17. Hukuk Dairesi 2016/10833 E. , 2019/4389 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı asıl tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde;müvekkili şirket tarafından ZMMS sigorta kapsamında sigortalı, davalının maliki olduğu .... plakalı aracın .... plakalı araca çarpması sonucunda maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, sigorta kapsamında 5.550,00 TL tazminat ile kazada yaralanan ...."a tedavi giderleri kapsamında toplam 7.147,00 TL ödemede bulunduklarını beyanla, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 5.550,00 TL nin 15/01/2014 tarihinden 1.597,00 TL nın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asıl davaya konu aracı 17.4.2012 tarihinde dava dışı ...."e sattığını beyan etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile, 5.550,00 TL alacağın 15/01/2014 tarihinden,1597,04 TL alacağın ise ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı asıl tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, ZMSS poliçesi gereği dava dışı 3. kişiye ödeme yapan sigortacının, ödediği bedelin kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
2918 sayılı KTK.nun 48.maddesinde;alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4.d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır. Bununla birlikte Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK"nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2.fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine yer verilmiştir. O halde, rücu şartlarının oluşması için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez.
Yargıtay"ın yerleşik uygulamalarında;sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halinde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713, YHGK 14.05.2014 gün ve 2013/17-1098, 2014-644; YHGK 13.05.2015 gün ve 2013/17-2156,).
Somut olayda,Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da; davalının maliki bulunduğu araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde 0.80 promil alkollü olması nedeniyle %75 oranında, karşı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.Kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün 0.80 promil alkollü olduğu saptanmış ise de, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında,
sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Kazanın salt alkolün etkisiyle oluşması ve başka etmenlerin bulunmaması gerekir.
Dosya kapsamından ve bilirkişi raporundan, davacıya ait araç sürücüsünün tek başına kazaya sebebiyet vermediği, dava dışı sürücünün de ikinci derece (%25) kusurlu davranışı ile olaya katılımının bulunduğu, dolayısıyla kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda yerel Mahkemece, rizikonun teminat kapsamında kaldığı ve rücu şartlarının oluşmadığı kabul edilerek, davanın reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma sebebine göre davalı asılın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı asılın temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün davalı yararına BOZULMASINA,(2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı asılın sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.