12. Ceza Dairesi 2019/12730 E. , 2020/2391 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs
Hüküm : TCK"nın 277/1-son, 62/1, 50/1-a, 52/1-2-4. maddeleri gereğince mahkumiyet
Yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında, fuhuş suçundan Beyşehir Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan 2015/1781 sayılı soruşturma kapsamında, bilgi sahibi olarak ifadesi alınan tanık ...’ın, sanıkla telefonda görüşüp, sanığa ait evde bir kadınla 70 TL karşılığında cinsel ilişkiye girdiğine dair sanık aleyhine beyanda bulunmasının ve tamamlanan adli soruşturma sonunda düzenlenen iddianamenin kabul edilerek, Beyşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/214 esasına kaydedilen davanın 08.07.2015 tarihli duruşmasında ifadelerinin alınması için adı geçenlere davetiye çıkarılmasının ardından, sanığın, tanığın iş yerine gittiği ve ona; “İfadeni değiştir, bir şey olmaz.” biçiminde, aleyhine tanıklık yapmasını engellemeye yönelik telkinlerde bulunup, gerçeği söylemekle yükümlü olan tanığı hukuka aykırı olarak etkilemeye teşebbüs etmesinden dolayı TCK"nın 277/1-son madde, fıkra ve cümlesindeki iltimas suretiyle yargı görevi yapanı, bilirkişiyi veya tanığı etkilemeye teşebbüs suçunu işlediğine dair yerel mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tarafların beyanlarına ve dosya kapsamına göre; “09.06.2015” olan suçun işlendiği tarihin, gerekçeli karar başlığına, ihbar tarihi olan “09/07/2015” şeklinde yazılması, mahallinde düzeltilmesi olanaklı yazım yanlışlığı olarak değerlendirildiğinden; TCK"nın 52/4. madde ve fıkrası gereğince taksitlendirme yapılırken taksit aralığı gösterilmemiş ise de Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.06.1997 tarihli, 119/136 sayılı kararında belirtildiği üzere, mahkemece aksine bir kayıt öngörülmemesi nedeniyle kararda gösterilmeyen taksit sürelerinin birer ay ara ile olduğu kabul edildiğinden ve bu husus infazda gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2018 tarihli, 2015/962-2018/16 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; TCK"nın 52. maddesinin dördüncü fıkrasında, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin mahkeme kararında belirtileceği düzenlenmiş olup, adli para cezasını süresinde ödemeyen hükümlüler hakkında cezanın doğrudan doğruya hapis olarak infazı yerine öncelikle kamuya yararlı bir işte çalıştırma suretiyle infazını öngören 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 106. maddesinin üçüncü fıkrasında, hükümlünün kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına ilişkin tedbirin ödenmeyen adli para cezasından çevrilerek belirlenen hapis cezası üzerinden kararlaştırılacağına yer verilmesi nedeniyle anılan düzenlemenin TCK"nın 52. maddesinin dördüncü fıkrasındaki hükmün uygulanma imkanını ortadan kaldırmadığı, dolayısıyla yerel mahkemece ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa ihtar edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"un 81. maddesi ile değişik 5275 sayılı Kanun"un 106/3. madde ve fıkrası gözetilmeyip, infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğine ihtaren karar verilmesinin isabetsiz olması nedeniyle hükümdeki bu ibarelerin mahallinde düzeltilebilir hata olarak değerlendirildiğine dair tebliğnamedeki eleştiriye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın sübuta, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiğine, delillerin takdirinde yanılgıya düşüldüğüne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, eleştiri dışında, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 04.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.