7. Hukuk Dairesi 2014/20370 E. , 2015/6789 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacam
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davacının davalıya ait halk otobüsünde 26.08.2008-11.02.2011 tarihleri arasında muavin olarak hizmet akdi ile kesintisiz çalıştığını, 11.02.2011 tarihinde davalı tarafça müvekkilinin iş akdine haksız ve bildirimsiz olarak son verildiğini, kıdem ve ihbar tazminatının ödenmediğini, müvekkilinin en son aldığı net ücretinin 1800,00 TL olduğunu, her gün 15 saatin üzerinde çalıştığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla mesai, Ulusal bayram genel tatil, hafta tatili alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkili şirkette 06.12.2008 tarihinde çalışmaya başladığını, davacının ard arda 2 iş günü, izin almaksızın ve mazeret bildirmeden gelmediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından 06.02.2011 tarihinde iş akdinin haklı olarak feshedildiğini, davacının asgari ücretle çalıştığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece feshin haksız yapıldığı ve davalı tanıklarının beyanı doğrultusunda davacının aylık ücretinin net 1.500,00 TL olabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hukmun, davalı vekilleri tarafından temyizi üzerine, Dairemizce özetle; ""ilgili meslek odalarından il ile ilçe arasında sefer yapan otobüs firmalarında muavinlik yapan bir işçinin alacağı ücretin yevmiye usulü mü yoksa aylık mı olduğu sorularak ücretin ödenme şekline göre davacının alabileceği emsal ücret belirlendikten sonra karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyulmuş, yapılan araştırma sonrası bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Anayasanın 141"nci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297"nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrasının birbirine aykırı olmaması gerekir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının ayda 1.230,00 TL aylık ücret aldığının ve Dernek yazısına göre ayda net 750,00 TL aldığının kabulüne göre 2 seçenekli hesaplama yapılmış olup mahkemece gerekçede dernek yazısına itibar edilerek hüküm kurulduğu belirtilmesine rağmen davacının ayda 1.230,00 TL aldığının kabulüne göre hesaplanan miktar hüküm altına alınmıştır. Bu durumda gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki doğmuştur.
Yapılacak iş; bu aykırılığın giderilmesi suretiyle gerçeğe ve hukuka uygun bir karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 09.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.