Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne dair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi, taraf vekillerince verilen dilekçeler ile istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü: - K A R A R –
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan rapor hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; 1)Arsa niteliğindeki taşınmaza, emsal karşılaştırılması yapılarak değer biçilirken, dava konusu taşınmaz ile emsalin zaruret olmadıkça, yakın bölgelerde ve benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir. Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde uygun emsal bulunmadığı belirtilerek, il merkezindeki daha düşük yüzölçümlü satışın emsal alınması doğru olmadığı gibi, dava konusu taşınmaz kadastro parseli olup, emsal alınan taşınmaz imar parseli olduğu halde her ikisinin de imar parseli olduğundan bahisle düzenleme ortaklık payı düşülmeden değer biçilmesi nedeniyle rapor inandırıcı görülmemiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi amacıyla yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapıldıktan sonra dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda somut emsal kabul edilen taşınmazın ise bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi itibariyle fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili Belediye İmar Müdürlüğü ile Tapu Müdürlüğünden sorulup, vergi değerleri de karşılaştırmak suretiyle değer belirleyen, bilirkişi raporu nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, 2)Arsalarda ecrimisile hükmedilebilmesi için taşınmazın bulunduğu mevkide arsaların dava tarihinden geriye doğru ecrimisil istenen süre içinde kiraya verilip verilmedikleri, veriliyorsa nasıl ve ne şekilde kiralandıklarının taraflardan delilleri sorulmak suretiyle tespit edilmesi, varsa emsal kira sözleşmesinin ibraz ettirilerek, mahallinde keşif yapılıp alınacak rapora göre hüküm kurmak gerekirken, yetersiz araştırma ile denetime elverişli olmayan rapora göre karar verilmesi, 3)Dava konusu taşınmazda davacılardan E.. K.. hissesi üzerindeki İpoteğin, davacının payına düşen bedele yansıtılmasına karar verilmemesi, Kabule göre de; 4)El atılan taşınmaz yol durumuna dönüştürüldüğünden, yol olarak tapudan terkinine karar verilmesi gerekirken, davalı idare adına tesciline karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacılardan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 23/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.