16. Ceza Dairesi 2018/4068 E. , 2019/940 K.
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ceza Dairesi
3)...
Katılanlar : 1)T.C. ... (T.C. Cumhurbaşkanlığı)
2)...
3)Maliye hazinesi
Suç : Anayasayı ihlal, Silahlı terör örgütüne üye olma
Hüküm : 1)Sanık ... hakkında;
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan verilen
beraat kararına yönelik istinaf başvurusunun
esastan reddi
2)Sanık ... hakkında;
TCK"nın 309/1, 53, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun
5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet kararına
yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
3)Sanık ... hakkında;
TCK"nın 309/1, 62, 53, 58/9, 63, 54, 3713 sayılı
Kanunun 5/1. maddeleri uyarınca mahkumiyet
kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Temyiz edenler : 1)Sanık ... müdafii
2)Sanık ... ve müdafii
3)Katılan ... ve Maliye hazinesi vekili
4)Katılan ... vekili
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre; sanık ..."ın temyiz dilekçesinin süresinde olmadığı ./..
belirlenerek müdafiinin temyiz dilekçesi doğrultusunda sanıklar ... ve ... hakkında duruşmalı, sanık ... hakkında ise duruşmasız olarak yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
1)Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlere yönelik katılanlar Maliye hazinesi ile ... vekillerinin; sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kurulan hükme yönelik tüm katılanlar vekillerinin temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen suçların niteliğine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılmalarına yasal olarak imkan bulunmayan katılanların anılan suçlar yönünden davaya katılmalarına karar verilmesi hukuken geçersiz ve yok hükmünde olup temyize hak vermeyeceğinden katılanlar vekillerinin temyiz taleplerinin CMK"nın 296/1. maddesi gereğince REDDİNE,
2)Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükümlere karşı katılan Cumhurbaşkanlığı vekili ve sanıklar müdafilerinin temyiz incelenmesinde;
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
477 sayılı Kanun ile bazı Kanunlarda değişiklik yapılması hakkındaki 698 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ... kurumuna yapılacak tüm atıfların Cumhurbaşkanlığı kurumuna yapıldığı göz önünde bulundurulmuş; sanıklar hakkında TCK"nın 311. maddesinde düzenlenen yasama organına karşı suç ve TCK"nın 312. maddesinde düzenlenen hükûmete karşı suç işleme suçlarından dolayı 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken fikrî içtima hükümlerine göre eylemin tek suç oluşturacağı kabul edilerek yazılı şekilde uygulama yapılması sonuca etkili görülmediğinden bozma sebebi yapılmamıştır.
Ayrıntıları Dairemizin 14.07.2017 tarih ve 2017/1443 Esas 2017/4758 Karar, 31.10.2018 tarih ve 2018/2012 Esas 2018/4553 Karar, 21.01.2019 tarih ve 2018/2519 Esas 2019/323 Karar sayılı kararlarında belirtildiği üzere;
TCK"nın 309. maddesinde yer alan amaçları gerçekleştirmeye yönelik araç fiil, bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli olmak kaydıyla icrai suç niteliğinde olabileceği gibi ihmali suç niteliğinde de olabilir. (Eren-Toroslu, Özel Hükümler, s.73, Soyaslan, Özel Hükümler, s.582, Akdoğan s.25, Akbulut s. 135, Vural-Mollamahmutoğlulları, Türk Ceza Kanunu Yorumu s. 1775, Hafızoğulları, TCK madde 302, s 561, Yard. Doç. Namık Kemal Topçu, Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, s. 91). Ancak, ihmali fiillerle bu suçun işlenebilmesi, sanığın gerçekleştirilmekte olan icrai fiiller yönünden görevi gereği önleme yükümlülüğünün mevcudiyedine, başka bir deyişle garantör sıfatının bulunmasına bağlıdır.
15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe teşebbüsü, TCK"nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke ./..
genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı, hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
TCK"nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık ..."nun 4. sınıf emniyet müdürü rütbesiyle.... Polis Merkezinden sorumlu .... ilçe emniyet müdür yardımcısı, sanık ..."ın ise komiser yardımcısı rütbesiyle.... Polis Merkezi ve Asayiş Büro amiri olduğu, darbe girişiminin öğrenilmesi üzerine saat 23.30"da görevli polis memurlarını toplayıp ""askeri kalkışma oldu, polis merkezine gelinmesi halinde sonuna kadar müzakere edilecek, müdahelede bulunulmayacak ve polis merkezi içerisinden kesinlikle çıkılmayacak, herkes polis merkezi içerisine girsin"" diyerek talimat verdikleri, olayın ilk anlarında polis merkezi önünde toplanan halkın sanık ... tarafından uzaklaştırılmaya çalışıldığı, polis merkezine gelen yolların kapatılmasına yönelik halkın ve polis memurlarının taleplerini kabul etmediği ve Ispartakule gişeler mevkiinde halk tarafından durdurulan tankları almak için polis merkezinden çıkmak isteyen polis memurlarına engel olduğu, sanık ..."nun.... ile telefonla konuştuktan sonra saat 23.50 civarında polis merkezinden ayrılıp anılan şahsın bulunduğu .... caddesine kadar kendi kullandığı araçla gidip saat 04.00 civarında geri döndüğü, .... kışlasında çıkan çatışmaya katılmadıkları gibi amirlerinden gelen emirleri de astlarına iletmedikleri, bu şekilde kolluk görevlisi olan sanıkların garantörlük görevlerinden doğan sorumluluklarını yerine getirmeyerek ülke genelinde gerçekleşen ve hukuki anlamda tek eylem kabul edilen darbe teşebbüsüne ihmali davranışla iştirak ettikleri anlaşılmakla;
Yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanıkların üyesi bulundukları silahlı terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu ./..
düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemleri gerçekleştirdiği, sanıkların sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğe göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, sanık ... yönünden cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre verilen hükümlerde eleştiri nedeni ile aşağıdaki husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan; sanıklar müdafileri ile katılan Cumhurbaşkanlığı vekilinin temyiz dilekçelerinde ve duruşmada ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddine, ancak;
Adli emanetin 2017/111 sırasında kayıtlı kitap ve CD"lerin dosyada delil olarak saklanması yerine müsaderesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı olduğundan hükümlerin bu nedenle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun CMK"nın 303/1. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 4. fıkrasındaki "TCK"nun 54. maddesi gereğince MÜSADERESİNE," ibaresi çıkarılıp yerine “dosyada delil olarak saklanmasına," ibaresinin eklenmesi suretiyle diğer yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 04.02.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
... ... ... ... ... Başkan Üye Üye Üye Üye
TEFHİM ŞERHİ:
04.02.2019 tarihinde verilen iş bu karar, Yargıtay Cumhuriyet savcısı .... ün huzurunda, duruşmada savunma yapmış bulunan sanık ... müdafii Av. ..., sanık ... müdafii Av. ... ile beyanda bulunan katılan ... ve Hazine Avukatı .... ’nun yokluklarında, 20.02.2019 tarihinde usulen ve açık olarak tefhim olundu.
... ... .... ... ... Başkan Üye Üye Üye Üye