7. Hukuk Dairesi 2015/1783 E. , 2015/6587 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İzmir 9. İş Mahkemesi
Tarihi : 04/12/2014
Numarası : 2014/23-2014/826
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Davacı vekili, müvekkilinin Ege Üniversitesi içindeki kampüs alanında Bornova Öğrenci Yurdunda temizlik işçisi olarak 22.10.2007 tarihinden itibaren çeşitli taşeron firmalar bünyesinde çalıştığını, asıl işverenin davalı Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü olduğunu, emeklilik nedeniyle iş akdini feshettiğini beyanla kıdem tazminatı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, yapılan işin anahtar teslimi karşılığı iş olduğundan asıl işveren olarak sorumluluklarının bulunmadığını, davacının işten ayrıldığı tarihe kadar kurum yurtlarında yüklenici firmalar bünyesinde temizlik işinde çalıştığını savunup husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar Dairemizin 21.11.2013 tarihli ilamıyla "davacının çalıştığı işyeri öğrenci yurdu olup yurtlarda yaz tatillerinde öğrenci kalmaması nedeniyle davacının bu tarihlerde çalışmadığı hususunun dosya içerisinde bulunan SGK kayıtlarıyla doğrulandığı; davacının 12.07.2008 ile 30.08.2008, 14.07.2009 ile 15.09.2009 ve 16.07.2011 ile 04.09.2011 tarihleri arasında çalışmasının bulunmadığının HDC"nden de anlaşıldığı, davacının kıdem tazminatı hesabına esas çalışma süresinin SGK kayıtlarına göre belirlenmesi gerekirken ilk işe giriş tarihi olan 22.10.2007 tarihinden itibaren tüm süre boyunca çalışılmış gibi hesap yapılan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması ve mahkemece, süresinde verilen ihbar dilekçesinin kabulüyle davanın alt işverenlere ihbarı gerekirken bu usuli işlemin yerine getirilmemiş olması da hatalı olmuştur." gerekçesiyle bozulmuştur.
Öncelikle belirtilmelidir ki; 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıkça vurgulandığı üzere;
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, mahkeme yönünden; bozma kararında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak, kararda açıklanan hukuki esaslar çerçevesinde hüküm kurmak yükümlülüğü doğar. Bu hukuki aşama “usulü kazanılmış hak” olarak adlandırılır. Bu hukuki kurum mahkemeye; hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esaslar ve yerine getirilmesi istenilen hususlar kapsamında, yargılama usulünün, davanın sürüncemede kalmaması ve en az maliyetle bir an önce bitirilmesi amacına yönelik “usûl ekonomisi ilkesi” çerçevesindeki hükümleri ışığında, uyulan bozma kararı gereğinin yerine, tam olarak getirilmemesi gerekçesiyle ikinci kez “BOZULMASINA” sebebiyet vermeyecek şekilde, özenle işlem yapmak ve hüküm kurmak zorunluluğunu getirir.
Uzun yıllardan beri Yargıtay"ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir.
Somut olayda mahkemece bozma kararına uyulduğu halde sadece davanın ihbarı yönünde ara kararı verilerek ihbar olunanlara ihbar dilekçesinin tebliği ile yetinildiği kıdem tazminatına esas alınarak hizmet süresine ilişkin bozma kararının gereğinin yerine getirilmediği, önceki kararda olduğu gibi karar verildiği anlaşılmaktadır. Yapılacak iş, kıdem tazminatına esas süre yönünden Daire kararında belirtilen 12.07.2008 ile 30.08.2008, 14.07.2009 ile 15.09.2009 ve 16.07.2011 ile 04.09.2011 tarihleri arasında davacının çalışmasının bulunmadığının tespiti ile bu süreler dışlanarak bulunacak süreye göre kıdem tazminatı hesabı yaptırılıp çıkacak sonuca göre kara vermektir. Mahkemece bozma gereği yerine getirilmeden HMK"nun 297. maddesine aykırı şekilde karar verilmesi hatalı olup kararın kıdeme esas sürenin hesaplanması hususunda aynı nedenle yeniden bozulması gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, 08.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.