3. Hukuk Dairesi 2017/16580 E. , 2019/6729 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların babası ile birlikte 1979 yılında arsa vasıflı 336,00 m2 miktarlı taşınmazı birlikte satın aldıklarını, buna göre taşınmazın 136,00 m2 lik kısmının kendisine, kalan 200,00 m2 lik kısmının da davalıların babasına ait olacağının kararlaştırıldığını, taraflarca bu orana ödeme yapıldığını, 136,00 m2 lik kısma ev yaptığını, 1981 yılından itibaren bu evde oturduğunu, ancak taşınmazın tapuda hisse oranına göre yapılması gerekirken davalının babasının yarısını kendi adına yarısını da oğlu olan davalı ..."in adına tescil ettirdiğini, ilerleyen tarihlerde kendisine devir yapılmadığını, ardından 2009 yılında üzerindeki 1/2 hisseyi de diğer davalı olan kızı ..."a tapuda satış göstererek devir ettiğini, davalılardan ..."in diğer davalı aleyhine ortaklığın giderilmesi davası açtığını belirterek; 136/336 hisseye ilişkin kısım ve üzerindeki evin değerinin tespiti ile dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan hisseleri oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ...; babası ile birlikte dava konusu taşınmazı 1/2 şer hisse olacak şekilde satın aldıklarını, daha sonra babasının kendi hissesini diğer davalı olan kızı ..."a 2009 yılında sattığını, gayrimenkul satış sözleşmelerinin resim şekilde yapılması gerektiğini, davacının tapusunu almak için 36 yıldır hiçbir girişimde bulunmadığını, alacağın zaman aşımına uğradığını, senetle ispatının gerektiğini, iddiaların gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; taşınmazın 136,00 m2 lik kısmının parasını davacının ödediğini, fiilen bölünerek üzerine halen oturduğu evi davacının inşa ettiğini, babasının davacıya ilişkin olarak "bu adamın hakkını verin" şeklinde vasiyeti olduğunu, davacının zamanında bedelini ödediği 136,00 m2 ye isabet eden bu arsa hissesi ve üzerine inşa ettiği evde kendilerinin hakkı bulunmadığını beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesince; davacının bedelini eniştesi olan davalıların murisi ..."e ödediği 136 m²"lik kısma ..."den satın alındığı 25/05/1979 tarihinden sonra ev inşa ettiği ve o tarihten bu yana o evde oturduğu, taşınmazın üzerine davacı tarafından ev yapılarak bugüne dek oturulması nedeni ile gerek davalılar gerekse davalıların murisi ... ile davacı arasında herhangi bir hukuki ihtilaf olmadığı, diğer davalı ... tarafından davanın kabul edildiği, bilirkişi raporu ile davacıya ait olduğu belirlenen 136,00 m²"lik kısmın ve bu kısım üzerine davacı tarafından yapılan halen dahi davacının ikamet ettiği tek katlı betonarme karkas binanın dava tarihi olan 06/08/2015 tarihi itibariyle toplam değerinin tahsilinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile; 117.338.86TL"nin 58.669,43-TL"sinin davalı ..."dan, 58.669,43-TL"sinin davalı ..."den 06/08/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, taşınmaza ilişkin İzalei Şuyu dosyasının satış dosyasında davacı ... ile davalı ..."a isabet edecek hisselerin 58.669,43"er TL"sinin adı geçenlere ödenmemesi için mahkememizce ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı ..."in kabul ve ikrarı, davalı ..."in tevil yollu ikrarı ve tanık beyanları karşısında davacının dava konusu taşınmazda 136/336 hisse bedelini taşınmaz alımı sırasında davalıların murisi ..."e ödediği, taşınmazın bu kısmının kendisine ait olduğu düşüncesi ile iyi niyetli olarak taşınmaza bina yaptığı ve halen oturduğu, buna göre de davalıların bu oranda yani 136m2.lik taşınmaz hisse bedeli ve bina bedeli oranında davacının alacaklı olduğu, bu yönde yapılan yargılama sonucu varılan sonuç doğru ise de bilirkişi raporunda hesaplamada maddi hata yapıldığı gerekçesiyle davalının istinaf talebinin kısmen kabulü ile, davasının kısmen kabulüne 113.696,00TL. nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve mütesaviyen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, taşınmaza ilişkin İzalei Şuyu dosyasının satış dosyasında davacı ... ile davalı ..."a isabet edecek hisselerin 56.848,00"er TL"sinin adı geçenlere ödenmemesi için mahkememizce ihtiyati tedbir konulmasına, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iade isteminde bulunulabilmesi için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Buna göre sebepsiz zenginleşme kapsamında bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. (TBK m.77/1)
Açıklanan nedenlerle, öncelikle iade borcunun kapsamı belirlenmeli, fakirleşme ve zenginleşme zamanı tespit edilmelidir.
Davacının, taşınmaza yaptığını iddia ettiği giderleri sebepsiz iktisap hükümleri uyarınca davalılardan isteyebilmesi için yaptığı giderlerin mal varlığından çıkmış ve davalı tarafın mal varlığına geçmiş olması gerekir.
Dosyanın incelenmesinde; dava dilekçesinde davacının halen taşınmazda oturduğunu beyan ettiği, ortaklığın giderilmesi davası neticesinde satışın gerçekleşmediği, taşınmazın davacının kullanımından çıkmadığı anlaşılmaktadır.
O halde, mahkemece; taşınmazın halen davacının kullanımında bulunduğu ve bu şartlar altında davalının sebepsiz zenginleşmediği nazara alınarak, bu aşamada dava açmakta hukuki yararının bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK"nın 371 inci maddesi uyarınca davalı ... yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK"nın 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 17.09.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.