3. Ceza Dairesi Esas No: 2019/6975 Karar No: 2019/15527 Karar Tarihi: 10.09.2019
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2019/6975 Esas 2019/15527 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir hüküm temyiz edilmiştir. Mahkeme, sanığın katılana cam bardakla saldırdığına dair katılana yapılan muayenelerde bulgular olduğunu belirtmiştir. Ancak yüzündeki yaralanmanın sanık tarafından mı, yoksa trafik kazası sonrası mı meydana geldiği hususunda tereddüt oluşmuştur. Bu nedenle, mahkeme katılanın tüm tedavi evrakları, raporları ve dava dosyası ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek yeniden raporu alınmasına karar vermiştir. Mahkeme ayrıca sanığın cezasını belirlerken kastın yoğunluğunun, darbe sayısının, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığının göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtmiştir. Kararda, buna ek olarak sanığın hak yoksunlukları yönünden hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu da ifade edilmiştir. Kanun maddeleri ise şu şekildedir: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/1, 86/3-e ve 87/1-c-son maddeleri ve 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararı.
3. Ceza Dairesi 2019/6975 E. , 2019/15527 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak; Gereği görüşülüp düşünüldü: 1)Katılanın aşamalardaki beyanlarında, sanığın, cam çay bardağı ile yüzüne vurduğunu ifade ettiği, katılan hakkında olayın akabinde Gaziantep Dr. Ersin Arslan Devlet Hastanesince düzenlenen 11.02.2015 tarihli geçici raporda "darp ve cam kesisi sonucu yaralanma, sağ yüzde 1 cm"lik 6 tane farklı yerde cam (kendi ifadesiyle) kesisi mevcut" şeklinde bulguların belirtilmesi, aynı hastanenin 31.03.2015 tarihli adli tıp uzmanınca düzenlenen raporda ise katılanın muayenesi yapılarak trafik kazası geçirdiğinin yüzüne cam parçaları geldiğinin ve trafik kazası yaralanması nedeniyle oluştuğu bildirilen yüz bölgesinde toplam 5 cm’den büyük kesi arızası olduğunun ve bu arızasının yüzde sabit ize neden olup olmayacağı yönünden olay tarihinden 6 ay sonra muayene olmak üzere gönderilmesi gerektiğinin belirtilmesi, mahkemece aldırılan ve hükme esas alınan Gaziantep Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 11.11.2015 tarihli raporun ise yukarda belirtilen raporlardan bahsedilerek ve katılanın 6 aylık süre dolmadan 17.06.2015 tarihinde muayenesi yapılarak düzenlenmesi ve raporun sonuç kısmında yüz bölgesinde tarif ve tespit edilen tek lezyon olarak <5 cm, toplamda <20 cm yaralanması olup yüz sağı elmacık kemiği üstünde, çene sağında ve sağ zigomada tespit edilen nedbe dokusunun ayrı ayrı yüzde sabit iz niteliğinde olduğunun belirtilmesi karşısında, katılanın yaralanmasının yüzünde sabit ize neden olup olmadığı ve katılanın yüzünde sabit ize neden olduğu belirtilen yaralanmasının 11.02.2015 tarihli yargılamaya konu darp olayı nedeni ile mi, yoksa trafik kazası sonrası mı meydana geldiği hususlarında tereddüt oluştuğundan, katılandan olaydan sonra trafik kazası geçirip geçirmediği ayrıntılı şekilde sorularak ve ilgili yerlerden araştırılarak, trafik kazası geçirmiş ise ilgili sağlık kurumlardan tedaviye ilişkin tüm belgelerinin de temin edilerek, katılanın tüm tedavi evrakları, raporları ve dava dosyası ile birlikte İstanbul Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kuruluna sevk edilerek 11.02.2015 tarihli yaralanmasının yüzünde sabit ize neden olup olmadığı ve 5237 sayılı TCK’nin 86 ve 87. maddelerindeki ölçütlere göre niteliği konusunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde yeniden raporu aldırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik araştırma ile ve muayene süresi yönünden de adli tıp kriterlerine uygun olmayan yetersiz rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, 2)Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK"nin 86/1, 86/3-e ve 87/1-c-son maddelerinde öngörülen cezanın alt sınırının 5 yıl hapis cezası olması nedeniyle, sanığın duruşmada hazır bulundurulması, bunun mümkün olmaması durumunda ise SEGBİS sistemi aracılığıyla savunmasının alınması gerektiği gözetilmeden talimat yoluyla aldırılması suretiyle 5271 sayılı CMK"nin 196/2. maddesine aykırı davranılması, 3)5237 sayılı TCK"nin 86/1. maddesi gereğince temel ceza belirlenirken kastın yoğunluğu, darbe sayısı, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak, TCK"nin 61. maddesindeki ölçütler ve TCK"nin 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gözetilerek sonuç cezaya etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi, 4)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas - 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesindeki bazı ibarelerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değişik 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK"un 326/son maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının dikkate alınmasına, 10.09.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.