4. Hukuk Dairesi 2016/5807 E. , 2018/2194 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar küçük ..."a velayeten kendilerine asaleten ... ve ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 02/10/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız eylemden kaynaklı manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/01/2016 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Davalı, ... Aktif Televizyon Prodüksüyon A.Ş. nin gerekçeli kararın başlık kısmında, "...Televizyon A.Ş." olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacı vekili; davacıların hasta olan küçük çocuğu ..."ın tedavisi için bağış toplamak üzere televizyon programına davet edildiklerini, ancak sonradan ilgilenmediklerini, verilen vaadlerin yerine getirilmediğini bu nedenle oluşan manevi zararın tazmini isteminde bulunmuşlardır.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece; davalılardan ... tarafından davalılardan ... Aktif Televizyon A.Ş."ye ait ... televizyon kanalında "...." adlı programda, davacıların küçük çocuğu ...ile diğer davalı Prof.Dr...."in buluşturulduğu, program esnasında hasta olan ..."ın tedavisi hususunda vaadlerde bulunulmasına rağmen devamının getirilmediği, başka hastanede devam eden tedavi sürecinin de bu nedenle aksadığı verilen güven duygusunun sarsıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu tüzel kişileri, bilinçsizleri ve acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlamıştır. Bunlar, kişilik değerlerinin zedelenmesi (TMK 24), isme saldırı (TMK 26), nişan bozulması (TMK 121), evlenmenin feshi (TMK158), bedensel zarar ve ölüme neden olma (TBK 56) durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesidir (TBK 58). Bunlardan TMK’nın 24. maddesi ile TBK’nın 58. maddesi daha kapsamlıdır. TMK’nın 24. maddesinin belli yerlere yollaması nedeniyle böyle bir durumun bulunduğu yerde, onu düzenleyen kurallar (örneğin; TMK 26, 174, 287); bunların dışında TBK’nın 58. maddesi uygulanır.
TMK’nın 24. ve TBK’nın 58. maddesinde belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise, kişisel varlıkların korunmasıyla ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
Dosya kapsamından; davaya konu edilen olaylar bir bütün halinde değerlendirildiğinde manevi zararın koşullarını düzenleyen TBK’ nın 58. maddesine göre davacıların kişilik haklarına yönelik herhangi bir söz, ifade, tutum ve davranış bulunmamakta olup, davacıların sosyal, fiziki ve kişilik değerlerine saldırı oluşturup, iç huzurlarını bozacak nitelikte olgulardan olmadığı, bu nedenlerle somut olaya dayalı manevi tazminat isteminin de tümden reddi gerekir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/03/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının tedavi edileceği konusunda programa katılan doktor ve program yapımcısının söz verdiği, bu nedenle davacının programa katıldığı, programdan sonra ise davacının çocuğu ile ilgilenen olmadığı anlaşılmaktadır. Davacının çocuğunun tedavi edileceği yönünde söz verilerek iradesi sakatlanmış ve davacının kişilik haklarından sayılan karar verme özgürlüğüne saldırıda bulunulmuştur. Esasen iradeyi sakatlayan hata hile ve ikrah gibi nedenler mutlak butlan nedenleri olup, bu hallerin varlığı halinde kişilik haklarına saldırıda oluşacaktır. Somut olayda davacı çocuğunun tedavi edileceği konusunda tv programına çıkartılmış, daha sonra çocuğunun tedavisi ile ilgilenilmemiştir. Davacının iradesi sakatlanmış olup, kişilik hakları ihlal edilmiştir. Bu nedenle usul ve yasaya uygun bulunan kararın onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 22/03/2018