21. Hukuk Dairesi 2019/5219 E. , 2020/1650 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ...1. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
1-Davacı eş ve çocuk hakkındaki manevi tazminatlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Miktar veya değeri temyiz kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/1-(a) maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 362/2. maddesinde; ""Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir."" denilmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi 20/07/2016-01/12/2016 tarihleri arasındaki ilamlar için 25000 TL, 02/12/2016-31/12/2016 tarihleri arasında 40000 TL, 01/01/2017-31/12/2017 tarihleri arasında 41530 TL, 01/01/2018 tarihinden sonra 47530 TL ve 01/01/2019 tarihinden itibaren 58800 TL" dir.
Dava ve ıslah dilekçesi değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı kazalı işçi Nazlı’ya 152.837,71 TL maddi tazminat ile 40000 TL manevi tazminatın; davacı eşe 10000 TL ve çocuğa 15000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine hükmedildiği; davacılar ve davalı vekilinin istinaf başvuruları üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği; bu kararın taraf vekillerince temyize getirildiği dikkate alındığında; Davacı eş ve çocuk hakkında hükmedilen ve reddedilen manevi tazminat miktarlarının her bir davacı yönünden ayrı ayrı, karar tarihi itibariyle 58800 TL’lik temyiz sınırının altında kaldığı açıktır.
O halde Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz kabiliyeti olmayıp, davacılar ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının 6100 sayılı HMK"nın 362/1-a ve 2, 366 ve 352. maddeleri uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı kazalı işçi Nazlı hakkındaki temyiz itirazlarının incelenmesinde;
A) Davacı İstemi;
Davacılar vekili dava ve ıslah dilekçesinde özet olarak; iş kazası neticesinde sürekli iş görmezliği bulunan sigortalı ile eşi ve çocuğu lehine maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
B) Davalı Cevabı;
Davalı vekili cevap dilekçesi ve akabinde özet olarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davacı kazalı işçi Nazlı’ya 152.837,71 TL maddi tazminat ile 40000 TL manevi tazminatın; davacı eşe 10000 TL ve çocuğa 15000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
D) Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi;
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi"nce, davacılar ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının HMK. 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
E) Tarafların Temyiz Nedenleri
1-Davacıların Özetle Temyiz Nedenleri;
• Mahkemenin kararına dayanak aldığı hesap raporunda hata yapılarak 164.878,71 TL karşılanmamış maddi zarar bulunmaktayken 152.583,71 TL olarak hesaplama yapıldığı, bu matematiksel hataya ilişkin yargılamada dilekçe verdikleri ve doğru rakam üzerinden taleplerini ıslah ettikleri, bu miktar üzerinden hüküm kurulması gerektiğini,
• Protez bedeli talep ettikleri, reddinin hatalı olduğu, kendilerinin protez taahüdü konusunda davalıdan talepte bulundukları, taahüdün yerine getirilmemesi sebebi ile bedelinin davalıdan istendiğini,
• Hükmedilen manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2-Davalının Özetle Temyiz Nedenleri;
• Davacıya işyeri kurallarının anlatıldığı, deneyim kazanmaya yetecek kadar uzun süreli bu işte çalıştığı, davacıya çalıştığı makinenin riskinin anlatılıp, makine başı eğitimlerin verildiğini,
• Davacının kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğunu,
• Kusur oranlarının yerinde olmadığını,
• Davacıya yapılan ödemelerin dikkate alınmadığını,
• Manevi tazminatların fahiş olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe;
1-Dosyadaki temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı vekilinin tüm, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava, 20.06.2013 tarihli iş kazası nedeniyle sigortalı ile eşi ve çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı kazalı işçi Nazlı’ya 152.837,71 TL maddi tazminat ile 40000 TL manevi tazminatın; davacı eşe 10000 TL ve çocuğa 15000 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak ayrı ayrı davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, % 49 oranında sürekli iş göremezliği bulunan davacının iş kazasının gerçekleşmesinde % 30 birleşen kusurunun olduğu tespit edilmiştir.
Gerek mülga BK’nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı TBK’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin Duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu açıklamalar doğrultusunda davacı işçi Nazlı lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının az olduğu açıktır.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
G) SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 12/03/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.