8. Hukuk Dairesi 2014/16513 E. , 2016/366 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesatın Tespiti
... ile ... aralarındaki muhdesatın tespiti davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 24.04.2014 gün ve 453/258 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, tarafların paydaş olduğu... ada . parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan evin davacıya ait olduğunu açıklayarak bu hususun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın davacıya ait olduğunu, ortaklığın giderilmesi davasında bu hususun kendisine açıkça sorulmadığını, sorulsaydı davacının muhdesata ilişkin iddiasını kabul edeceğini belirtmiş, davayı kabul etmiştir.
Mahkemece, davacının ortaklığın giderilmesi davasında açıkça muhdesat iddiasında bulunmadığı, ayrıca bu hususun davalıya sorulmadığı, davalının bu konudaki iradesi anlaşılmadan muhdesatın tespiti davası açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesat tespiti isteğine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur(4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer(TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.).
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Somut olaya gelince; dava konusu... ada... parsel sayılı taşınmazın tapuda paylı mülkiyet şeklinde taraflar adına kayıtlı olup, taşınmazdaki ortaklığın giderilmesine ilişkin dava ... Sulh Mahkemesinin 2013/346 esas sayılı dosyasında derdesttir. Bu durumda davacının güncel hukuki yararının bulunmadığından söz etmek mümkün değildir. Kaldı ki, davalı da davayı kabul etmiştir. Davalının kabul beyanı da dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nın Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/III-2. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 18.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.