20. Hukuk Dairesi 2016/8304 E. , 2018/3317 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... mirasçıları ... ve Ark.
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
köyünde bulunan 107 ada 1 parsel sayılı taşınmaz, 2.361.371,28 m² yüzölçümü ile orman vasfıyla Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı 17.06.2013 günlü dilekçede, dava konusu taşınmaz sınırları içerisinde bulunan 13000 m² yüzölçümlü taşınmazın irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddisasıyla adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 107 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 20/08/2015 tarihli fen bilirkişisi ve 17/08/2015 tarihli ziraat mühendisi raporu doğrultusunda tapu kaydının iptali ile .... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14/08/2014 tarih ve 2014/1020 E. - 2014/979 K. sayılı veraset ilâmındaki hisseleri oranında davacı mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede orman kadastrosu 5304 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre 2005 yılında yapılmıştır.
Mahkemece davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme araştırma hükme yeterli değildir.
Şöyle ki, hükme dayanak orman bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaz üzerinde gösterilen kısmın orman vasfında olmadığı sonucuna varılmış ise de taşınmazın orman içi açıklık olup olmayacağı açıklığa kavuşturulmadığı gibi dava tarihinden 20 yıl öncesine ait hava fotoğraflarında taşınmazın ne olarak gözüktüğü taşınmaz üzerinde kullanım olup olmadığı incelenmemiş, nitekim ziraat bilirkişi raporunda da taşınmazın uzun yıllardır ekilmediği açıklandığı halde mahkemece bu hususun neden kaynaklandığı ve zilyetlikle taşınmaz edinme şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılmamış, yine davacı dava dilekçesi ile taşınmazın irsen intikal yoluyla kendisine kaldığını iddia ettiği halde mirasçılar arasında taksim olup olmadığı araştırılmamış, ayrıca mahkemece 20.08.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen kısım hakkında kabul kararı verilmekle birlikte hüküm kurulurken dava konusu taşınmazın hangi kısmının tapusunun iptali ile davacılar adına tescil edildiği açıkça yazılmadığından dava konusu taşınmazın sanki tamamı hakkında tapu iptali ve tescil hükmü kurulmuş algısı oluşmakta olup hüküm kurulan kısmın infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açıkça belirtilmemeside doğru görülmemiştir.
O halde, mahkemece, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, kadastro tespitinden 15-20 yıl önceki memleket haritası, hava fotoğrafları 2000-2005 yılına ait ortofoto haritaları ve uydu görüntüleri ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı ve bir ziraat mühendisi yardımıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, 20.08.2015 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin
-2-
2016/8304 - 2018/3317
ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotograflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotografları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket haritaları ve hava fotoğrafları üzerinde gösterecekleri ve yine 2000 - 2005 yılı ortofoto haritaları ile uydu görüntüleri ve en eski hava fotoğraflarının ve kadastro tespitinden 15-20 yıl önceki hava fotoğraflarının stereoskopik aleti ile üç boyutlu incelenmesi yapılarak taşınmazın niteliği üzerindeki ağaçların yaşı, cinsi, kapalılık oluşturup oluşturmadıkları, taşınmazın tasarruf sınırlarının bulunup bulunmadığı, bu tarihlerde taşınmazın kullanılıp kullanılmadığının ne şekilde kullanıldığının yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığını belirlemek amacıyla mahallinde yaşlı, tarafsız yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan bölgede ikamet eden şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişilerle, aynı yöntemle gösterilecek taraf tanıkları, fen ve ziraat mühendisleri huzuruyla dinlenmeli, yerel bilirkişiler ve tanıklardan zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği, davacıya kimden ne şekilde intikal ettiği, açık yanıtlar alınıp; kadastro tespit tarihine kadar (gerçek kişi/kişiler) yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; taşınmazın ilk maliki, taksime konu olup olmadığı, intikali ve tasarrufu hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınarak zilyetlikle kazanma koşullarının ve iradi terkin oluşup oluşmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, tarım uzmanı bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; teknik bilirkişiye keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmeli, taşınmaz ve çevresini gösterir geniş çaplı kroki üzerinde taşınmaz gösterilmeli varsa komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, gerçek kişiler adına aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usûl ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 02/05/2018 günü oy birliği ile karar verildi.