Hukuk Genel Kurulu 2013/1729 E. , 2015/1050 K.- ALACAK DAVASI
- DİRENME KARARININ ÖZEL DAİRECE İNCELENMESİ
- İLK HÜKÜMDE BULUNMAYAN GEREKÇEYE DAYALI DİRENME KARARI VERME
- YENİ HÜKÜM
- TURİZMİ TEŞVİK KANUNU (2634) Madde 16
- YARGI HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (6217) Madde 30
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Geçici Madde 3
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 429
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.05.2011 gün ve 2007/150 E., 2011/243 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 19.04.2012 gün ve 2011/14396 E., 2012/6723 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, müvekkili şirketin TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Turizm işletme belgesi sahibi olduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında enerji satış sözleşmesi imzalandığını, Turizm Teşvik Kanunu’nun 16 maddesi gereğince müvekkili şirkete indirimli tarifeden elektrik verilmesi gerekirken en yüksek tarife üzerinden elektrik enerjisi verildiğini ve zaruret nedeniyle müvekkili şirketin tüm faturaları ödemek zorunda kaldığını belirterek müvekkilinin ödediği miktarın iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, görev hususunda itirazını sunduktan sonra, davanın zamanaşımına uğradığını, zira davanın sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğunu, davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece iddia, cevap ve toplanan deliller doğrultusunda davacı şirketin 1997 yılı mart ayı ile 2004 yılı nisan ayı arasındaki zaman diliminde oluşacak tarife farkını talep etme hakkının olduğu, tarife fiyat farkından dolayı alacak miktarının 6.158,25 TL olduğu, dosyadaki delillere göre davacı tarafın davalıyı dava tarihi itibariyle temerrüde düşürdüğü ancak davacılar A.. D.. ve M.. D..’ın aktif dava ehliyetlerinin bulunmadığı gerekçesiyle bu davacıların açtıkları davanın reddine, diğer davacı yönünden ise davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz edilmiş, itiraz dilekçesinde bahsi geçen Turizm Teşvik Kanunu’nun 16. maddesi gereğince uygulanması gereken teşvikin süresinin Bakanlar Kurulu’nun 2010/478 sayılı kararı uyarınca 16.07.2009 tarihine kadar sürdüğü belirtilmiştir. Mahkemece davacı tarafın söz konusu itirazları değerlendirilmek üzere yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir...)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davacılar vekili temyize getirmiştir.
I- Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler esnasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce, Yerel Mahkemenin ilk kararında “davacı D.. A.. yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine, fazlaya dair istemin reddine” karar verildiği halde, direnme olarak adlandırılan kararında davacı D.. A.. yönünden ilk karardan farklı olarak adı geçen davacının “fazlaya ilişkin talebi” hakkında karar verilmemesi karşısında usulüne uygun şekilde direnme kararı oluşturulup oluşturulmadığı hususu ön sorun olarak incelenmiş olup, Hukuk Genel Kurulu tarafından mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmesinin saklı tutulan fazlaya ilişkin talebi de içerdiği, bu nedenle saklı tutulan fazlaya ilişkin talep hakkında da mahkemece karar verildiği benimsenerek bu ön sorunun bulunmadığı oybirliği ile kabul edilerek ikinci ön sorunun görüşülmesine geçilmiştir.
II- İşin esasının incelenmesinden önce görüşülen ikinci ön sorun ise; Özel Daire tarafından yerel mahkeme kararının “Turizm Teşvik Kanunu’nun 16. maddesi gereğince uygulanması gereken teşvikin süresinin Bakanlar Kurulu’nun 2010/478 sayılı kararı uyarınca 16.07.2009 tarihine kadar sürdüğü belirtilerek bu konuda yeni bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi” gerektiği belirtilerek bozulması üzerine yerel mahkemece direnme kararında ilk kararında yer vermediği “2004 yılı Nisan ayından sonraki elektrik enerjisi giderleri nedeniyle teşvik taleplerinin Hazine Müsteşarlığınca karşılanacağı” ayrıca bozma ilamında belirtilen Bakanlar Kurulu kararının davacı lehine hükümler içermediği ve sözkonusu kararnamenin dava tarihinden sonra yürürlüğe girmesi nedenleriyle somut olaya uygulanamayacağını belirterek vermiş olduğu direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi, yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak incelenmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemece bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek araştırma yaparak veya gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında ön sorunun değerlendirilmesinde, Özel Daire bozma ilamı üzerine yerel mahkemenin ilk kararında yer vermediği “2004 yılı Nisan ayından sonraki elektrik enerjisi giderleri nedeniyle teşvik taleplerinin Hazine Müsteşarlığınca karşılanacağı” hususu ile ayrıca bozma ilamında belirtilen Bakanlar Kurulu kararının davacı lehine hükümler içermediği ve sözkonusu kararnamenin dava tarihinden sonra yürürlüğe girmesi nedenleriyle somut olaya uygulanamayacağı” gerekçe yapılarak direnme kararı verilmiştir.
Ne var ki, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu bu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda yer verilmeyen ve mahkeme veya Özel Dairece daha önce değerlendirilmeyen yeni bir hukuki olgu, dolayısıyla tartışılıp değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 18.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.