10. Hukuk Dairesi 2011/1315 E. , 2012/6305 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Trafik kazası sonucu vefat eden sigortalının haksahiplerine ödenen aylıklar ile cenaze giderinin, karşı araç sürücüsü ile sigortalının kullandığı aracın malikinden 1479 sayılı Yasanın 63. maddesi gereğince tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, hükmü temyiz eden davalı ... ’ın tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı ...’in temyiz itirazlarına gelince ;Her ne kadar 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 39. maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malül veya vazife malülü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir” düzenlemesi getirilmiş ise de , söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanunun 63. maddesinin olduğu gerçeği de bozma üzerine yürütülecek yargılama sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Kaza anında, vefat eden sigortalı ... yönetiminde bulunan aracın, trafik sicili uyarınca kayden maliki olan ...’in,... kullandığı araç ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada ... 3/8 kusuru karşılığından araç maliki, işleten olarak sorumluluğu kabul edilip, aleyhindeki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konularından biri; Kaza tarihinde Trafik sicil kaydına göre araç maliki olan, ancak, kazadan önce harici satışla kazaya karışan aracı satan davalı ...’in işleten sıfatının ve dolayısıyla kaza nedeniyle hukuki sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Konunun sağlıklı çözümü için öncelikle, “işleten” teriminin hukuki niteliğinin irdelenmesinde yarar vardır. 2918 sayılı Yasanın 3. maddesinde araç sahibi; “Araç için adına yetkili idarece tescil belgesi verilmiş veya sahiplik veya satış belgesi düzenlenmiş kişidir.”, İşleten ise: “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Yasada ve öğretide; İşleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçütler söz konusudur. Bunlardan şekli ölçüt; satışa esas olan tescil belgesinde, trafik belgesinde, sigorta poliçesi ve vergi kaydında yazılı olmayı , maddi ölçüt ise; araçtan yararlanmayı ve araç üzerindeki eylemli egemenliği ifade etmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasında işleten kavramı ve kimlerin işleten olabileceği belirtilmiştir. Kural olarak aracın trafik tescilinde adına kayıtlı olduğu kişi yani, araç sahibi, aracı kendi hesabına ve kendisine ait olmak üzere kullanıyor, üzerinde çıkar sağlıyorsa, aynı zamanda işleten olup, hem şekli hem de maddi anlamda işleten sıfatını alacaktır.
Noterlerin, düzenleme yoluyla yaptığı satış ve devir işleminin arkasından yapılacak tescil, mülkiyete karine oluşturması bakımından önem taşır. Kuşku olan durumlarda, aracın malikine işleten gözüyle bakılmalı ve buna ağırlık verilmelidir..
Varsayımlı işletenlik olarak öğretide adlandırılan ve 2918 sayılı Yasanın 3. maddesinde düzenlenen kavramı da açıklamakta yarar vardır. Bunun temelinde, yasanın muvazaalı (danışıklı) işlemlere karşı zarar görenleri koruma amacı yatmaktadır. Yasa koyucu, aracın kayden maliki başkası görülse bile, üçüncü bir kişi tarafından aracın, kendi nam ve hesabına işletildiğinin, araç üzerinde fiili tasarrufta bulunulduğunun ilgilisince ispatı halinde bu kimsenin de işleten sayılacağını ifade etmektedir. Burada kazanılan işleten sıfatı değil işleten gibi sorumluluktur...” (YHGK, 06.03.2002 t., 2002/11-71 E., 2002/141 K.)
Dosyadaki belgelere göre, kaza tarihinde ve sonrasında araç davalı ... adına kayıtlı ise de; aracın onun fiili hakimiyet alanından çıkarak, kazada vefat eden Kurum sigortalısı ... hakimiyet alanına girdiği iddia edildiğine göre, bu yönde kanıtlar sunularak ...’in sıfatının açıkça ortaya konulmasından sonra, şayet araç işleteninin davalı ... olduğu kanaatine varılırsa, Kurum sigortalısının vefatına neden olayın meydana gelmesinde kendi şahsi kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılarak, münhasıran sigortalı kusuru nedeniyle işleten sıfatı ile sorumluluğundan söz edilemeyeceğinin gözetilmemiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ...’in bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."e iadesine, 02/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.