Hukuk Genel Kurulu 2013/1618 E. , 2015/1034 K.- TAŞINMAZA İDARE TARAFINDAN YOL VE KALDIRIM YAPILMAK SURETİYLE KAMULAŞTIRMASIZ EL ATMA
- KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TAHSİLİ
- HUSUMET
- DAVANIN AÇILDIĞI TARİHTEKİ HAL VE ŞARTLARIN ÖNEMLİ OLMASI
- DAVALI BELEDİYENİN SORUMLULUĞUNUN DEVAM ETMESİ
- KAMULAŞTIRMA KANUNU (2942) Madde 2
- KAMULAŞTIRMA KANUNU (2942) Madde 3
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 24.Asliye Hukuk Mahkemesince (Kapatılan Kartal 2.Asliye Hukuk Mahkemesi) davanın kabulüne dair verilen 21.07.2011 gün ve 2009/605 E.-2011/479 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 10.10.2012 gün ve 2012/14784 E.-2012/19129 K. sayılı bozma ilamı ile;
(...Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
17.12.2009 tarih ve 2009/8-1 sayılı UKOME kararı ile İstanbul İlindeki ana arterlerin yenilendiği, dava konusu taşınmazdan geçirilen Namık Kemal Caddesinin ana arter listesinden çıkartıldığı, bildirildiğinden bu caddenin bakım ve onarım sorumluluğunun hangi Belediyeye ait olduğu belirlenip bu idarenin davaya dahil edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu 1810 ada 9 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına davalı idare tarafından yol ve kaldırım yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek, kamulaştırma bedelinin tahsilini istemiştir.
Davalı Belediye vekili, hak düşürücü sürenin araştırılması gerektiğini, taşınmazın davalı idarenin yetki ve sorumluluğunda bulunup bulunmadığının saptanmasını, el atma hangi idarece gerçekleştirildi ise, davanın ona yöneltilmesi gerektiğini, talep edilen miktarın da fazla olduğunu bildirip davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, belirlenen kamulaştırma bedelinin davalı Belediye’den tahsiline ve taşınmazın 191.13 m²’lik kısmının davacı adına olan tapu kaydının iptali ile terkinine karar verilmiştir.
Davalı Belediye vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece incelemesi sırasında başlık bölümüne aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı Belediye vekili temyiz etmiştir.
Bilindiği üzere; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu"nun 2 maddesinde, Kamulaştırma Kanunu"nun uygulamasında idarenin, yararına kamulaştırma hak ve yetkisi tanınan kamu tüzel kişilerini, kamu kurum ve kuruluşlarını, gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerini, ifade edeceği belirtilmiştir.
Aynı Kanun"un 3.maddesine göre; “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak...” ödemek suretiyle kamulaştırma yapabileceklerdir. Yani özel kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmaz bir mala, kamu hizmeti için ihtiyaç duyan ve kamulaştırma yapma yetkisine sahip olan idareler, kamu yararının bulunduğu durumlarda Anayasanın 46. maddesindeki koşullara uyarak ve parasını peşin vermek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.
Öte yandan, kamulaştırma yapmaya yetkili kişi ve kurumlar, Anayasa ve yasalara uygun bir kamulaştırma işlemi yapmaksızın, bir kimsenin maliki olduğu taşınmaz malına sahiplenme kastı ile ve kalıcı olarak el koyup, taşınmaz üzerine bir tesis veya bina yapar yahut da o taşınmaz malı bir hizmete tahsis ederek mal sahibinin taşınmaz üzerinde dilediği gibi kullanma hakkını engellerse, o zaman kamulaştırmasız el atma olgusu gerçekleşmiş olur. Bu gibi durumlarda kamulaştırma kararı almadan veya kamulaştırma işlemlerini tamamlamadan taşınmaza el koymuş bulunan idare de, haksız işgalci konumundadır.
Somut olayda, çekişmeye konu taşınmazın cephesinin bulunduğu Namık Kemal Caddesi dava tarihi itibariyle ana arter olmasına rağmen, yargılama sırasında 17.12.2009 tarih, 2009/8-1 sayılı UKOME kararı ile ana arter olmaktan çıkartılmıştır.
Davacının maliki bulunduğu taşınmaza kamulaştırma işlemi olmaksızın yol ve kaldırım yapılmak suretiyle el atıldığı ve çekişmeli taşınmazın cephesinin bulunduğu Namık Kemal Caddesi"nin dava tarihi itibariyle davalı Belediyenin sorumluluğu altındaki ana arter olduğu hususunda Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık yargılama sırasında 17.12.2009 tarihli kararla, çekişmeye konu taşınmazın bulunduğu yolun ana arter olmaktan çıkarılması üzerine, davalı belediyenin sorumluluğunun devam edip etmediği ve yolun bakım ve onarım sorumluluğunun geçtiği dava dışı ilçe belediyesine davanın yöneltilmesi gerekip gerekmediği noktasındadır.
İlke olarak her dava açıldığı tarihteki hal ve şartlara göre incelenip sonuçlandırılmalıdır. Dava açılırken gerçek hasmın tespit edilmesi ve davanın ona yöneltilmesi de temel bir usul kuralıdır. Öte yandan taşınmaza müdahalenin önlenmesi davaları, taşınmaza fiilen müdahale eden kişi ya da kuruma karşı açılır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.06.1973 tarih 1-908 Esas, 562 Karar sayılı ilamı). Dava tarihi itibariyle ana arter olan yolun bakım-onarım sorumluluğu bulunan davalı Belediye, Kamulaştırma Kanunu’na uygun hareket etmeden, taşınmazı kısmen işgal ettiğinden hukuka aykırı, kanunsuz bir harekette bulunmuştur.
Davacıya ait olan taşınmaza dava tarihi itibariyle kamulaştırmasız el atma eylemi, davalı Belediye tarafından gerçekleştirildiğine göre, yargılama sırasında söz konusu yolun ana arter olmaktan çıkartılmış olması el atma eylemini gerçekleştiren davalı Belediyenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz; aksi halde yargılama sırasında el atılan taşınmazın cephesinin bulunduğu caddenin tekrar ana arter haline getirilmesi halinde husumet yine değişecek ve bu durum keyfilik ve istikrarsızlık yaratacaktır.
Bu bakımdan mahkemenin, davalı Belediyeye husumet yöneltilebileceğine ilişkin direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, Özel Dairece işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan gerekçelerle direnme uygun olup; davalı vekilinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için, dosyanın 5.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 13.03.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.