Hukuk Genel Kurulu 2013/1836 E. , 2015/1052 K.- İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
- GECİKME CEZASININ ASIL ALACAK OLARAK YAZILMASI
- TAKİP TALEBİNDE YAPILAN MADDİ HATANIN İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA DEĞERLENDİRİLEMEMESİ
- İCRA VE İFLAS KANUNU (İİK) (2004) Madde 67
- BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 104
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 74
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 7. Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 06.10.2011 gün ve 2010/523 E., 2011/464 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 04.04.2012 gün ve 2012/273 E., 2012/2629 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, kooperatif üyesi olan davalının, aidat borçlarını ödememesi nedeniyle başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek,itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin takip talebinde 18.250,00 TL asıl alacak ve 10.467,50 TL gecikme faizi talep etmek istedikleri halde, icra programındaki bir yanlışlık nedeniyle asıl alacak ve gecikme faizi toplamının asıl alacak olarak yazıldığı yolundaki itirazlarının, davanın niteliği itibariyle dinlenemeyeceği, bilirkişi raporu ile saptanan 18.320,81 TL"nin de icra dairesine ödendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, İcra ve İflas Kanunu"nun 67. maddesine dayalı olarak, aidat borcunun işlemiş faiziyle birlikte tahsili amacıyla başlatılan takibe yönelik itirazın iptali talebine ilişkindir.
Takip dosyasının incelenmesinde; 28.717.50 TL asıl alacak, 70.81 TL faiz olmak üzere toplam 28.788,31 TL"nin tahsili amacıyla davalı aleyhine takip başlatıldığı, itirazda, aylık 1.250,00 TL olmak üzere 14 aylık toplam 17.500,00 TL aidat borcu ve 750,00 TL bakiye şerefiye borcunun kabul ederek, bunun dışında davalının borcunun bulunmadığının belirtildiği ve söz konusu miktarın takip dosyasına ödendiği anlaşılmıştır.
Dava, 10.038,31 TL üzerinden açılmış, harç ta buna göre yatırılmıştır. Davacı vekili tarafından 21.06.2010 tarihinde dosyaya sunulan dilekçe ve ekindeki icra program tablosunda, asıl alacak miktarının 18.250,00 TL, gecikme cezasının 10.476,50 TL olduğu ve yanlışlığın icra programına bağlı olarak maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan raporda, asıl alacak miktarının 18.250,00 TL, işlemiş faiz miktarının 12.301,25 TL olarak belirlendiği de dikkate alınarak mahkemece BK"nun 104/son ve HUMK"nun 74. maddeleri gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67. maddesine dayalı itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı/alacaklı vekili, borçlunun kooperatifin üyesi olduğunu, üyelik aidatlarını ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından icra takibinde belirtilen borcun 18.750,00 TL’sinin kabul edildiği, bakiye 10.038,31 TL’si için itiraz edildiğini, söz konusu bu itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu ayrıca ödenmeyen aidat borçları nedeniyle gecikme cezası işlediğini, bu nedenle borçlunun itirazının iptalini ve takip miktarının % 40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı/borçlu vekili, haksız icra takibinin iptali ile davalı yararına kötüniyet tazminatına karar verilmesini savunmuştur.
Yerel mahkemece, taleple bağlı kalınarak 18.250,00 TL asıl alacak 70,81 TL işlemiş faiz toplamı 18.320,81 TL borçlu olan davalının bu borcunu kabul ederek icra dosyasına ödemiş olması nedeniyle takibin devamını gerektirir bir husus bulunmadığını ve davacı vekilince bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerinde, takip taleplerinde aslında 18.250,00 TL asıl alacak 10.467,50 TL gecikme faizi talep etmek istediklerini, ancak icra programındaki bir yanlışlık nedeniyle asıl alacak ve gecikme faizi toplamının asıl alacak olarak yer aldığı yolundaki itirazları yönünden itirazın iptali davalarının bağımsız bir dava olmayıp icra takibine bağlı ve onun devamı niteliğinde olmasına göre icra dosyasındaki taleple bağlılık ilkesi gereğince davanın reddine ilişkin kurulan karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme hükmünü temyize davacı/alacaklı vekili getirmiştir.
Uyuşmazlık, takip talebinde yapılan maddi hatanın itirazın iptali davasında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan normal bir eda davasıdır.
Yasal dayanağını İİK’nun 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
İtirazın iptali davası açılmasında amaç itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Bu nedenle, itirazın iptali davası bağımsız bir dava olmayıp icra takibine bağlı ve onun devamı niteliğinde bir davadır. Borçlu itirazını kendisine gönderilen ödeme emrindeki taleplere göre yapmak zorunda olup, bu davalarda mahkeme alacaklının icra dosyasındaki talebiyle bağlı kalmak suretiyle borçlunun takibe itirazının yerinde olup olmadığını incelemelidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dava dilekçesi içerik ve niteliğinde bulunan icra takip talebinde ve borçluya gönderilen ödeme emrinde 28.717,50 TL asıl alacak 70,81 TL faiz olmak üzere toplam 28.788,31 TL"nin tahsili talep edilmesi nedeniyle ödeme emri kendisine tebliğ edilen borçlu ödeme emrinde belirtilen alacak kalemlerinden asıl borç miktarına kısmen itiraz ettiğine göre, ödeme emrinde asıl alacak olarak belirtilen 28.717,50 TL nin maddi hata nedeniyle 10.467,50 TL lik kısmının gecikme cezası yerine asıl alacak olarak yazıldığı gerekçesiyle bu hatanın eldeki itirazın iptali davasında düzeltilerek, alacaklının icra dosyasındaki talebinden bağımsız olarak itirazın yerinde olup olmadığı değerlendirilemeyeceğinden, alacaklı vekilinin maddi hataya ilişkin talebinin kabulü mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında bir kısım üyeler, itirazın iptali davasında genel hükümlere göre yargılama yapılacak olması nedeniyle gerçek alacak miktarının tespiti için davacı alacaklının maddi hata iddiasına değer verilerek yargılama yapıldıktan sonra olayın özelliği de dikkate alınarak davalı borçlu aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmeyerek sonuca gidilmesi gerektiğinden bu gerekçe ile yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, bir kısım üyeler ise davacı alacaklının takip talebinde gecikme cezasından bahsetmiş olması nedeni ile talep edilen asıl alacak miktarında gecikme cezasının da var olduğu kabul edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile yerel mahkeme karanının bozulması gerektiğini belirtmiş iseler de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda belirtilen gerekçelerle benimsenmemiştir.
Hal böyle olunca; davacı-alacaklının takip taleplerinde aslında 18.250,00 TL asıl alacak 10.467,50 TL gecikme faizi talep etmek istediği, ancak icra programındaki bir yanlışlık nedeniyle asıl alacak ve gecikme faizi toplamının asıl alacak olarak yer aldığı yolundaki itirazlarının itirazın iptali davasında dinlenilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin direnme kararı yukarda açıklanan gerekçelerle yerinde olduğundan onanması gerekir.
SONUÇ: Davacı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK’nun 429. maddesi uyarınca ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.03.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.