Davacı vekili, iş sözleşmesinin organizasyon değişikliği ve performans düşüklüğü gerekçe gösterilerek geçerli sebep olmadan işverence feshedildiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini, işe başlatmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili, duruşmada davacıların istifa ederek iş sözleşmesinin geçerli sebeple feshedildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosyada iki fesih bildiriminin bulunduğu, fesih bildirimlerinden birinde davacının 4857 sayılı İş Kanunu"nun 17. maddesine göre "organizasyon değişikliği ve performans düşüklüğü" sebebiyle iş akdinin feshedildiği, ikinci fesih bildiriminin ise davacıya imzalatılan istifa dilekçesi olduğu, davacıya ihbar tazminatı ödenmesi ve performansa dayalı fesih sebebiyle davacıya savunma hakkı verilmemesi durumu birlikte değerlendirildiğinde ispat yükü kendisine düşen davalı tarafından feshin geçerli sebebe dayandığı ispatlanamadığından davacının işe iadesine, işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın dört aylık ücreti olarak tespitine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davada verilen davanın kabulüne ilişkin kısa karar, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan (Niha-i) son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur.
Bu aşamada yapılması zorunlu iş, gerekçeli kararı kısa karar doğrultusunda ve kanuni gerekçeleriyle birlikte mahkemenin yazmasından ibarettir. Artık bu karardan dönme (Rücu) olanaklı olmadığı gibi, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de hüküm fıkrasına uygun biçimde kararda yer alması gerekir. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1991/7 esas; ve 1992/4 karar sayılı ve 10.04.1992 günlü kararı)
Esasen ilamın tefhim edilen karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması Kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala Yasa Koyucu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)"nun 294. ve 298. maddeleriyle varlık kazandırmıştır.
HMK"nun 294. ve 298. maddeleri kamu düzeni amacıyla konulmuş, emredici hükümlerdendir. Bu maddeler hükmünce kararların alenen tefhim edilmesi gerekir. Yine Anayasamızın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin 3. fıkrasında; ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” Hükmüne yer verilmiştir.
Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Aynı kural HMK"nun 294. maddesinde de tekrarlanmış; HMK"nun 297. maddesinde ise “kararın tefhimi hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur.” HMK"nun 298/2 maddesinde"de “gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda mahkemece tefhim edilen kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında Davacının süresi içerisinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının dört aylık brüt ücret tutarı olarak belirlenmesine karar verilmiş ve hüküm bu şekilde kurulmuş ise de hükme uygun şekilde yazılması gereken kararın gerekçesinde; davacının işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminatın beş aylık ücreti olarak tespitine karar verildiği yazılmıştır.
Gerekçeli karar ile tefhim edilen hüküm sonucu arasında çelişki bulunduğu belirgindir.
Hal böyle olunca, mahkemece HMK"nun 294, 297 ve 298. maddelerinin açık hükmü gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.