6. Ceza Dairesi 2015/1328 E. , 2018/2505 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma, silahla tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1- Sanık ... hakkında, mağdur ...’e yönelik yağma suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/6-1232 Esas, 2013/106 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 763. maddesi uyarınca suça konu eşyayı üçüncü bir kişiye satmak suretiyle zilyetliği devreden sanığın, artık eşya üzerinde tasarruf yetkisi kalmadığından, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan cep telefonunu verdiği şahsı söylemesi sonucu suç konusu eşyanın, onu satın alan kişiden alınması, TCK"nın 168. maddesi anlamında sanık tarafından gerçekleştirilmiş bir iade veya tazmin olarak kabulü mümkün olmadığı, ancak sanığın haksız bir biçimde sağladığı kazancı iade etmesi halinde TCK"nın 168. maddesinde anlamını bulan bir iade ve tazminden bahsetmenin mümkün olacağı, somut olayda ise, sanık ...’ın cep telefonunu verdiğini beyan ettiği tanık Reşit Akçilad’ın, 13.05.2010 günlü oturumda, 30.-TL peşin para vermek suretiyle, sanıktan satın aldığını belirttiği telefon cihazının, suçtan elde edildiğini öğrenmesi üzerine polis memurlarına teslim ettiğini, ancak 30.-TL zararının giderilmemiş olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında;
Koşulları oluşmadığı halde, sanık hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması suretiyle noksan ceza tayini, karşı temyiz bulunmadığından, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, sanık ... savunmanı ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiri dışında, usul ve yasaya uygun bulunan hükmün tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında mağdur ...’a yönelik silahla tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Üsküdar Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 14.09.2010 gün ve 2009/367 esas, 2010/265 karar sayılı ilamı ile; sanık hakkında yağma suçundan, 5237 sayılı TCK’nun 149/1-a-c-h, 168/3, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca verilen 2 yıl 6 ay hapis, tehdit suçundan aynı Yasa’nın 106/2-a, 31/3 ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası verilip, 5395 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamında, 3 yıl denetim süresi öngörülmek suretiyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, anılan kararın, itiraz edilmeksizin 20.10.2010 tarihinde kesinleştiği;
Kırklareli 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/22 esas sayılı dava dosyasından yapılan ihbar üzerine, sanığın deneme süresi içinde suç işlediği anlaşılıp, İstanbul Anadolu Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi tarafından dava dosyasının yeniden ele alındığı, duruşma açılarak yapılan yargılama sonucunda, 24/10/2013 gün 2009/367 esas, 2010/265 sayılı ek karar ile, açıklanması geri bırakılan 14.09.2010 günlü hükmün açıklandığı, sanık ... savunmanı ile o yer Cumhuriyet Savcısının anılan karara karşı temyiz davası açtıkları anlaşılmış olup,
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu"nun 01.03.2016 tarih 2015/3-599 Esas, 2016/99 Karar sayılı ilamında; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin davalarda dava zamanaşımı süresinin ne zaman duracağı ve ne zaman işlemeye başlayacağını tartışmıştır. Anılan kararda; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar” hükmüne yer verilmiştir.
Suç tarihinde 15-18 yaş aralığında bulunan sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCY.nın 106/2-a ve 31/3. maddelerindeki ceza için, aynı Yasanın 66. maddesinde 8 yıllık süre belirlendiği, TCK.nın 66.maddesinin 2. fıkrası uyarınca ise 15-18 yaş grubunda bulunan sanık için bu sürenin 2/3 ünün geçmesiyle kamu davasının düşeceği öngörülmüştür. Yine aynı yasanın 67.maddesinin son fıkrasında dava zamanaşımının yasada tahdidi olarak öngörülen sebeplerle kesilmesi halinde, zamanaşımı süresi ile ilgili suça ilişkin olarak yasada belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağı öngörülmüştür. Buna göre sanığın eylemine uyan atılı suçun olağan zamanaşımı süresi 5 yıl 4 ay olup, olağanüstü halde kesintili zamanaşımı süresi 7 yıl 12 ay olacaktır.
Somut olayımızda; tehdit suçunun zamanaşımı süresi TCK.nun 66. maddesinde 7 yıl 12 ay olarak öngörülmüş olup, aynı maddenin 2. fıkrasına göre 15-18 yaş grubunda olan sanık ... hakkında zamanaşımı süresi, bu sürenin 2/3 ü olan 5 yıl 4 ay olup, olağanüstü hallerde yarısına kadar; yani 7 yıl 12 aya kadar uzayacaktır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun yukarıda anılan kararı ışığında; sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği tarih olan 20.12.2010 tarihi ile sanığın 2. suçu işlediği tarih olan 15.06.2012 tarihi arasında dava zamanaşımı süresinin 1 yıl 5 ay 25 gün süreyle durduğunun kabulü gerektiğinden, bu sürenin olağanüstü zamanaşımı süresine eklenmesi halinde, sanık hakkında açılmış bulunan kamu davasında olağanüstü zamanaşımı süresinin 23.05.2014 tarihinde, inceleme tarihinden önce dolmuş olması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle isteme aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, 03/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.