BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/792 Esas 2021/468 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2019/792
Karar No: 2021/468
Karar Tarihi: 27.04.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/792 Esas 2021/468 Karar Sayılı İlamı

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/792 Esas
KARAR NO : 2021/468

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/10/2019
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/05/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ... Sigorta A.Ş.'ye kasko poliçesi ile sigortalı olan ... plaka sayılı aracın 10.03.2018 tarihinde davalı ... Beton A.Ş.'nin maliki-işleteni ve davalı ...'nün sürücüsü olduğu ... plaka sayılı aracın (sürücüsünün), tespit tutanaklarındaki kroki ve izahlar gereği En Az %100 kusurlu hareketi ile sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu hasarlanmış olduğunu, söz konusu kaza nedeniyle müvekkili şirket tarafından sigortalı araçta yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucu aracın pet totol olarak işleme alınmasına karar verilmiş olduğunu, araç rayiç bedeli olan 125.270,00 TL poliçe özel ve genel şartları gereği 28.03.2018 tarihinde ... plaka sayılı sigortalısına-hak sahibine ödenmiş olduğunu, hasarlı araç sovtaj bedelinin 62.500,00 TL dosya hasar tazminatından mahsup edildikten sonra bakiye hasar tazminatının 26.770,00 TL lik kısmı için rücu gereği doğmuş olduğunu, Kasko Sigortası Genel Şartları gereği hasarlar nedeni ile tazminat ödeyen müvekkili şirketin sigortalısının haklarının halef olmuş olduğunu ve TTK halefiyet ile ilgili hükmü gereği ödenen hasar tazminatının bakiyesinden 26.770 TL'nin ferileri ile tahsili amacı ile Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğü'nün .... Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalılar tarafından takibe itiraz edildiği ve takibin durduğunu beyanla; itirazın iptaline, takibin devamına, ... plaka sayılı araç kaydına ihtiyati haciz-ihtiyati tedbir konulmasına ve kaydına işlenmesine, alacağın %20sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin ...'dan itibaren yaklaşık 20-25 km boyunca gittikçe artan yoğun siste devam ederek kaza yerine varmış olduğunu, yol boyunca yoğun sise rağmen karayolları ekiplerince hiç bir uyarı işareti konulmamış ve hiç bir önlem alınmamış olduğunu, arıca aşırı sisin de etkisi ile yolların kaygan durumda olduğunu, müvekkilinin kullandığı aracın otomatik olarak maksimum 82 km hıza çıkmasına izin veren sistemle donatılmış olduğunu, bu hızın üzerine aracın çıkmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin kazasından önce yolda başka araçların karıştığı kazaların meydana gelmiş olduğunu, müvekkilinin kaza anından yaklaşık 20-25 metre önce diğer kazaları fark ediyor önünde insanların ve araçların durduğunu görüp yolda insanlara ve önündeki tıra çarpmamak için firene basıp manevrasını yapıp kazaya karıştığı araca çarpmış olduğunu, müvekkilinin İnsanlara Çarpıp insanları öldürmemek ve önündeki tıra çarpıp kendi hayatını kaybetmemek için bir şoförün yapabileceği en iyi manevrayı yaparak hiç bir insanın burnunun bile kanamamasını sağlamış olduğunu, müvekkilinin aracının frene bastıktan sonra tam durmak üzere iken öndeki araca vurmuş olduğunu, öndeki araca vuruş hızının çok düşük olduğunu, müvekkilinin kaza anından hemen sonra yaptığı ilk şeyin 4 leri yakarak arkadan gelen araçlar için uyarı olmasını sağlamam olduğunu, ancak çarptığı aracın söförünün arkadan gelen araçların önlem alabilmesi için durduktan sonra 41erini yakmayarak kusurlu davranmış olduğunu, eğer 41erini yaksaydı aşırı siste müvekkilinin ışıkların uyarısı ile daha önce kazaların farkına varacak ve daha önce fren yapıp önündeki araca çarpmayacak olduğunu, davacı sigorta şirketinin aracın per totol olduğunu iddia ederek araç rayiç bedelini zarar göstererek ödenmesini istemiş olduğunu, herşeyden önce müvekkilinin aracı tam durmak üzereyken yani hızı çok düşükken araca çarpmış olduğunu, böyle bir çarpma sonucunda bir aracın per totale uğramasının mümkün olmadığını, Sigortanın hak ettiğinden daha fazla ücret alabilmek için gerçeğe uygun düşmeyen bir şekilde araca per total raporu düşüp haksız kazanç sağlamaya çalışmış olduğunu, bir aracın per total olarak işleme alınabilmesi için motorunun tamamen kullanılmaz hale gelmesi gerektiğini, müvekkilinin kazayı araca arkadan çarparak gerçekleştirmiş olduğunu, motorunda perte çıkartacak bir darbe olmadığını, müvekkilinin kullandığı araçla ilgili arıza ve sorun raporlarını şirkete raporlar halinde sunduğunu, şirketin bu raporlara rağmen sorumluluklarını yerine getirmemiş ve aracı olduğu gibi kullanılmasına devam ettirmiş olduğunu, müvekkilini %100 kusurlu gösteren kaza raporunu kabul etmediklerini ve itiraz ettiklerini, daha ağır sonuçların çıkmaması için hareket etmesi müvekkilinin davacı tarafın belirttiği %100 kusurunu ortadan kaldırmakta olduğunu, ...'nün aracı kurallara uygun sürmüş olduğunu, zaten araçta ki özel sisteminde bu kurallara göre çalışmakta ve sınırlandırılmakta olduğunu, şoförün aracı bu otomatik sınırlandırmadan dolayı istediği gibi sürememekte olduğunu, sadece kaza raporuna dayanarak açılan davayı ve raporu kabul etmiyor itiraz ediyor olduklarını, sadece kaza raporuna dayanak yapılarak açılan davanın reddi gerektiğini, kazanın aşırı sisli bir ortamda, daha önce olan bir kazadan kaynaklı gerçekleşmiş olduğunu, ne zaman nerede ne kadar süre ortamın sisli olacağının meteoroloji tarafından günler öncesinden açıklanmakta olduğunu, buna rağmen Karayolları'nın ilgili biriminin hiç bir şekilde hiç bir önlem almamış olduğunu, aşırı sis ve önceden gerçekleşen kazalar dolayısı ile kara yolunda hiç bir uyarı işareti bulunmadığını, Karayolları'nın ilgili müdürlüğünün sorumluluğunu yerine getirmemiş ve kazanın oluşmasına kamu gücü etkisi ile birinci dereceden sorumlu olduğunu, Karayollarının bu etkisinin raporda işlenmemiş olmasının kanuni ve hukuki olmadığını, davanın reddini gerektirdiğini, davalı ...'nün kazayı çalıştığı firmanın aracı ile yapmış olduğunu, davacı sigorta şirketinin ödemelerini kazayı yapan şirket aracının zorunlu trafik sigortası ve/veya kasko'sundan alması gerekirken , müvekkilinden istemesine itiraz ve ihbar ettiklerini, Karayolları Trafik Kanunu 85/1 md ”...motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar." 85/5 md "... İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi Sorumludur." ilgili kanun maddelerinin de gösterdiği gibi işverenin işini yaparken oluşan zararlardan asli olarak işverenih sorumlu olduğunu, bu maddenin müvekkilinin kusuru oranında (müvekkilin kusur oranını kabul etmemek şerhi ile) , sorumluluğun işverene ait olduğunu göstermekte olduğunu, kusurun işverene ait olduğu bir durumda müvekkilinin taraf gösterilip davacı olmasının kanuna aykırı olduğunu beyanla; davanın reddine, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen hasar tazminatının rücuen tahsili amacı ile başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacının açıldığı sırada araç maliki ve işletenin davalı olarak gösterildiği, devam eden yargılama aşamasında davacı vekilinin davalı araç maliki yönünden davayı takip etmediklerine yönelik beyanı üzerinde, davalı ... Beton ve Yapı San. End. Tic. A.Ş. Yönünden olan davanın tefrik edildiği görülmüştür. İş bu dava davacı sigorta şirketi ve davalı sürücü arasında görülen rücuen tahsil amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı sigorta şirketi tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 26.770,00 TL asıl alacak, 5.041,37 TL işlemiş faiz olmak üzere 31.811,37 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Dosya üzerinden GÜNSÜZ bilirkişi incelemesi yapılalarak dosya kapsamı, toplanan deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle davacı sigortacı şirketinin sigortalısına ait araç ile davalının sürücüsü olduğu aracın karıştıkları trafik kazasında tarafların kusur durumları, davacı sigorta şirketince sigortalanan aracın uğradığı hasar ve zararın gerçek değeri ve davacının sigortasına yaptığı ödemeyi davalıdan rücu edip edemeyeceği, aracın hasar bedeli ve değer kaybının aracın modeli, markası, kaza tarihindeki yaşı, kilometresi, önceki hasarları , değişen parçaları vs. gibi hususlar gözönünde bulundurularak kaza tarihi itibariyle serbest piyasadaki 2. el piyasa rayiç değeri (hasarsız haliyle) ile aracın hasarı onarıldıktan sonraki haline göre serbest piyasadaki 2. el piyasa değeri arasındaki farkın ne olacağı (aradaki farkın değer kaybı olarak kabul edilmesi); pert bedeli var ise düşülerek ,hasar için ödenmesi gerekli miktar hususlarında rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, Adli Bilimler ve Trafik Kazaları Kusur Hasar Değer Tespit Uzmanı bilirkişi ... 19/10/2020 tarihli raporunda özetle; davalı sürücü (... plaka sayılı çekici) ...’nün %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, dava konusu ... plaka sayılı ... ... marka/tip, 2015 model araç sürücüsü dava dışı ....’nin kusursuz olduğunu, 10/03/2018 tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin, dava konusu ... plakalı araçta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğunu ve hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğunu, dava konusu ... plaka sayılı .... marka/tip, .... model araçtaki toplam hasarlı parça, malzeme tutarının 74.463,87TL olabileceğini (Sigorta Eksperinin tespitlerinin hasar fotoğrafları ile uyumlu olduğu görülmüştür), onarılması durumunda bu tutara 17.000,00 TL işçilik bedeli de ekleneceği dikkate alındığında toplam hasar tutarının KDV hariç 91.463,82 TL olabileceği kanaatine varılmış olduğunu, aracın kaza tarihi itibariyle hesaplanan rayiç değeri de dikkate alındığında, tamirinin ekonomik olmayacağını, aracın pert-total kabul edilebileceğini, dava konusu ... plaka sayılı ... marka/tip, .... model aracın (2018 yılı Kasko değerinin 125145TL olduğu), serbest piyasa koşullarında kaza tarihi itibariyle dava konusu kazadan önceki piyasa rayiç değerinin 125.270,00 TL, hasarlı değerinin (sovtaj) ise 62.500,00 TL olabileceğini, dava konusu ... plaka sayılı ... marka/tip, ... model araçta meydana gelen hasar-zarar tutarının 62.770,00TL olabileceğini, davacı ... SİGORTA A.Ş. tarafından aracın malikine hitaplı 05/10/2018 tarih ve 125.270,00TL tutarlı EFT ödeme dekont fotokopisi ve davacının alıcısı olduğu sovtaj bedeli olarak 08/10/2018 tarih ve 62.500,00TL tutarlı EFT ödeme dekont fotokopisi bulunduğunu, davacı tarafından 26.770,00 TL tutarın davalılardan talep edildiğini bildirmiştir.
Dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii ile taraf itirazları irdelenerek ek rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş olup, kök raporu hazırlayan bilirkişi 16/04/2021 tarihli ek raporunda özetle; 10/03/2018 tarihinde meydana gelen olayda; davalı sürücü (... plaka sayılı çekici) ...’nün %100 (Yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunu, dava konusu ... plaka sayılı ... marka/tip, 2015 model araç sürücüsü dava dışı ...’nin kusursuz olduğunu, söz konusu kazaya ait sistemde kayıtlı TRAMER sorgulamasında ... SBM Kaza İhbar Nolu kazaya karışan araç sürücülerinin kusur durumu değerlendirmesi dikkate alındığında; davalı ... plaka sayılı otomobil sürücüsünün kusursuz (%0) olduğunu, dava konusu ... plaka sayılı çekici sürücüsünün %100 kusurlu olarak tespit edildiğinin görülmüş olup, dava konusu aracın pert-total hasarı ile neticelenen olay yönünden tarafınca tespit edilen kusur durumunun TRAMER tarafından tespit edilen kusur durumu ile de uyumlu olduğunu, 10/03/2018 tarihinde meydana gelen kazaya ait trafik kazası tespit tutanağındaki tespitlerin, dava konusu ... plakalı araçta meydana gelen hasar ile uyumlu olduğunu ve hasarın durumunun kazanın oluş şekline alınan darbelere uygun olduğunu, dava konusu ... plaka sayılı .... marka/tip, 2015 model araçtaki toplam hasarlı parça, malzeme tutarının 74.463,87TL olabileceğini, (Sigorta Eksperinin tespitlerinin hasar fotoğrafları ile uyumlu olduğu görülmüştür), onarılması durumunda bu tutara 17.000,00 TL işçilik bedeli de ekleneceği dikkate alındığında toplam hasar tutarının KDV hariç 91.463,82 TL olabileceği kanaatine varılmış olup, aracın kaza tarihi itibariyle hesaplanan rayiç değeri de dikkate alındığında, tamirinin ekonomik olmayacağını, aracın pert-total kabul edilebileceğini, dava konusu ... plaka sayılı .... marka/tip, ... model aracın (2018 yılı Kasko değerinin 125145TL olduğu), serbest piyasa koşullarında kaza tarihi itibariyle dava konusu kazadan önceki piyasa rayiç değerinin 125.270,00 TL, hasarlı değerinin (sovtaj) ise 62.500,00 TL olabileceğini, Kök Raporunda ile ilgili yapılan tespitlerin, dava konusu aracın eski hasar kaydı da dikkate alınarak yapıldığını, fiyat durumunun eski kaza dikkate alınarak belirlendiğini, ayrıca kaza tarihinde araç üzerinde inceleme yapan bağımsız sigorta eksperi tarafından delil niteliği olan Ekspertiz Raporundaki tespitleri ile de “125.270,00 TL” uyumlu olduğunu, davalı sürücü vekilinin itiraz dilekçesi ekinde somut bir bilgi-belge bulunmadığını, hiçbir somut delil sunulmadan itiraz edildiğini, dava konusu ... plaka sayılı ... marka/tip, ... model araçta meydana gelen hasar-zarar tutarının 62.770,00TL olabileceğini, davacı ... SİGORTA A.Ş. tarafından aracın malikine hitaplı 05/10/2018 tarih ve 125.270,00TL tutarlı EFT ödeme dekont fotokopisi ve davacının alıcısı olduğu sovtaj bedeli olarak 08/10/2018 tarih ve 62.500,00TL tutarlı EFT ödeme dekont fotokopisi bulunduğunu, davacı tarafından 26.770,00 TL tutarın davalılardan talep edildiğini bildirmiştir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK'nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res'en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.'nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.'nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.'nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.'nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
Yargıtayın yerleşmiş kararlarında da vurgulandığı üzere davacı sigorta şirketi, rücuen tahsil amacı ile açmış olduğu davayı dava dışı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekmektedir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu'nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda davacı sigorta şirketi kasko poliçesi sigortasına dayalı olarak dava dışı sigortalısı şirkete yapmış olduğu ödemeyi davalı gerçek kişi araç sürücüsünden talep etmektedir. Dava dışı sigortalı şirket ile davalı gerçek kişi arasında ilişki haksız fiile dayanmaktadır. Görevli Mahkemenin tayininde dava dışı sigortalı şirket ile davalı gerçek kişi arasındaki hukuki ilişkinin nazara alınması gerekmektedir. Her ne kadar bir an için her davanın açıldığı tarihteki şartlar itibari ile değerlendirilmesi gerektiği, davanın açıldığı tarihte araç maliki şirketin de davalı olarak gösterildiği hususu bir arada düşünüldüğünde davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinin görev alanında kaldığı akla gelse de, görev kurallarının kamu düzenine ilişkin olması ve yargılamanın her aşamasında resen değerlendirilmesi gerektiğinden Mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılmaktadır. Açıklanan bu nedenlerle uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olmadığı, uyuşmazlığın haksız fiile dayanılması sebebi ile genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin TTK' nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisi olduğu, göreve ilişkin usul kurallarının HMK'nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olduğu, dava şartlarının ise kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olması sebebiyle dava şartı yokluğundan HMK'nun115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK'nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK'nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK'nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/04/2021


Katip ...
¸


Hakim ...
¸




Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.