10. Hukuk Dairesi 2011/1983 E. , 2012/7018 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu sürekli iş göremez duruma gelen sigortalıya yapılan yardımların 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İşverene ait inşaat işyerinde, 15.09.1996 tarihinde, yük asansörünün arızasını gidermeye çalışırken, çalışan asansörün, çekme kolunun sigortalıya çarpması sonucu sigortalının yaralanması ile sonuçlanan, iş kazasının meydana geldiği; hak sahibi tarafından açılan davada; makine, elektrik ve fizik mühendisi iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyeti tarafından hazırlanan 30.10.2007 tarihli bilirkişi raporunda, iş kazasında dosyamızın da davalısı olan işverenin %50 oranında kusurunun bulunduğu, %50 oranında da sigortalının kusurlu olduğunun bildirildiği, mahkemece, anılan rapora dayanılarak hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesindeki, “İş kazası ..., işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22’nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı ..., 3’üncü bir kişinin kasıt veya kusuru yüzünden olmuşsa, Kurumca bütün sigorta yardımları yapılmakla beraber zarara sebep olan 3’üncü kişilere ... rücu edilir.” düzenlemesi gereği, davanın rücu alacağından sorumluluğu, ancak, maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesi halinde mümkündür.
Anılan Yasal düzenleme çerçevesinde kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre, hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere, sigortalı işçinin uyup uymadığı, 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda alınacak raporda tartışılmalıdır. İşveren, yada, işverenlerin tamamen kusursuz kabul edilebilmesi için, anılan madde gereğince, işyerindeki işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri alması, uygun çalışma ortamı hazırlaması, araçları noksansız bulundurması, işçileri etkin bir biçimde denetlemesi, gözetlemesi, bütün yükümlülüklerini özenle yerine getirmesi gerekir.
Mahkemece, hak sahibi dosyasında makine, elektrik ve fizik mühendisi iş güvenliği uzmanı bilirkişi heyetince hazırlanan kusur raporu esas alınarak karar verilmiş ise de; 28.08.1996 tarihli iş müfettişi raporunda, davalının kusur oranı farklı belirlendiği gibi, hak sahibi tarafından açılan davada, işbu davanın davacısı Kurum taraf olmadığından, hak sahibi dosyasındaki kusur raporunun, davacı Kurum yönünden bağlayıcılığından da söz edilemez.
Hal böyle olunca, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman bilirkişi heyetinden, mevcut raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek, iş kazasında kusurlu bulunan kişilerin kusurunun sebebini ve sıfatlarını ayrıntılı olarak açıklayacak biçimde rapor alınıp irdelenmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 09.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi