
Esas No: 2013/1311
Karar No: 2015/999
Karar Tarihi: 11.03.2015
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1311 Esas 2015/999 Karar Sayılı İlamı
- KAMULAŞTIRMASIZ EL ATILAN TAŞINMAZ BEDELİNİN TAHSİLİ TALEBİ
- KADASTRO ÇALIŞMALARI
- KAMULAŞTIRMA İŞLEMİNİN KESİNLEŞMESİ
- KEŞİF
- KADASTRO KANUNU (3402) Madde 12
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “ kamulaştırmasız el atmadan kaynaklanan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 03.05.2011 gün ve 2008/122 E. 2011/112 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 08.02.2012 gün ve 2011/16451 E. 2012/1507 K. sayılı ilamı ile; (..Dava kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Dava konusu taşınmazın arsa olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu nedenle davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacılar vekilinin temyizine gelince;
1)Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırılması yapılmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken bu yönteme uyulmadan geçersiz rapora göre değer belirlenmesi,
2)Dava konusu taşınmazın 1557 m2"lik bölümü 1982 yılında yapılan kamulaştırma sonucu, bedel artırım davası da görülmek suretiyle mülkiyeti idareye geçtiğinden bu bölüm yönünden davanın reddi doğrudur. Ancak; taşınmazın kamulaştırmadan geri kalan 1377 m2"lik bölüme kamulaştırma yapılmaksızın el atılmasına rağmen bedeline hükmedilmesi gerekirken bu bölüm yönünden de davanın reddine karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir....)
gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, paydaşı oldukları 43 parsel sayılı taşınmaza davalı belediyece kamulaştırma işlemi yapılmaksızın Animasyon Merkezi haline getirilmek suretiyle el atıldığını ileri sürerek, taşınmaz bedeli olarak 50.000 YTL tazminat istemiştir.
Davalılar vekili, taşınmazın 29.7.1982 tarihli 367 sayılı Encümen Kararı ile kamulaştırıldığını, öncesinde bir ihtar çekilmeyerek bugüne dek kullanmalarına zımnen izin verildiğini bildirerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Gazipaşa Belediye Encümenince 29/07/1982 tarihinde davacılara ait taşınmazın da 3. kişilere ait taşınmazlarla birlikte Atatürk Parkı kapsamında kamulaştırılmasına karar verildiği, davalı İdarece taşınmazın m2.sine 52 TL kıymet takdiri yapıldığı, bedelin Ziraat Bankasına bloke edildiği, takdir edilen 80.964.- TL kamulaştırma bedelinin arttırılması için F.. S.., N.. S..ve E.. G.. tarafından açılan dava sonucunda, Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin, 1983/40 E. 1986/28 K. sayılı dosyasında kamulaştırma bedelinin arttırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, mahkemece 01/04/2011 tarihinde fen bilirkişisi aracılığı ile icra edilen keşif neticesinde kamulaştırma krokisinin zemine uygulandığı ve dava konusu yerin davalı idarece kamulaştırılan yer olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, kaldı ki bir kısım davacılar tarafından davalı Belediye aleyhine açılan müdahalenin men-i davasının da mahkemenin 1992/231 E. 1992/164 K. sayılı dosyası ile dava konusu yere ilişkin kamulaştırma işlemi bulunduğundan haksız el atmanın varlığından söz edilemeyeceği gerekçesi ile reddine karar verildiği, tüm bu hususlar dikkate alındığında dava konusu yerin daha önceden kamulaştırıldığı ve kamulaştırma ile mülkiyetin davalı Belediyeye geçeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme direnme kararında; dava konusu taşınmazın evveliyatında 29/01/1975 tarih, 41 sıra no ile tapuya kayıtlı olduğu, taşınmazın tapudaki yüzölçümünün 1557 m2 ve sabit hudutlarla çevrili bulunduğu, G.. B..nca alınan 29/07/1982 tarihli istimlak kararının 1. sırasında davacılar adına kayıtlı bulunan tapunun 29/01/1975 tarih, 41 nolu sırasında kayıtlı gayrimenkulün tamamı olan 1557 m2"nin kamulaştırılmasına karar verildiği, alınan kararın taşınmaz maliklerine tebliğ edildiği, maliklerin süresi içerisinde istimlak bedelinin arttırılması için dava açtıkları, 1983/40 E. 1986/28 K. sayılı dosyası kapsamında görülen yargılama neticesinde dava konusu mahalde 2 defa keşif icra edildiği, 28/05/1984 tarihinde yapılan ikinci keşifte hazır bulunan davacıların "bedel arttırımı talep ettiğimiz yer başında bulunduğumuz yerdir" diyerek keşfin doğru yerde yapıldığını teyit ettikleri, hazır bulunan mahalli bilirkişiye sabit sınırlar sorulmak suretiyle keşif icra edilerek 1557 m2 üzerinden taşınmaz değerinin tespit edildiği, Mahkemece davanın kabulüne, istimlak bedelinin arttırılmasına karar verildiği ve bu kararın 26/07/1988 tarihinde kesinleştiği, davacı idare tarafından çap krokisi esas alınarak taşınmazın tamamının kamulaştırıldığı, bedel arttırımı için açtıkları davanın yargılaması sırasında davacıların yüzölçümü hususunda hiç bir itirazda bulunmadıkları gibi, kıymet takdir komisyonunun tespit ettiği yüzölçümü ile kamulaştırılan taşınmazın zemindeki gerçek yüzölçümü arasında fark olmasına rağmen davacıların kamulaştırmanın kendilerine tebliği tarihinden itibaren 30 gün içinde taşınmazın yüzölçümü hususunda maddi hata istemli dava açmadıkları, açtıkları dava ile sadece kamulaştırma bedelinin arttırılmasını istedikleri, daha sonra dava konusu yerde kadastro çalışmalarının başladığı ve dava konusu taşınmazın 138 ada 43 parsel olarak davacılar adına tescil edildiği, davacıların adlarına tescil edilen taşınmazın 2934 m2 olduğu, kamulaştırılan alanın ise 1557 m2 olduğu iddiası ile davalı belediyeye karşı el atmanın önlenmesi davası açtıkları, mahkemenin 1989/25 E. 1990/240 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen kararın temyizi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi tarafından 1991/974 E. 1991/13981 K. sayılı ilam ile; dava konusu yerin istimlaki ile mülkiyetinin belediyeye geçtiği, haksız müdahalesinin bulunmadığı gerekçesiyle mahkemenin kararının bozulduğu, davacılar vekilinin karar düzeltme talebinde istimlak edilen yerin 1557 m2 olduğu, bakiye kalan kısımda kamulaştırma işlemi bulunmadığını yinelediği, ancak karar düzeltme talebinin reddedildiği ve bozma üzerine yapılan yargılama neticesinde dava konusu yerin istimlak edilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddedildiği, tüm bu bilgiler göz önüne alınarak davacıların kamulaştırmasız el atma nedeniyle açtıkları eldeki tazminat davasında yapılan keşifte kamulaştırma krokisinin zemine uygulandığı, dava konusu yerin kamulaştırılan yer olduğu, kroki ile zeminin çakıştığının anlaşıldığı, tapulu taşınmazın tamamının kamulaştırılmış olması, sonrasında maliklerin yüz ölçümünde hata olduğu iddiasında bulunmadıkları gibi, 30 gün içinde maddi hata nedenine dayalı düzeltim davası açmamaları, kamulaştırma işleminin kesinleşmesi ile birlikte taşınmazın mülkiyetinin davalı idareye geçmiş bulunması, davanın tarafları arasında görülen el atmanın önlenmesine ilişkin 1992/231 E.,1992/164 K. sayılı davanın kesin delil mahiyetinde olması ve kamulaştırma krokisinin zemine bire bir uyması, hak düşürücü süre geçtikten sonra taşınmazın zemindeki yüzölçümünün kıymet takdir komisyonunca gösterilen yüzölçümünden fazla olduğundan veya taşınmazın çap krokisindeki hatadan bahisle kamulaştırmasız el atmadan söz edilerek bedel istenemeyecek olması nedeniyle taşınmazın tamamı kamulaştırıldığından haksız ve yersiz görülen davanın reddine karar verilmiştir.
Direnme kararını davacılar vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın tamamının kamulaştırma kararının kapsamında bulunup bulunmadığı, buna göre 1377 m2’lik bölümü yönünden taşınmaza kamulaştırmasız el atılıp atılmadığı, davanın bu bölüm yönünden kabulünün gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 138 ada 43 parsel sayılı taşınmazın tarla vasfı ile 2934 m2 miktarla, E..G.., T.. Z.., Fatma Sayın, Naciye Sayın, Ayşe Sayın adına 1/5’er payla kadastro edinim sebebi ile 16.05.1986 tarihinde tescil edildiği; arazi kadastrosunun 12.04.1983 yılında yapılarak, 29.07.1975 tarih, 41 nolu tapu kaydına dayalı olarak çap(tapu) kaydında isimleri yazılı kişiler adına tespit edildiği; 43 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine esas alınan dayanak 29.05.1971 tarih, 41 nolu tapu kaydının 1557 m2 miktarında olup, sınırlarının “şarkan Ö..E.., garben ve cenuben Ö..E..tarlası, şimalen bu yerden ifrazen Ş.. ve H..K..ve İ.. Y.. ve İ.. E.. G..’a satılan mahal ve iki metrelik yol ile çevrili” olduğu belirlenmiştir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 29.07.1982 tarih, 367 nolu Gazipaşa Belediye Encümeni Kararı ile “Atatürk Parkı” yeri olarak istimlak kararı verildiği, 1 nolu kamulaştırma krokisinde belirtildiği gibi, davacılar ve dava dışı E.. G.. adına kayıtlı 29.07.1975 tarih,41 noda tapuya kayıtlı olan 1557 m2 miktarlı taşınmazın da içerisinde bulunduğu dava dışı kişiler adına kayıtlı tapulu yerlerle birlikte toplam 3682 m2’ lik kısmın kamulaştırıldığı da tartışmasızdır.
Kamulaştırma kararı üzerine, taşınmaz maliklerinden T.. Z.. dışındaki davacılar F.. S.. kendisine asaleten, çocukları N.. S.., A.. S..’a velayeten ve E.. G.. tarafından, davalı G.. B..na karşı 21.02.1983 tarihinde Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.02.1986 tarih 1983/40 E. 1986/28 K.sayılı dosyasında istimlak bedelinin arttırılması davası açılarak, Gazipaşa ilçesi, Yenimahalle, Soğukpınar mevkiinde bulunan taşınmazın davalı idare tarafından istimlak edildiğini, istimlak bedeli olarak davalı idare tarafından m2’ sine 52.- TL bedel biçilip toplam istimlak bedeli olarak 80.964.- TL takdir olunduğunu, gerçek değerinin m2’si 400.- TL’den toplam istimlak bedeli olarak 622.800.- TL olması gerektiğini, noksan hesaplanan 541.836.- TL’nin tahsili istenilmiştir. Mahkemece, tezyit konusu taşınmazın 1 nolu istimlak parseli adı altında G.. B..nca 29.07.1982 tarihinde Atatürk Parkı yapılması amacıyla kamulaştırıldığı, davacıların süresi içerisinde istimlak bedeline itiraz ettiklerinin noterin cevabi yazısı ile açıkça anlaşıldığı, istimlak takdir komisyon raporunda davacılara ait taşınmazla birlikte istimlak edilen 3582 m2’lik taşınmazın raiç değerinin 1.074 600.- TL olarak belirtilmesine rağmen vergi değeri üzerinden tamamının 120.000.- TL bedelle kamulaştırıldığı, kamulaştırma konusu taşınmazın davacılardan başka T.. Z.. isminde başka bir hissedarının da bulunduğu, bu şahsın dava açmadığı, 29.07.1975 tarih 41 nolu tapu kaydı ile anlaşıldığından T.. Z..’ın istimlak bedeli üzerinde olan hissesi hesaplanarak davanın kısmen kabulü ile davacı olmayan T.. Z..’ın 1/5 olan hissesi 108.367.- TL çıktıktan sonra bakiye 433.469.- TL olan tezyid bedelinin davalı belediyeden alınıp davacılara payları oranında ödenmesine karar verilmiştir. Karar taraflara en son 08.07.1988 tarihinde tebliğ edilmiş, temyiz edilmediğinden 26.07.1988 tarihinde kesinleşmiştir.
Diğer taraftan, kadastro sonrasında kamulaştırmaya konu taşınmazın tapu kaydının revizyon görmesi üzerine 138 ada 43 parsel numarasını alan dava konusu taşınmazın malikleri olan davacılar E..G.., T.. Z.., F.. S.., N.. S.., A..S.. tarafından, davalı G.. B..na karşı 14.06.1989 tarihinde Gazipaşa Asliye Hukuk Mahkemesinde 15.09.1992 tarih, 1992/231 E.1992/164 K.sayılı dava ile de, 29.07.1975 tarih, 41 nolu tapuya kayıtlı olan, bilahare kadastro sırasında 138 ada 43 parsel numarasını alan taşınmaza belediye tarafından müdahale edildiği, muaraza yaratıldığı ileri sürülerek, meni müdahale ve muarazanın giderilmesine ilişkin dava açıldığı, mahkemece dava konusu yerin park yeri olarak G.. B.. tarafından istimlak edildiği, taşınmazın tapuda davacılar adına kayıtlı olduğu, tapunun iptal edilinceye kadar geçerli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne dair verilen karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 02.12.1991 tarih, 1991/974 E.13981 K.sayılı ilamı ile dava konusu taşınmazın park yeri olarak Belediye tarafından istimlak edildiği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık olmadığı, her ne kadar mahkemece davacılar adına sonradan kadastro tespiti ile tapu oluşturulduğundan söz edilerek davanın kabulüne karar verilmişse de, MK. nun 633/2.bendi gereğince istimlak ile mülkiyetin davalı belediyeye geçeceği ve davalı belediyenin bu nedenle haksız el atmasından söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulduğu; davacıların karar düzeltme istemlerine ilişkin dilekçelerinde; ortada istimlak kararının olmasının taşınmazın istimlak edildiği anlamına gelmeyeceği, zaten belediyenin istimlak ettiği kısmın 1557 m2 miktarındaki taşınmaz olduğu, bu durumun istimlak krokisinden açıkça belli olduğu ileri sürülmüşse de, karar düzeltme istemlerinin Özel Dairece reddedilmesi üzerine, mahkemece bozma ilamına uyularak, dava konusu taşınmazın park yeri olarak Gazipaşa Belediyesince istimlak edildiği, istimlak ile mülkiyetin tescilden önce belediyeye geçeceği ve davalı belediyenin bu nedenle haksız el atmasından söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. .
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı tarafın eldeki davada, dava konusu taşınmaza davalı belediye tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atıldığından bahisle tazminat istediği, dava konusu taşınmazın 1557 m2 yüzölçümü ile 29.07.1975 tarih, 41 no’da tapuya kayıtlı olduğu, Gazipaşa Belediyesi tarafından Atatürk Parkı yapılmak amacıyla 29.07.1982 tarih, 367 nolu Belediye Encümeni Kararı ile kamulaştırıldığı, tapu kaydının şahıs tarlaları ile çevrili olup sabit sınırlı olduğu; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 12.04.1983 tarihinde yapılan arazi kadastrosu ile anılan tapu kaydının 138 ada 43 sayılı parsele 2934 m2 miktarında revizyon görerek davacılar adına tespit ve tescil edildiği, kadastro tutanağının 16.05.1986 tarihinde kesinleştiği; davacılar tarafından kamulaştırma bedelinin arttırılması için açılan davanın 26.07.1988 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın yüzölçümüne yönelik bir dava açılmadığı; kadastro sonrasında davacılar tarafından dayanak tapunun revizyon gördüğü 43 parsel sayılı taşınmazda, davalı belediye tarafından muaraza yaratılıp, taşınmaza müdahale edildiği iddiası ile müdahale ve muarazanın önlenmesi için dava açıldığı ve mahkemece taşınmazın belediyece kamulaştırıldığı, haksız bir el atmanın bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddedildiği ve kararın kesinleştiği sabittir.
Hal böyle olunca, dava konusu taşınmazın davacılar ve dava dışı E.. G.. adına 29.01.1975 tarih 41 no"da tapuya kayıtlı iken, davalı belediye tarafından, kadastro çalışmalarının başlamasından önce kamulaştırıldığı, kadastro sırasında taşınmazın kamulaştırmaya konu tapu kaydına dayalı olarak 43 parsel numarası ile aynı kişiler adına tescil edildiği, kamulaştırma bedelinin bankaya bloke edildiği, taşınmazın maliki davacıların (T.. Z.. dışındaki) kamulaştırma bedelinin arttırılması için açtığı davanın kabul edilip kesinleşmesi ile kamulaştırma işleminin de kesinleştiği; mahkemece yapılan keşif sonucu, dava konusu 43 parsel sayılı taşınmazın, bilirkişiler tarafından uygulanan kamulaştırma krokisi kapsamında kaldığının belirlendiği anlaşılmakla, davalı belediye tarafından dava konusu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığından bahisle bedel istenemeyeceğinden, mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karar yerindedir.
Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler, kamulaştırmanın kadastrodan önce 1982 yılında yapıldığı, kadastro tutanağının 1986 yılında kesinleştiği, eldeki davanın da 06.05.2008 tarihinde açıldığı ve davalı belediye tarafından kadastro öncesinde yapılan kamulaştırma işlemine dayalı tescil istemi için, her ne kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3.maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği düşünülse de; kadastrodan sonra taraflar arasında, 43 parsel sayılı taşınmaza haksız müdahale edildiği ve muaraza yaratıldığından bahisle taşınmaz malikleri olan davacılar tarafından açılan davanın reddedilip, kararın kesinleşmesi ile artık davalı belediyenin dava konusu taşınmazı kamulaştırdığı, haksız müdahalesinin bulunmadığı olgusunu belirleyen kadastrodan sonraki bir sebep oluştuğundan, 3402 sayılı Yasa’daki 10 yıllık hak düşürücü sürenin burada uygulanamayacağı, bu nedenle de yerel mahkemenin ret kararının isabetli olduğu görüşünü dile getirmişlerdir.
Öte yandan Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler tarafından, dava konusu taşınmazın kadastro öncesi 1557 m2 miktarla 29.07.1975 tarih ve 41 no ile tapuya kayıtlı iken 29.07.1982 tarihinde kamulaştırıldığı, ancak taşınmazın idare adına tescil edilmediği, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 1983 yılında arazi kadastrosu yapıldığı ve 43 parsel numarası ile 2934 m2 miktarla, kamulaştırmaya konu tapuya dayalı olarak davacılar ve dava dışı E.. G.. adına tespit ve tescil edildiği, eldeki davanın 06.05.2008 tarihinde açıldığı; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3.maddesinde düzenlenen ve kadastro tutanaklarının kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak itiraz olunamayacağı ve dava açılamayacağı hükmü gözetildiğinde, davalı belediyenin kadastro öncesinde yapılan kamulaştırma işlemine dayalı olarak tescil isteyemeyeceği, bu nedenle taşınmaza davalı belediye tarafından kamulaştırma yapılmaksızın el atılmış ise de; davacıların taşınmazın kamulaştırma kararına konu 1557 m2 miktarı yönünden kamulaştırma bedelinin arttırılması davası açmaları ve kararın kesinleşmesi; eldeki davada Özel Dairece verilen, taşınmazın kalan 1377 m2’si yönünden bedele hükmedilmesi gerektiği yönündeki bozma ilamına karşı davacıların, bozma ilamına uyulması yönünde beyanda bulunmaları da gözetilerek, taşınmazın kalan 1377 m2 miktarı yönünden kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı bedele hükmedilmesi gerektiği, bozma ilamının yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüşse de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir.
Açıklanan nedenlerle usul ve yasaya uygun olan yerel mahkemenin direnme kararı onanmalıdır.
SONUÇ:Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 11.03.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.