11. Ceza Dairesi 2017/12103 E. , 2019/7431 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu‘nun 14.10.2008 tarih ve 49/219 sayılı kararında da açıklandığı üzere; ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin ortaya çıkarılması olup bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen ve kendiliğinden getirilen ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin aldatma kabiliyetini denetlemek durumundadırlar. Aldatma kabiliyetinin denetlenebilmesi için, belgenin aslının veya bunun olanaklı olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onaylanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir. Ayrıca Ceza Genel Kurulu‘nun 14.10.2003 tarih ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, suça konu belgenin fotokopi olması durumunda hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmayacağı, aslı bulunamayan belgelerin aldatma niteliği bulunup bulunmadığının da tespit edilemeyeceği, fiili iğfalin aldatma niteliğini göstermeyeceği; somut olayda, 17.03.2014 günlü İstanbul Emniyet Müdürlüğü‘nün yazısına göre, sanığın Ukrayna sınır makamlarına ibraz ettiği suça konu pasaport ve nüfus cüzdanına el konularak yalnızca anılan belgelerin fotokopilerinin gönderildiği, bu nedenle fotokopiden oluşturulan örneklerinin dosyaya sunulduğu anlaşıldığından, öncelikle suça konu belgelere el koyan makamdan belge asıllarının istenmesi, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin mahkemeye ait olduğu da göz önüne alınarak, temin edilen asıl belgelerin duruşmada incelenip özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma nitelikleri bulunup bulunmadığının gerekçeli kararda tartışılması, belge asıllarının denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması, suça konu pasaport ve nüfus cüzdanı aslının temin edilememesi durumunda ise aldatma nitelikleri tespit edilemeyeceğinden, unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2-Kabule göre de ;
a)5237 sayılı TCK"nin 43. maddesine göre "Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda ya da aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi" durumunda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının mümkün olduğu, aynı anda işlenen eylemlerde zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanma olanağı bulunmadığı, somut olayda; suça konu pasaport ve nüfus cüzdanının sanıktan aynı anda ele geçirildiği, belgelerin farklı tarihlerde düzenlendiğine dair kesin delil elde edilemediği, TCK"nin 43/1. maddesi uyarınca fiilin aynı anda işlendiğinin kabul edilmesi gerekliliği nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı, eylemin tek bir resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağı, ancak TCK‘nin 61. maddesi uyarınca sanığın güttüğü amaç ve saik, suç konusunun önemi, kastın yoğunluğu ve sahte belge sayısı dikkate alınarak temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenebileceği gözetilmeden, temel cezanın TCK"nin 43. maddesi uyarınca artırılması,
b)Adli sicil kaydına göre mükerrir olan sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmaması,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas-2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun‘un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, sanığın kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 17.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.