Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/1267
Karar No: 2015/1027

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1267 Esas 2015/1027 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/1267 E.  ,  2015/1027 K.
  • MADDİ TAZMİNAT DAVASI
  • DAVANIN ESASTAN REDDİ
  • VEKALET ÜCRETİ
  • HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 114

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.03.2011 gün ve 2010/167 E.-2011/111 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 21.03.2012 gün ve 2011/10798 E.-2012/4596 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili, 01.02.2007 tarihli sözleşme kapsamında 01.12.2023 tarihine kadar geçerli olacak şekilde müvekkili lehine intifa hakkı tesis edildiğini, ancak Rekabet Kurumunun rekabet verme yasağına ilişkin tebliğine göre grup muafiyetine 5 yılı aşkın sözleşmelerin dahil olamayacağını, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan bu hukuksal durum nedeniyle davalı tarafın sebepsiz zenginleştiğini belirterek, 01.12.2023 tarihine kadar devam edeceği düşünülen intifa hakkı karşılığında ödenen meblağların 16.04.2012’den sonraki dönemlere tekabül eden kısmının ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, her davanın açıldığı koşulara göre değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu Rekabet Kurumu kararının intifa hakkı sözleşmesi ile akaryakıt bayiliği sözleşmesinin yasal dayanağını ortadan kaldırmadığı, dava tarihi itibarıyla sözleşmelerin geçerli olduğu gerekçesi ile erken açılmış bulunan davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle intifa sözleşmesinin süresinin tamamlanmamış olmasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece davanın reddine dair verilen kararın niteliğine ve gerekçesine göre davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte gösterilen sebeple davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulmasına...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Taraf vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece, zamansız açılan davanın reddine ve davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesine dair verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını taraf vekilleri temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın, esastan mı yoksa dava şartı yokluğu nedeniyle usulden mi reddine karar verildiği; varılacak sonuca göre davalı yararına maktu vekalet ücretine mi yoksa nispi vekalet ücreti mi hükmolunacağı noktalarında toplanmaktadır.
I- Öncelikle davacı vekilinin temyiz istemine yönelik yapılan incelemede;
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, ilk hükmü temyiz eden ancak Özel Dairece temyiz itirazları reddedilen davacının direnmeyi temyizde hukuki yararının bulunup bulunmadığı hususu öncelikle incelenmiştir.
Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar temyiz istemi için de aranan bir şarttır. İlk hükmü temyiz etmiş ancak temyiz itirazları reddedilmiş olan davacı bakımından ilk hüküm kesinleşmiştir.
Bu durumda eldeki davada davacının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.
O halde, davacı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin reddine oybirliği ile karar verilmiştir.
II-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Uyuşmazlığın çözümüne yönelik olarak hukuki yarar ve dava şartı kavramları üzerinde durulmalıdır:
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka, davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi Devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani, davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olmalıdır.
Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava (yargılama) şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için varlığı gerekli hallere, olumlu dava şartları (görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denir.
Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür.
Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114/h maddesinde, hukuki yarar açıkça dava şartları içerisinde sayılmıştır.
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2.fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır.
Şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2.maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak bu nispi vekalet ücretinin miktarı, maktu vekalet ücretini geçemez.
Bu noktada eldeki davada işin esasına girilerek karar verilip verilmediği hususunun aydınlığa kavuşturulması önem taşımaktadır. Çünkü mahkemece işin esasına girilip inceleme yapılarak esastan karar verildiğinin anlaşılması durumunda nispi vekalet ücreti verilmesi gerekecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında 01.02.2007 tarihli bayilik sözleşmesi düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında davalıya ait taşınmaza 01.12.2023 tarihine kadar ipotek tesis edildiği hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, Rekabet Kurulu’nun 12.03.2009 tarihli genelgesi ile eldeki davada olduğu gibi intifa hakkı sözleşmelerini haksız rekabet kapsamında değerlendirerek 5 yıl süre ile sınırladığı gerekçesi ile fazla süreye ilişkin önceden yapılan ödemelerin iadesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin dava tarihi itibariyle devam ettiği, sözleşmenin fesih şartlarının gerçekleşmediği, tarafların fesih iradelerini bildirmedikleri, dolayısı ile henüz sözleşme ayakta ve taraflar arasında geçerli iken verilenlerin iadesinin istenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere mahkemece yapılan bu değerlendirme işin esasına yönelik bir değerlendirme olup, doğrudan dava şartı yokluğu nedeniyle usulden verilmiş bir ret kararı niteliğinde değildir.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 27.02.2013 gün ve 2012/19-721 E., 2013/290 K. sayılı; 25.09.2013 gün ve 2013/19-1298 E., 2013/1408 K. sayılı; 13.11.2013 gün ve 2013/19-220 E., 2013/1573 K. sayılı; 13.11.2013 gün ve 2012/19-331 E., 2013/1562 K. sayılı; 13.11.2013 gün ve 2013/19-332 E., 2013/1563 K. sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Bu durumda, mahkemece verilen karar esastan verilmiş bir ret kararı niteliğinde olduğundan, yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirmiş davalı yararına hüküm tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi vekalet ücreti verilmesi gerekir.
Yerel mahkemece hatalı değerlendirme ile dava şartı yokluğundan ret kararı verildiği gerekçesi ile davalı yararına maktu vekalet ücreti verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Görüşmeler sırasında azınlıkta kalan bir kısım üyeler tarafından somut olayda AAÜT’nin 7/2.maddesi gereğince vekalet ücreti taktirinde bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek yerel mahkeme direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Bu itibarla; Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : 1-Yukarıda (I) nolu bentte yer alan nedenlerle davacı vekilinin direnmeyi temyize ilişkin isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE oybirliği ile,
2-Yukarıda (II) nolu bentte yer alan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, oyçokluğu ile, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, 13.03.2015 gününde karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi