10. Hukuk Dairesi 2011/1317 E. , 2012/6304 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, tedavi giderlerinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasanın geçici 7/1. maddesi hükmünde, “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20"nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” düzenlemesinin yer alması ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun, giderek 63. madde olduğu kabul edilmelidir.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden 1479 sayılı Yasanın 63. maddesinde; “Üçüncü bir kimsenin suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasını gerektiren bir halin doğmasında, Kurum, sigortalı veya hak sahiplerine gerekli bütün yardımları yapar.
Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere, ve diğer sorumlulara rücu eder. Bu kimselerin hak sahiplerine yaptıkları ödemeler dolayısıyla Kurumun zarara uğraması halinde, hak sahiplerine rücu hakkı saklıdır.
Taksirli suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasına neden olan üçüncü kişinin sigortalının eşi, çocukları, ana ve babası olması halinde, bu kişilere rücu edilmez.
Kurumun rücu hakkını doğuran olayda davalı, kamyonuna domates yüklemek için geldiği rampanın alt kısmında, dere yatağından çıkamayan, sigortalının kamyonunu çekmek için geri geri manevra yaparak, rampa aşağı inmiş, el frenini çekmiş, ancak, takoz tedbirine başvurmadığı için, kamyonun geri kaçması ile iki kamyon arasındaki sigortalı sıkışarak yaralanmıştır. Davacı Kurum, sigortalıya yapılan tedavi giderlerinin tazminini talep etmektedir. Mahkemece, hükme esas ve keşif sonrası trafik polis memuru bilirkişiden alınan kusur raporunda kazaya neden olan davalının %100 kusurlu olduğu kanaatine varılarak hüküm kurulmuştur.
Oysa ki, hükme esas alınan kusur raporu eksik incelemeye dayalı olup, kamyon sürücüsü sigortalının da, nakliye işini yaptığı ve bu konudaki deneyimleri, ehliyetinin sınıfı gözetilerek, olayın oluşunda, alması gereken tedbirlerin bulunup bulunmadığı, olayın oluşundaki katkısı tartışılarak, düzenlenmesi gerekirdi. Bu nedenle, yeniden trafik konusunda uzman bilirkişilerden kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde, eksik inceleme ile, hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
2-Bozma üzerine yapılacak yargılamada, davalının temyiz dilekçesinin kapsamı dikkate alınarak; ayrıca, yasa koyucu tarafından, trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının ... tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih 6111 sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın ...tarafından karşılanır.
Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15"ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak ... sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 03.06.2007 tarihli ve ... sayılı Sigortacılık Kanununun 14"üncü maddesinde düzenlenen durumlar için ... aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile, sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. .... Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine... söz konusu tutarı % 50"sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir….” hükmü getirildiğinden bu husus da irdelenmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgularda gözetilerek, hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 02.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.