10. Hukuk Dairesi 2010/13062 E. , 2012/6757 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, tüm tarafların avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 15.10.1996-15.10.2004 tarihleri arasında her öğretim yılı başından sonuna kadar davalı ... tarafından açılan dikiş nakış kursunda kurs hocası olarak çalıştığının tespitini istemiş, mahkemece, 08.09.2003 tarihinden önceki dönemin hak düşürücü süreye uğraması nedeniyle reddine, 08.09.2003-15.06.2004 tarihleri arasındaki dönem bakımından istemin kabulüne karar verilmiş ise de; bu kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. 4447 sayılı Kanunun 11. maddesiyle değişen 506 sayılı Kanunun 79/2. maddesine göre, “ay içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların 30 günden az çalıştırıldıklarını açıklayan bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine eklenmesi şarttır” hükmüne yer verilmiştir.Getirilen bu hüküm karşısında işverenin prim bildirgelerine sigortalının o ayın tümünde çalışmadığına ilişkin belge ibraz etmemesi halinde sigortalının ilgili ayın tamamında çalıştığına güçlü bir karine oluşturur.Bu karinenin aksinin aynı güç ve nitelikte delillerle kanıtlanması icap eder. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Dosya kapsamına göre, davacı tarafından işçilik alacaklarının tahsili için açılan ....Kararı ile 15.10.1996-15.06.2004 tarihleri arasındaki süre esas alınarak kıdem ve ihbar tazminatına hükmedilmiş olup, davalının temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi"nin 22.05.2006 tarih ve ...sayılı kararı ile onanarak kesinleşen mahkeme kararının infazının Kurumdan istenip istenmediği belirlenememektedir.Davalı Kurumun taraf olmadığı, işçilik alacakları dosyasının, temyiz aşamasından geçerek kesinleşmiş olsa bile, belirtilen hak düşürücü süreyi kesmeyeceği asıldır. Ancak, kesinleşen ilam ile, hak düşürücü süre içinde Kuruma başvurulduğunun belgelenmesi halinde sürenin işlemeyeceğinin kabulü gerekir.
Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, işçilik alacakları dosyasına göre işlem yapılması için, Kuruma başvurulup başvurulmadığı sorulmalı, çalışılan işyerinin resmi bir Kurum olması da gözetilerek işyeri şahsi dosyasındaki tüm belge ve kayıtlar getirilmeli, işyerinin tescilli bir işyeri olup olmadığı araştırılmalı, varsa dönem bordro çalışanları re"sen tespit edilerek, yoksa çalışma hakkında bilgi sahibi olabilecek belediye çalışanlarının bilgi ve görgülerine başvurulmalı, belediyede çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler getirtilmeli; iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın kendisine aidiyeti sigortalı tarafından kabul edilenler ile, davacının işe giriş bildirgelerindeki imzalara açıkça itiraz ettiği de dikkate alınarak, aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan, yine, sigortalı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının, hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği, ya da, bildirim dışı kaldığı hususu gerektiği gibi araştırılmalı, tespiti istenen dönemde davalı işyerinde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan ... iadesine, 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.