Esas No: 2016/8131
Karar No: 2018/3320
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/8131 Esas 2018/3320 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
DAVALILAR : Hazine - ...Belediye Başkanlığı
MİRAS ŞİRKETİ
TEMSİLCİSİ : ...
MÜDAHİL
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı toplam 7 parça taşınmazın vekil edenlerinin ortak miras bırakanları ....’dan kaldığını açıklayarak tüm taşınmazların ...’ın veraset ilamındaki payları oranında mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine ve köy temsilcileri, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, tüm taşınmazlarla ilgili davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 26.01.2006 tarih, 2005/8921-2006/337 E.K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında: ""Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre Hazine vekilinin aşağıda belirtilen hususlar dışında kalan temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddine,
Mahkemece, kazanma koşulları ve süresinin davacılar yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Muris ... 16.05.1942 tarihinde ölmüştür. Terekesine ... temsilci olarak atanmıştır. Ancak, temsilcinin atandığına ilişkin son yargılama tutanağı dosyaya sunulmuş ise de, ne var ki kesinleşen karar dosya arasında bulunmamaktadır. Bu bakımdan, ...’in .... ’ın terekesine temsilci atanıp atanmadığının denetlenmesi mümkün bulunmadığından tereke temsilcisinin atandığına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı ile dosya bulunduğu yerden getirtilerek dava dosyasına eklenmesi ve böylece Yargıtay denetiminin sağlanması gerekmektedir. Aksi halde dava koşulunun yerine getirilmesi söz konusu olacaktır.
İşin esasının incelenmesine gelince: Tarafların ortak miras bırakanı 1942 yılında öldüğüne göre, davacılar ile murisin veraset ilamında isimleri bulunan diğer tüm mirasçıları bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince miktar araştırılmasının yapılması zorunludur. Bu nedenle mirasçıların belgesizden taşınmaz edinip edinmedikleri tapu müdürlüğü ile (Bölgeye Kadastro girmemiştir) zilyetliğe dayalı tescil davası açıp açmadıklarının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, belgesizden edinilen taşınmazlara ait tapu kayıtlarının, zilyetliğe dayalı açılmış tescil davalarına ilişkin dosyaların bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, miktar sınırlaması yönünden gözönünde tutulması gerekir.
Bunun dışında, teknik bilirkişi Hanifi Gönültaş ve arkadaşlarının birlikte dosyaya sundukları rapor ve krokilerinde 4 numara ile gösterilen ve hüküm fıkrasında 2.bentde yer alan taşınmazın kuzeyi dere ve dereden sonra İbrahim Günal sınır olarak gösterilmiştir. Bu taşınmazın miktarı 10881,31 m2 olarak ölçülmüştür. Kuzey sınırı açık bir biçimde belirlenmemiştir. Daha açıkçası tescile
- 2 -
2016/8131 - 2018/3320
karar verilen bölüm derenin kuzey ve güneyini kapsayan yerler midir, yoksa bunlardan birimidir. Bu konuda duraksama hasıl olmaktadır. Bu bakımdan bu taşınmaz açısından açıklandığı şekilde durumun açıklığa kavuşturulması, şayet güneyde sınır olarak gösterilen .... tarlası ve çeşmeden kuzeye doğru dereyi de kapsayacak biçimde kuzeyde bulunan ... taşınmazına kadar olan kısım tescil kapsamında kalıyor ise bu takdirde derenin de taşınmazla birlikte tesciline karar verilmiş olduğu sonucuna varılmaktadır. Sözü edilen dere, ister aktif ister kar ve yağmur sularını taşıyan kuru dere olsun, derenin konumu ve niteliği teknik bilirkişice krokisinde gösterilerek tescil dışı bırakılması gerekir. O takdirde 4 nolu taşınmazın kalan kısmı iki bölüm halinde tescili söz konusu olur. Şayet, güneyde ... taşınmazından dereye kadar olan kısım tesciline karar verilmesi gereken bölüm ise, bu takdirde kuzeydeki sınırın dere olması gerekir. Artık ondan sonra gelen ... taşınmazından söz edilmesi gereksizdir. Açıklanan nedenlerle 4 nolu taşınmaza ilişkin yaratılan duraksamanın giderilmesi zorunludur. Tüm bu yönler araştırılmadan yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır"" şeklinde gereğine değinilmiştir.
Bozma kararı sonrası yapılan yargılama neticesinde bölge kadastro çalışması yapıldığından görevsizlik kararı ile dosya kadastro mahkemesine devredilmiş kadastro mahkemesince davacıların davasının kısmen kabulüne, müdahil davacıların davasının kısmen kabulüne; dava konusu 168 ada 31 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin 31/08/2015 tarihli rapor eki krokide (B) harfi ile kırmızı boyalı alan olarak işaretlenen 223,27 m² miktarlık taşınmazın aynı parsel numarasıyla dosya içerisinde mevcut Gündoğmuş Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/41 E. - 2001/38 K. sayılı veraset ilamı uyarınca ..."ın mirasçıları adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının bu şekilde doldurulmasına, taşınmazdan geriye kalan 305,67 m² miktarlık taşınmaza adanın en son parsel numarası verilerek ... adına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline; Dava konusu 105 ada 56 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerinin 31/08/2015 tarihli rapor eki krokide (D) harfi ile mavi boya ile belirtilen 2773,50 m² miktarlık kesimin aynı parsel numarasıyla taşlık, kayalık vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının bu şekilde doldurulmasına, taşınmazdan geriye kalan 11491,66 m² miktarlık kesime adanın en son parsel numarası verilerek tarla vasfıyla dosya içerisinde mevcut Gündoğmuş Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/41 E. - 2001/38 K. sayılı veraset ilamı uyarınca muris Mustafa Günal"ın mirasçıları adlarına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, kadasto tutanağının bu şekilde doldurulmasına; Dava konusu 105 ada 69 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerinin 31/08/2015 tarihli rapor eki krokide (C) harfi ile gösterilen 1236,05 m² miktarlık kısmının aynı parsel numarasıyla taşlık, kayalık vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının bu şekilde doldurulmasına, taşınmazdan geriye kalan 2421,18 m² miktarlık kısmına adanın en son parsel numarası verilerek dosya içerisinde mevcut ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/41 E. - 2001/38 K. sayılı veraset ilamı uyarınca muris ...."ın mirasçıları adlarına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline; Dava konusu 163 ada 7 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişilerinin 31/08/2015 tarihli raporunda (A) harfi ile belirtilen 89,94 m² miktarlık taşınmazın taşlık, kayalık vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının bu şekilde doldurulmasına, taşınmazdan geriye kalan 472,11 m² miktarlık kısma adanın en son parsel numarası verilerek dosya içerisinde mevcut Gündoğmuş Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2001/41 E. - 2001/38 K. sayılı veraset ilamı uyarınca muris Mustafa Günal"ın mirasçıları adlarına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline; Dava konusu 164 ada 5 parsel, 164 ada 89 parsel ve 164 ada 77 parsel sayılı taşınmazın dosya içerisinde mevcut ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2001/41 E. - 2001/38 K. sayılı veraset ilamı uyarınca muris ...."ın mirasçıları adlarına tarla vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, kadastro tutanağının bu şekilde doldurulmasına, karar verilmiş hüküm davacı ... ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman çalışmaları 1993 yılında 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmıştır.
Mahkemece; dava konusu taşınmazların kısmen kişiler adına kısmen taşlık kayalık vasfı ile Hazine adına tescilleri yönünde hüküm kurulmuşsa da yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
- 3 -
2016/8131 - 2018/3320
Çekişmeli taşınmazların tespiti 2006 yılında yapılmış, eldeki dava ise 2003 yılında açılmıştır. Yani kadastro tespiti yapıldığı tarihte çekişmeli taşınmazlar hakkında derdest dava olup 3402 sayılı Kanunun 5. maddesi uyarınca kadastro tutanağının malik haneleri açık olarak tutulmuş taşınmazların kadastro tutanaklarında davalı oldukları açıklanarak taşınmazlar hakkındaki dava dosyası kadastro mahkemesine devredilmiş olup nitekim 3402 sayılı Kadastro Kanunun 30/2. maddesi şartları işbu davada mevcut olduğundan mahkemece re"sen deliller toplanarak gerçek hak sahibinin tespiti gerekmektedir.
Şöyleki; öncelikle 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onüçüncü fıkrası gereğince .... Belediye Başkanlığının davaya katılımı sağlanmışsa da .... Büyükşehir Belediye Başkanlığının da davaya katılımı sağlanmalı ayrıca bölgede orman tahdit çalışmaları yapıldığı anlaşılmakla Orman Yönetiminin davaya katılımları sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı delilleri toplanmalı ondan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmektedir. Ayrıca Orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların orman tahdit sınırları dışında kaldıkları belirlenmişse de bölgede yapılan tahdit tutanakları ve haritaları dosya içine alınmadığından raporların doğruluğu denetlenemediğinden tüm orman tahdit tutanakları dosya içine alınıp taşınmazların tahdit hattı içinde kalıp kalmadıkları belirlenmeli; davacının dava konusu taşınmazlar üzerinde zilyetlik şartlarının oluşup oluşmadığı yeterince araştırılmamış en eski tarihli ve dava tarihinden 20 yıl önceki hava fotoğraflarına göre taşınmazların durumu ve üzerilerinde kullanım olup olmadığı belirlenmemiş olup ayrıca yapılan keşif sırasında bir mahalli bilirkişinin 105 ada 69 ve 56 nolu parsellerin 30 yıldır ekilmediklerini beyan ettiği ve ziraatçi bilirkişi raporunda bazı taşınmazlar üzerinde uzun yıllardır kullanılmayan kısımlar olduğunu belirlendiği halde bu kısımların nereler olduğu ne zamandır kullanılmadığı iradi terk olup olmadığı araştırılmadan karar verildiğinden mahkemece kullanılmayan kısımların olup olmadığı hava fotoğrafları, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenip sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu nedenle; mahkemece öncelikle ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Orman Yönetiminin davaya katılımı sağlanarak taraf teşkili oluşturulmalı delilleri toplanmalı; daha sonra komşu parsel ve dayanakları, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planı, dava tarihinden 20 yıl önceki hava fotoğrafları ve memleket haritası, davacılar adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden tesbit ya da tescil edilen taşınmaz mallara ilişkin bilgi ve belgeler ayrıca çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede yapıldığı anlaşılan orman tahdidine ilişkin işe başlama, çalışma, işi bitirme ve sonuçlarının askı ilan tutanakları ile taşınmazların bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örnekleri ayrı ayrı dosya içine alınarak; önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memuru ve bir ziraat mühendisi ile oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte; 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması
- 4 -
2016/8131 - 2018/3320
ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmeli taşınmazın tahdit sınırları dışında olduğu anlaşıldığı taktirde; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotograflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotografları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli ve yine en eski hava fotoğraflarının ve kadastro tespitinden 20 yıl önceki hava fotoğraflarının stereoskopik aleti ile üç boyutlu incelenmesi yapılarak taşınmazların niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları ve tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı hangi tarihlerde kullanılmadığını belirtir şekilde uygulamaya ve araştırmaya dayalı bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadıkları belirlendiği takdirde, mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, fen ve ziraat mühendisleri huzuruyla dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; dava tarihine kadar (gerçek kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazların ilk maliki, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazların zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda taşınmazların niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, gerçek kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanmalı, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulü usul ve kanuna aykırı hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2018 günü oybirliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.