
Esas No: 2018/171
Karar No: 2022/582
Karar Tarihi: 15.02.2022
Danıştay 7. Daire 2018/171 Esas 2022/582 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2018/171 E. , 2022/582 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/171
Karar No : 2022/582
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ….
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Grup İnşaat Gayrimenkul Turizm Otomotiv Medya Yayıncılık ve Reklam Hizmetleri Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
(Eski Unvanı: … Grup İnşaat Gayrimenkul Turizm Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi)
VEKİLİ : Av. ….
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket adına takdir komisyonu kararlarına dayanılarak özel tüketim vergisinin eksik beyan edildiğinden bahisle 2009 yılının Eylül ilâ Aralık dönemleri için re'sen tarh edilen özel tüketim vergileri ve kesilen vergi ziyaı cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, … Otomotiv Turizm İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi hakkında kaçak eşyaya mahsus tespit varakalarının düzenlendiği ve bu şirket adına tescilli 5 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesi ile dava konusu ihbarnamelerde bilgileri yer alan araçların ithal edildiği, davalı idarece adı geçen şirket hakkında yapılan bu saptamalar dışında davacı hakkında yapılmış somut bir tespitin bulunmadığı görüldüğünden, dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle vergiler ve cezaların iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Tesis edilen işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 15/02/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesinin ikinci fıkrasının, zamanaşımının durma süresinin belirsizliğinin Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nin 15/10/2009 tarihli ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra 23/7/2010 tarih ve 6009 sayılı Kanun'un 8. maddesiyle yeniden düzenlenen ve 01/07/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren halinde "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin 15/10/2009 tarih ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı kararında; "(...) Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin en önemli ilkelerinden olan hukuk güvenliği, belirliliği zorunlu kılar. Vergilemede belirlilik ilkesi, yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını, yasa kuralının, ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerektirir. Vergilendirme mükellefler yönünden güvensiz bir sisteme dönüşmemelidir.
...Vergi alacaklısı olan devleti vergi alacağını takip etme ve harekete geçirme konusunda itici bir güç olan zamanaşımı, vergilendirmenin temel öğeleri arasındadır ve süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması sonucunu doğurur. Bireylerin sosyal ve ekonomik durumlarını etkileyecek keyfi uygulamalara neden olunmaması için vergiyi doğuran olay, matrah, oran, tarh, tahakkuk, tahsil, yaptırım gibi vergilendirmenin temel öğelerinden olan zamanaşımının da yasalarla belirlenmesi gerekir.
...Zamanaşımının durma süresinin belirsizliği, makul ve adil bir sürenin bulunmaması, vergi dairesince matrah takdiri için başvurunun sırf zamanaşımını durdurmak için keyfi olarak kullanılmasında güvence sağlamayacağı gibi yükümlüye vergi tahsilâtının geciktiği süre kadar gecikme zammı ve faizi uygulanacak olması da yükümlünün vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden olabilir.
Zamanaşımı hükümlerindeki açıklık, sadece zamanaşımı süresinin, başlangıç ve bitişinin yasada gösterilmesiyle kendisini göstermez. Vergilemede hukuksal kararlılığın sağlanması amacıyla getirilen zamanaşımını durduran nedenlerle, durma süresinin ve duran zamanaşımının işlemeye başlama tarihinin de açık, belirgin, somut ve öngörülebilir olması, keyfiliğe izin vermemesi yasallık ve hukuk devleti ilkesinin gereğidir." açıklamalarına yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi'nin anılan kararında, belirlilik, takdir komisyonunda geçen süreyi dikkate alarak zamanaşımı bağlamında değerlendirilmiş ise de, belirlilik ilkesi sadece zamanaşımıyla ilgili olmayıp, her türlü değişimden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenmeye açık olan ekonomik hayatın dinamikliliği de gözönüne alındığında, mükelleflerin ticari hayatta ve ekonominin diğer alanlarında alacakları kararları etkilemesi nedeniyle ayrıca öneme sahiptir.
Bu kapsamda, mükelleflerin ticari faaliyetlerini, mal varlıklarını ve ileriye dönük kararlarını doğrudan etkileyecek olan tarhiyatların temelinde yer alan takdir komisyonu kararlarının alınma süresinin de belirli olması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen bir yıllık süre, sadece zamanaşımının duracağı süreye ilişkin olmayıp, söz konusu bir yılı aynı zamanda takdir komisyonunun matrah takdiri için kullanabileceği azami süre olarak kabul etmek, yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca mükelleflere hukuki güvence sağlayan belirlilik ilkesinin de bir gereğidir. Aksi halde, sınırsız veya genel zamanaşımıyla sınırlı sürede matrah takdir edilebileceği, ancak bu sürenin sadece bir yıllık kısmının zamanaşımını durduracağının kabul edilmesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararında sözü edilen ve eleştirilen idarenin öngörülemeyen keyfiliğini doğurur ki bu durumda açıkça hukuk devletine aykırılık teşkil eder. Dolayısıyla takdire sevk işleminin zamanaşımını durdurduğundan bahsedebilmek için, takdir komisyonunun azami bir yıllık süre içinde matrah takdiri yapması ve takdir edilen matrah üzerinden yapılan tarh işleminin yine bu süre içinde davacıya tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının hesap ve işlemlerinin 26/09/2014 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 15/10/2015 tarihinde takdir komisyonu kararlarının alındığı, bu durumda matrah takdirinin takdir komisyonuna sevk tarihinden bir yıl geçtikten sonra yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, takdir komisyonu kararlarının bir yıllık azami süre aşılarak alındığı görüldüğünden, takdire sevk işleminin zamanaşımı süresini durdurmayacağı açık olup, 2009 yılına ait vergi ve cezalara ilişkin 5 yıllık tarh zamanaşımı süresi 31/12/2014 tarihinde sona ereceğinden ve bu suretle 24/11/2015 tarihinde tarh ve tebliğ edilen vergi ve cezalar zaman aşımına uğradığından dava konusu işlemlerde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin belirtilen gerekçeyle reddinin gerektiği oyu ile, Daire kararına katılmıyorum.