11. Ceza Dairesi 2017/11577 E. , 2019/7346 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik ve başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz nedenlerinin reddine, ancak;
Sanığın, üzerine kendi fotoğrafını yapıştırdığı kimlik bilgileri ... adına olan sahte sürücü belgesini kullanarak, farklı tarihlerde alkollü araç kullanmaktan hakkında işlem yapıldığı ve zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; 18.11.2011 günü sanığın idaresindeki ... plakalı aracın durdurulması sonucu, alkollü olduğunun tespit edilmesi üzerine sahteciliğe konu üzerinde sanığın fotoğrafı bulunan ... adına düzenlenmiş sürücü belgesinin yakalandığı ve sanık hakkında alkollü araç kullanmaktan idari para ceza tutanağı düzenlenip sahte sürücü belgesine de el konulduğu olay sonrası, sanığın 17.06.2012 tarihinde tekrar alkollü araç kullanmaktan hakkında trafik idari para ceza tutanağı düzenlendiği ancak suça konu sürücü belgesine daha önce el konulduğu için görevlilere ibraz edemediğinin anlaşılması karşısında 17.06.2012 tarihli eylemde sahte sürücü belgesini kullanmadığının anlaşılması karşısında, 5237 sayılı TCK"nin 43. maddesi kapsamında zincirleme suç koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, belirtilen madde uyarınca cezanın artırılması,
Yasaya aykırı olup, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Yasanın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından 5237 sayılı TCK’nın 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölüm çıkartılarak, TCK’nın 62. maddesinin uygulanmasıyla bulunan sonuç cezanın “2 yıl 6 ay” hapis cezasına indirilmesi suretiyle, sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, oybirliği ile;
2-Sanık hakkında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince de;
I-Sanığın 18.11.2011 tarihli idari ceza tutanağının düzenlenmesine sebep olan eyleminin incelenmesinde; 5237 sayılı TCK."nın 268. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için sanığın işlediği suçtan dolayı kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanmasının gerekeceği, Yargıtay"ın yerleşik içtihatlarına göre güvenli şekilde alkollü araç kullanma sınırının 100 promil olarak kabul edildiği cihetle, 18.11.2011 tarihinde yapılan trafik kontrolünde 0,96 promil alkollü vaziyette araç kullandığı tespit edilen sanığın, görevlilere "..." adına düzenlenmiş, kendi fotoğrafı yapıştırılmış sürücü belgesini ibraz etmesi ve kimlik bilgilerini kullandığı bu isim adına kabahat eyleminden dolayı trafik ceza tutanağı düzenlenmesi karşısında; sanığın bu tutanak yönünden eyleminin TCK"nın 206. maddesinde yazılı suçu oluşturacağı ve iddianameye konu her iki tutanak yönünden ayrı ayrı hükümler kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde tek bir hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
II-Sanığın 17.06.2012 tarihli idari ceza tutanağının düzenlenmesine neden olan eyleminin incelenmesinde ise; sanığın sevk ve idaresindeki aracın trafik görevlilerince durdurularak yapılan kontrolde, 192 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin yerleşik içtihatlarına göre güvenli şekilde alkollü olarak araç kullanma sınırının 100 promil olarak kabul edildiği, kişinin bu sınırın üzerinde alkollü araç kullanırken yakalanması durumunda TCK"nun 179. maddesindeki "trafik güvenliğini tehlikeye sokma" suçunu oluşturması ve TCK"nun 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için de; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanmasının gerektiği, somut olayda sanığın görevlilere kendisini ... olarak tanıtıp müştekinin kimlik bilgilerini kullanarak müşteki adına trafik suç tutanağı düzenletmesi ve sanığın bahse konu tutanakları imzaladığının anlaşılması karşısında, sanığın 192 promil alkollü iken araç kullanmasında trafik güvenliğini tehlikeye koyma suçunu işlediği, bu suçtan soruşturma ve kovuşturma yapılmasını önlemek için başkası adına sahte sürücü belgesi ibraz ettiği olayda, 5237 sayılı TCK"nın 268. maddesinde düzenlenen başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluştuğu anlaşılmakla verilen hükümde, sanığın kovuşturma aşamasında etkin pişmanlık göstermiş olduğundan bahisle TCK 269/3-a maddesi gereğince mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin, cezayı arttırıcı ve azaltıcı sebebin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz nedenlerinin reddiyle hükmün istem gibi ONANMASINA, 16.10.2019 tarihinde eksik araştırmaya gerek olmadığına dair ön sorun yönünden Üye ..."ın karşı oyu ile oy çokluğu ile diğer yönlerden oy birliğiyle karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 16/10/2019 tarih, 2017/11577 Es, 2019/7346 Kr sayılı (sanığın TCK’nin 267/1, 269/3, 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair hükmün onanması yönündeki) çoğunluk görüşüne aşağıdaki sebepten katılmıyorum.
Sayın çoğunlukla ortaya çıkan uyuşmazlık sanığın yapılan trafik kontrolünde 192 promil alkollü olduğunun tespit edilmesi üzerine 17.06.2012 tarihli Trafik İdari Ceza Tutanağının düzenlenmesi sırasında başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanması şeklindeki eyleminde TCK’nin 268/1. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 267/1. maddesinin uygulama koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
TCK’nin 268/1. maddesine göre “işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.” Bu durumda trafik ceza tutanağının düzenlendiği sırada kişinin kendisi hakkında bir suç soruşturması ya da kovuşturma yapılmasını önlemek amacıyla kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunması gerekir.
Sayın çoğunluk trafik ceza tutanağındaki promil değerinin 192 olmasından hareketle trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun oluştuğunu belirterek TCK’nin 267. maddesinin uygulanmasını yerinde bulmuştur.
Bir suçun oluşması ile o suçla ilgili soruşturma veya kovuşturma başlatılması birbirinden ayrı şeylerdir. Dosya kapsamına göre sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye atma suçuyla ilgili olarak bir soruşturma başlatılıp başlatılmadığı belli değildir. Dolayısıyla bir soruşturma başlatılmaması durumunda soruşturmanın engellenmesi de söz konusu olamayacaktır.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu düzenleyen TCK’nin 179. maddesine göre; “[1]Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşımının güven içinde akışını sağlamak için konulmuş her türlü işareti değiştirerek, kullanılamaz hâle getirerek, konuldukları yerden kaldırarak, yanlış işaretler vererek, geçiş, varış, kalkış veya iniş yolları üzerine bir şey koyarak ya da teknik işletim sistemine müdahale ederek, başkalarının hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından bir tehlikeye neden olan kişiye bir yıldan altı yıla kadar hapis cezası verilir.
[2] Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
[3] Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek hâlde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”
Buna göre TCK’nin 179/2. maddesinde sürücünün kullandığı alkol oranı 100 promilin altında kalmış olsa dahi objektif olarak trafik güvenliği tehlikeye atılmış ise kişinin cezalandırılması mümkündür.
Maddenin 3. fıkrasında ise (Adli Kurumun 5. İhtisas Kurulunun emsal raporlarından hareketle 100 promilden yüksek olarak belirlenen alkol düzeyinin kişinin melekelerini zayıflatacağı ve güvenli sürüş yeteneğini kaybettireceği kabul edilmek suretiyle) alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle .... emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek kişilerin araç kullanması cezalandırılmaktadır.
Bu durumda alkollü araç kullanan kişileri tespit eden kolluk görevlileri alkol düzeyi 100 promilin altında kaldığı takdirde objektif olarak trafik güvenliğinin tehlikeye sokulduğunu tespit ettiğinde idari yaptırım tutanağından başka adli yönden gereğinin yapılması için Cumhuriyet Savcılığına bildirimde bulunmakla yükümlüdür.
100 promil seviyesinin aşıldığı durumlarda da hem idari yaptırım tutanağı düzenlemek hem de TCK’nin 179. maddesi uyarınca gereğinin takdiri için Cumhuriyet Savcılığına bilgi vermekle yükümlüdür.
100 promil seviyesinin kişilerin melekelerini zayıflatacağı ve güvenli sürüş yeteneğinin kaybolacağı adli tıp raporları ile istikrar bulmasından sonra TCK’nin 179/3. maddesinin uygulanması gerektiği Yargıtay kararlarıyla istikrara kavuşmuştur.
Yukarıda belirtildiği üzere suç tarihi itibariyle sanık hakkında TCK’nin 179/3. maddesi kapsamında trafik güvenliğini teklikeye sokma suçundan herhangi bir soruşturma veya kovuşturma yapıldığına dair kolluk, fezleke ve yazışmalarında hiçbir bilgi yoktur. Gerek soruşturma gerekse kovuşturma evresinde bu yönde bir araştırmaya da girişilmemiştir.
Şayet trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan soruşturma veya kovuşturma yapıldığı tespit edilirse sanığın eylemi TCK’nin 268/1. maddesi yollamasıyla aynı yasanın 267/1. maddesine uyabilecektir.
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan herhangi bir soruşturma ya da kovuşturma bulunmaması halinde ise sanığın trafik idari para cezası karar tutanağının düzenlendiği sırada kimlik bilgilerinin yanlış bildirilmesinden ibaret eylemine TCK’nin 206/1. maddesinin uygulanması söz konusu olabilecektir.
Yukarıda belirttiğim gerekçelerle sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan soruşturma ya da kovuşturma yapılıp yapılmadığı mahkemesince araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun (sanığın TCK’nin 267/1, 269/3, 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair hükmün onanması yönündeki) görüşüne katılmıyorum. 16/10/2019