Hukuk Genel Kurulu 2013/1574 E. , 2015/1056 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/04/2013
NUMARASI : 2013/74-2013/160
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 05.04.2011 gün ve 2009/187 Esas, 2011/209 Karar sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.11.2012 gün ve 2011/10802 Esas, 2012/17392 Karar sayılı ilamı ile;
(...Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirket ortağı olduklarını, şirketin ihtiyacı olduğundan bahisle şirket müdürü tarafından kendilerinden 08.08.2007 ile 31.07.2008 tarihleri arasında 1.855.000.00 TL borç para alındığını, borç olarak verdikleri bedelden sermaye payları toplamı olan 292.500.00 TL tutarı düşerek kalan 1.562.500.00 TL alacakları için icra takibine geçildiğini ancak davalı şirketin takibe itiraz ettiğini, itirazında haksız olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirketin davacıya borcunun olmadığını savunarak, reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve tüm kanıtlara göre, davacıların taleplerinde ayrıca makbuz karşılığı şirket çalışanlarına 625.000 TL ödeme yaptığını belirterek bu bedelin de itirazının iptalini istemişse de bu paraların şirket çalışanları olan Dursun Yöney ve Muammer Akyüz"e verildiği, bu kişilerin şirketi temsile yetkilerinin bulunmadığı, ayrıca paranın şirket adına alındığı kabul edilerek şirketin sorumlu tutulamayacağı, davacıların bu hali ile 625.000 TL’yi şirkete verdiklerini ispat edemediği, davacıların her birinin şirkete 146.250 TL sermaye borçlarının bulunduğu, şirkete banka havalesi yoluyla 1.235.000 TL gönderdikleri, 7.500 TL’nin iade edildiği, toplam 1.227.500 TL ödemelerinin bulunduğu, davacıların her ikisinin toplam 292.500 TL sermaye taahhütleri bulunduğu dikkate alındığında 935.000 TL fazla ödemelerinin olduğu ve şirket kayıtlarında ortaklara borçlar hesabındaki kayıtlara işlendiği gerekçesiyle, davalının itirazının davacı C.. E.. yönünden 467.500 TL ve davacı T.. E.. yönünden 467.500 TL olmak üzere toplam 935.000 TL üzerinden iptaline, %40 inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.
1-Davacılar vekili davalı tarafça kabul edilmeyen miktar yönünden şirkete banka dışında ödenen tutarlar için ödemelerin kabul edildiğine dair e-mailler olduğunu belirterek rapora itiraz ettiğine göre, mahkemece bu itirazın yerinde olup olmadığını değerlendirmesi gerekirken, bu hususta herhangi bir gerekçeye yer verilmeden eksik inceleme ile yazılı hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, şirket ortağının şirkete yaptığı ödemenin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın
2
iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacılar vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise bozma ilamında bahsi geçen ve tartışılmasının gereğine işaret edilen “e-mailler” yerel mahkemece direnme olarak adlandırılan kararın gerekçesinde tartışılarak, bu belgenin ödeme olgusunu ispat etmediği, içeriği ve niteliği dikkate alındığında yazılı delil başlangıcı dahi kabul edilmediği açıklanarak direnme hükmü kurulmuştur.
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın bu haliyle, Özel Daire denetiminden geçmeyen tamamen yeni gerekçeye dayalı yeni bir hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 18.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.