Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3580
Karar No: 2012/6677

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2012/3580 Esas 2012/6677 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2012/3580 E.  ,  2012/6677 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi
    Dava, borçlu olunmadığının ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrasında, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Sigorta primi ve ferileri yönünden davalı Kuruma borçlu olunmadığının ve 01.03.2004 tarihi itibarıyla yaşlılık sigortası hükümlerine göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkin davada verilen kararın Dairemizce gerçekleştirilen temyiz denetimi üzerine 20.04.2006 gün ve 13137/5748 sayılı ilamla bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda verilen ikinci hükmün bu kez, ilamda öngörülen gerekli inceleme ve araştırma yapılmaksızın karar verildiği gerekçesiyle yeniden bozulduğu, anılan 27.12.2007 gün ve... numaralı bozma ilamında “… mahkemece yöntemince araştırma yapılmalı, davacının yukarıda anılan Kanun hükümlerinden yararlanmak için 01.04.2006 – 30.06.2006 tarihleri arasındaki üç aylık yasal sürede yazılı başvuru koşulunu yerine getirdiği belirlendiği takdirde konusunda uzman farklı bilirkişiden rapor alınmak suretiyle prim ve gecikme zammı borcu bulunup bulunmadığı 5458 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenmeli, davacının yasal sürede başvurmadığı anlaşılırsa bozma ilamında da açıklandığı gibi, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun hükümleri esas alınarak prim ve gecikme zammı borcu uzman bilirkişiden rapor alınarak ve anılan Kanunun 47’nci maddesiyle 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 19’uncu madde hükmü de dikkate alınmak suretiyle hesaplanmalı, sonrasında Kanunun geçici 10’uncu maddesinde yazılı yaşlılık aylığı koşulları davacı yönünden irdelenerek elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.” görüş ve düşüncesine yer verildiği, sonrasında mahkemece yapılan üçüncü yargılamada davacının 5458 sayılı Kanun hükümlerinden faydalanmak için başvurusunun bulunmadığı saptanmasına karşın, prim ve gecikme zammı borcunun 4956 sayılı
    Kanunun 27’nci maddesiyle değişik 1479 sayılı Kanunun 53 ve 4956 sayılı Kanunun 47’nci maddesiyle 1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 19’uncu madde hükümlerine göre hesaplanmaksızın hüküm kurulduğu belirgindir.
    Bilindiği gibi kazanılmış haklar, “Hukuk Devleti”nin temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Bu hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlar doğuran yorumlar Anayasanın 2’nci maddesinde belirtilen “... sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi, hukuksal güvenceyi, toplumsal kararlılığı ortadan kaldırıp belirsizlik ortamına da yol açabilmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda “usulü kazanılmış hak” kavram ve olgusuna ilişkin açık bir düzenleme yer almamaktadır. Davaların uzamasını ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önleme, hukuki alanda istikrar sağlama amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş, medeni usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiş olan usulü kazanılmış hak, anlam itibarıyla, bir davada, yargı organının veya tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri yararına doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmekte olup, kamu düzeni ile ilgili olduğundan yargı organlarınca kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Bununla; mahkemece, Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyulması durumunda, anılan karar çerçeve ve doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, bozma gereklerinin yerine getirilmesi ve belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verilmesi yükümlülüğü doğmaktadır (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK). Uyma kararı kaldırılarak, direnme kararı verilemeyeceği gibi, hükmün bozma ilamı kapsamı dışında kalıp kesinleşen bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kurulamaz. Bozmaya uyulmakla, bozma yararına olan taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmuş olmaktadır ve kural olarak mahkemece ara kararlardan dönülebilir ise de, hakim değişikliği durumunda dahi bozma ilamına uyulması yönündeki ara karardan dönülerek direnme kararı verilemez. Mahkemece, Yargıtay’ın bozma kararına uyulması ile bozma ilamı lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kapsamı dışında kalması ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir ve Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşmektedir (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK). Önemle belirtilmelidir ki, davadaki istemlerden biri hakkındaki Yargıtay’ın bozma kararının kapsamı dışında kalmasıyla (kısmi onama) kesinleşmesi nedeniyle doğan usulü kazanılmış hak, maddi anlamda kesin hükümden (1086/m.237) farklı nitelik arz etmektedir. Maddi anlamda kesin hükümde, yargı organınca davadan el çekilmiş (dava bitmiş, kesin biçimde sonuçlanmış) ise de, davadaki istemlerden biri hakkındaki kararın bozma ilamının kapsamı dışında kalması nedeniyle kesinleşmesi durumunda, mahkemece henüz davadan el çekilmemiştir ve hakkındaki karar bozulan istemle ilgili yargılama sürdürülmektedir. Bu davada, hakkındaki karar kesinleşmiş olan istemle ilgili olarak usulü kazanılmış hak olgusu nedeniyle inceleme yapılamamaktadır.
    Usulü kazanılmış hak olgusunun Yargıtay uygulamaları ile benimsenip geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. 28.06.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda, sonradan çıkan içtihadı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesi’nin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait kazanılmış hak esasının istisnası olarak, henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesi’nde bulunan işlere uygulanmasının gerekli olduğu belirtilmiş, böylelikle mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararının kabul edilmesi durumunda, usulü kazanılmış hakkın söz konusu olmayacağı benimsenmiştir. Diğer taraftan, mahkemece bozmaya uyulmasından sonra, o konuda geçmişe etkili yeni bir kanun yürürlüğe girdiği takdirde de, bozma ilamına uyulmakla oluşan usulü kazanılmış hak, hukuk düzeninde herhangi bir değer taşımamaktadır. Ayrıca, Anayasa Mahkemesi iptal kararları, yasama, yürütme ve yargı organları ile idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlamaktadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 76’ncı maddesinde yer alan hakimin kendiliğinden Türk kanunları gereğince hüküm vereceği ve 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 33’üncü maddesindeki hakimin, Türk hukukunu kendiliğinden uygulayacağı yönündeki düzenlemeler ile ifadesini bulan yasal ilke gözetildiğinde, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının görülmekte olan davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır ve bu anlamda iptal kararları usulü kazanılmış hakkın bir diğer istisnasını oluşturmaktadır. Başka bir anlatımla, bozma ilamına uyulmasından sonra, o konuda uygulanması gereken yasal düzenlemenin, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilmesi durumunda, usulü kazanılmış hak yerine, anılan iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilmesi gerekmektedir. 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda ise, hükmüne uyulan bozma kararından sonra göreve ilişkin yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olması durumunda usulü kazanılmış hakkın uygulanmayacağı vurgulanmıştır. Son olarak belirtilmelidir ki; hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili konularda da usulü kazanılmış haktan söz edilemeyeceği açıktır.
    Nitekim aynı görüş ve yaklaşımlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.05.2006 gün ve 2006/4-230 E. – 288 K., 31.05.2006 gün ve 2006/10-307 E. – 337 K., 12.07.2006 gün ve 2006/4-519 E. - 527 K., 24.01.2007 gün ve 2007/4-16 E. - 25 K., 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. – 632 K., 04.11.2009 gün ve 2009/13-370 E. – 480 K., 18.11.2009 gün ve 2009/12-474 E. - 518 K., 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. – 87 K., 09.02.2011 gün ve 2010/8-714 - 2011/41 K., 06.04.2011 gün ve 2011/9-117 E. – 76 K., 13.04.2011 gün ve 2011/18-21 E. – 135 K., 20.04.2011 gün ve 2011/17-34 E. - 216 K., 04.05.2011 gün ve 2011/19-192 E. - 286 K., 25.05.2011 gün ve 2011/5-210 E. - 355 K., 08.06.2011 gün ve 2011/1-361 E. - 390 K., 15.06.2011 gün ve 2011/1-293 E. - 424 K., 15.06.2011 gün ve 2011/1-334 E. - 427 K., 13.07.2011 gün ve 2011/1-421 E. - 524 K., 05.10.2011 gün ve 2011/1-125 E. - 599 K. sayılı ilamlarında da vurgulanmıştır.
    Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; davacının sigortalılık sürelerine ilişkin olarak ödemesi gereken prim ve gecikme zammı tutarının hesaplama yönteminin öngörüldüğü Dairemiz bozma ilamlarına uyulmuş olmakla, davalı Kurum yararına usulü kazanılmış hak olgusunun gerçekleştiği, özellikle bu ilamlarda herhangi bir maddi hatanın ve/veya usulü kazanılmış hakkın diğer istisnalarının da söz konusu olmadığı belirgin bulunmakla, anılan yönteme uygun hesaplamayı içeren, denetime elverişli uzman bilirkişi raporu alınarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, bozma ilamı gerekleri tümüyle yerine getirilmeksizin, hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi