kararına yönelik istinaf incelemesi yapılmamışsa da, bölge adliye mahkemesince, davalıların asıl davadaki istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasına ve asıl davanın reddine karar verildiği, birleşen davadaki ret karanın aynen muhafaza edildiği gözetildiğinde, davacının bölge adliye mahkemesi kararını asıl davanın yanında birleşen dava yönünden de temyiz etmekte hukuki yararının bulunduğu ve birleşen davada verilen ret kararının temyiz edilmemesi sebebiyle davacı aleyhine usuli kazanılmış hak teşkil etmeyeceği tespit olunduktan sonra; asıl ve birleşen davacı yüklenicinin her iki davaya yönelik temyiz itirazları incelenmiş olup, ilk derece mahkemesince birleşen davadaki talebin reddine karar verilmesinin hukuki gerekçesinin asıl davada kâr kaybı isteminin kabulüne karar verilmiş olduğundan, istinaf istemi üzerine bölge adliye mahkemesince asıl davadaki kâr kaybı isteminin reddine karar verilmesi ile birleşen davadaki giderlerin tahsili talebinin gerekçesi dolaylı olarak ortadan kalkmış olmakla, birleşen davada ileri sürülen talep bakımından değerlendirme yapılarak, hüküm kurulması için kararın bozulması uygun bulunmuştur.
2-Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 15.04.2021 tarih, 2019/1101 Esas ve 2021/434 Karar sayılı kararının davacı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunmayan davacı yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 27.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.