10. Hukuk Dairesi 2011/628 E. , 2012/6315 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 18.09.1996-18.02.2009 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ... Başkanlığı ve ... avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava konusu dönemde; davalı işverene ait lokanta işyerinde bulaşıkçı olarak geçtiği iddia edilen hizmetlere ilişkin olarak; davacının 09.04.2003 - 05.07.2003, 15.10.2008 - 31.10.2008 ve 01.01.2009 - 18.02.1009 tarihleri arası toplam 153 günlük çalışmasının davalılardan işveren şirkete ait işyerinden Kuruma bildirildiği, 1942 doğumlu ve ... kökenli davacı adına .... tarafından 05.11.1999 tarihinde düzenlenen portör muayene kartında işverenin davalı şirket olarak belirtilip ve şirketin iş adresinin yer aldığı, Belediye ve Valilikten gelen yazı cevaplarından evrakı imha edildiğinden gönderilemediği, davacı tanıklarından biri komşu işyeri çalışanı ve birlikte işe gelip giden, diğeri kendi beyanına göre 1997-2009 arası birlikte çalışan olup, iddiayı doğrular nitelikte beyanlarda bulundukları, davacının Kurumdaki dosyasında 02.01.2009 başlama tarihli işe giriş bildirgesinin davacı imzalı olduğu, 17.10.2008 tarihli işe giriş bildirgesinin imzasız olup 17.10.2008 tarihli 220 sayılı rapora istinaden düzenlendiği, başkaca işe giriş bildirgesinin bulunmadığı, 1996-2004 yılları arasına ait dönem bordrolarının dosya arasında olduğu, Mahkemece, bildirimler ile emniyet kayıtlarına göre davacının yurtdışında olduğu süreler dışlanmak suretiyle portör muayene kartının düzenlenme tarihinden itibaren talebin hüküm altına alındığı, davalı ... hakkındaki davanın husumet nedeniyle, reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 Sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan Yasanın 6. maddesinde ifade edildiği üzere “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve feragat edilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi karşısında, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olduğu, bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğunun gözetilmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi yada çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Çalışma olgusunun her türlü delille ispatı mümkün ise de; Mahkemece, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
Açıklanan ilkeler ışığında, davacının, kesintisiz olduğunu iddia ettiği çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacı kesintisiz şekilde lokanta işyerinde bulaşıkçı olarak çalıştığını iddia ettiğine göre; sanayi çarşısı içerisindeki lokanta işyerinin büyüklüğü, müşteri potansiyeli, yapılan iş ve çalışan sayısı dikkate alınarak işyerinde davacının günün tamamında çalışmasını gerektirecek ölçüde bulaşık çıkıp çıkmadığı, işin yoğunluğu günün tamamında çalışmayı gerektirmeyecek ölçüde ise; ne kadar vakit alacağı, davacının bulaşık dışında başkaca hangi işlerde çalıştığı belirlenmeli, kısmi bildirimleri bulunan davacının Kurumdaki dosyasında 17.10.2008 tarihli imzasız işe giriş bildirgesinin müfettiş raporuna istinaden resen düzenlendiği, 02.01.2009 başlama tarihli işe giriş bildirgesinin imzalı olduğu ve başkaca işe giriş bildirgesinin bulunmadığı görülmekle 02.01.2009 tarihli imzalı işe giriş bildirgesinin müfettiş
raporundaki tespitlere dayanıp dayanmadığı, gerekli görüldüğü taktirde hakdüşürücü süre değerlendirmesi yapılmalı, 1942 doğumlu davacının tespiti istenilen yaklaşık on üç yıllık sürede sosyal güvenlik ve dolayısıyla sağlık güvencesinden mahrum yaşamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu nedenle bu süre zarfında davacının başka bir sosyal güvenlik kuruluşuna kaydı olup olmadığı, prim ödeyip ödemediği, sağlık yardımından yararlanıp yararlanmadığı, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gerektiği gibi araştırılmalı, 17.10.2008 tarihli işe giriş bildirgesinin 17.10.2008 tarihli 220 sayılı rapora istinaden resen düzenlendiği belirtildiğinden söz konusu raporun celbi ile tespit istenilen dönemde Kurum müfettişlerince başkaca bir inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, 1996-2004 yılları arasına ait dönem bordrolarının dosya arasında olduğu tespit edilmekle dava konusu dönemde işveren şirket tarafından Kuruma verilen dönem bordrolarının tamamı celp olunarak, aynı işveren nezdinde çalışan ve çalışmaları kayıt altına alınan kişilerin veya komşu işyeri sahipleri ile çalışanlarının tanıklığına başvurulmalı ve böylece bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalılardan ...avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ... iadesine, 02.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.