13. Hukuk Dairesi 2018/4723 E. , 2018/9153 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ...-Samandağı ilçesinde yaşadığını, ileride yerleşmek amacıyla 22/04/2011 tarihinde davalıya ait olan ... Köyü 1063 Parsel sayılı taşınmazı 100.000,00 TL bedelle satın aldığını, taşınmaz üzerinde inşaat yapmak için ... Belediyesine başvurduğunu, belediye çalışanlarının bu parselin imara kapatıldığını ve heyelana maruz kalabilecek alan kapsamında olduğundan ve benzeri gerekçelerle ağaçlandırılacak alana dönüştürüldüğünü ve parsel üstünde inşaat yapılmasının mümkün olmadığını belirttiklerini, şu anda parselin işe yaramadığını, Borçlar Kanunu 194. gereğince hukuki ayıptan ötürü maddi zararı ve tazminat hakkı doğduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hukuki ayıptan ötürü uğramış olduğu maddi zararın şimdilik 70.000,00 TL"sinin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, bu yeri kendisinin 22.02.2011 tarihinde satın aldığını, davacı tarafı tanımadığını, devir ve temlik işlemlerinin vekil aracı ile yapıldığını, satış tarihinde her hangi bir hak sınırlaması olmadığını, üç yıl sonra yapılacak imar değişikliğini öngörebilmesinin mümkün olmadığını, satış tarihinde arsaya inşaat yapılmasının mevcut imar planına göre mümkün olduğunu, imar değişikliğinin satıştan 3 yıl sonra gerçekleştiğini, sonradan ortaya çıkan imar değişikliğinden dolayı kendisinin kusurlu olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki dava ile, davalıdan satın aldığı taşınmazın heyelan alanı olarak tespit edildiği ve imara kapanmasından dolayı kendisine hukuki ayıplı olarak taşınmaz satıldığını ileri sürerek uğramış olduğu maddi zararın tazminini istemiştir. Davalı taraf, satış tarihinde satılan arsaya mevcut imar planına göre inşaat yapılmasının mümkün olduğunu, sonradan ortaya çıkan imar değişikliğinden dolayı sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacı dava konusu taşınmazı satın aldıktan 2 yılı aşkın bir süre sonra Belediye tarafından plan değişikliği yapıldığı, davacının taşınmazı devir aldığı tarihte taşınmazın bulunduğu yer imar planında ayrık nizam 3 kat konut alanı olarak planlandığı, taşınmazın devrinden 2 yılı aşkın bir zaman sonra yapılan imar planı değişikliği sebebiyle davalının bir sorumluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunun 219. maddesinde ( eski borçlar kanunu 194. madde ) "Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Mahkemece, taşınmazın satın alındıktan sonra imar planında değişiklik yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacı bu yerin heyelan alanı olarak tespit edilen yerlerden olması nedeniyle ayıplı olduğunu, bu durumu bilmeden ilerde yerleşmek saikiyle satın aldığını iddia etmiştir. Dosya içerisinde yer alan belgelerin incelenmesinde, 30.11.2007 gün ve 12958 sayılı Bakanlar Kurulu"nca " Afete Maruz Bölge" kararı alındığı anlaşılmıştır. Satış sözleşmesine konu taşınmazın afete maruz bölge içinde kalması ve davacının bu yeri satın alma amacı ile ilgili mahkemece araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde mahkemece, davaya konu yerin heyelan bölgesinde kaldığının yöre halkı tarafından bilinip bilinmediği, bu yere ilişkin çalışmaların ne zaman başladığı, davacı ve davalı tarafın bu durumu bilebilecek durumda olup olmadıkları araştırılarak, davacının satın aldığı taşınmazdan beklediği menfaat ile satıcının ayıpların varlığını bilmese bile bundan sorumlu olduğuna ilişkin Borçlar Kanunundaki düzenleme de gözetilerek, gerektiğinde mahallinde bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.