11. Hukuk Dairesi 2019/3323 E. , 2020/1144 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05/12/2017 tarih ve 2016/606 E- 2017/827 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince verilen 11/04/2019 tarih ve 2018/1102 E- 2019/488 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; rücuya konu mahkeme kararının davacısı olan Baranlar Elektrik İnşaat Pro. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından 22/04/2002 tarihli 2002/41 nolu sözleşme gereği Haziran 2003 - Temmuz 2005 dönemi arasındaki ödenemeyen alacağı için Beyoğlu 3. İcra Müdürlüğünün 2010/43826 esas sayılı dosyası ile yapılan takibe karşı itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsilinin istenildiğini, Beyoğlu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde verilen 30/06/2011 tarihli 2010/434 Esas 2011/210 Karar sayılı dosyasında kararın bozulduğu, bozma üzerine verilen kararın onanmasına takiben 55.000,00 TL"lik teminat mektubunun nakte çevrilip alacaklıya ödendiği, bakiye 6.430,40 TL"nin ise muhtıra üzerine icra dosyasına ödendiğini, bildirerek yanlar arasındaki İHDS"nin hükümleri gereği yapılan ödemenin TEDAŞ"a rücu hakkına sahip olduklarını, İHDS öncesi dönemde gerçekleşen sorumluluğun TEDAŞ"a ait olup rücuen tahsili için açtıkları bu davada toplam 61.430,40 TL"nin teminat mektubunun nakte çevrildiği tarih ile bakiyesinin ödenme tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın derdestlik ve kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesini, ayrıca zamanaşımı süresinin davada tamamlandığını, iki yıllık sürenin geçtiğini, elektrik dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi sürecinde İHDS "nin imzalandığı, bilançolarının düzenlendiğini, dava konusu edilen rücu talebine ilişkin ödemelerin 2005/2006/2007 yıllarında yapılarak bilançoya yansıdığını, TEDAŞ"ın mükerrer ödeme yapmasının mümkün olmadığını, şirketin fiili niteliğinin devir tarihinin 28/05/2013 tarihi olup aksi hali davacı şirkete haksız menfaat sağlayacağını bildirmiş, sözleşmenin 9.maddesi ve 7.1, 7.2 ve 7.3 no"lu maddeleri dikkate alınarak davacı yana rücu isteğinin hukuki dayanağının bulunmadığını açıklayarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davalı yanın zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davacının İHDS önceki dönemde meydana gelen haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazmini için açılan dava neticesinde ödediği bedeli taraflar arasındaki İHDS hükümleri gereğince rücuen davalıdan talep edebileceği, somut olayda davacının ihbar yükümlülüğünün bulunmadığından davanın kabulü ile 61.430,40 TL"nin 55.000,00 TL"sine 24/06/2013 tarihinde, 6.430,00 TL"sini 28/06/2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesinde; icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayandığı, taraflar arasındaki İHDS"nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulundğu, sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmadığı (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı), alacak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi"ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu"nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.146,31 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 10/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.