10. Hukuk Dairesi 2011/1321 E. , 2012/6295 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelirlerin 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. maddeleri gereğince davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde ... ile ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, diğer davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı ile, davalılardan ... avukatı ile, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesindeki, "iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir." düzenlemesi getirilmiş ise de, söz konusu düzenlemenin anılan kanunda, yürürlüğü öncesinde gerçekleşen olaylardan kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26 ve 87. maddeleridir.
Davanın, yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 87.maddesi hükmünde tanımlandığı üzere taşeron; bir işte ya da bir işin bölüm veya eklentilerinde asıl işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
İşin belirli bir bölümünde değil de tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenlerde asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise, asıl işverenden istenilen işin, asıl iş yada işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
Dava konusu somut olayın incelenmesinde ise; ... mülkiyetinde bulunan henüz tamamlanmamış okul binasının tamamlanması ve 25 yıl eğitim amaçlı kullanılması için... ile ön kira sözleşmesi imzalanmış,... okul binasının yapım işini sözleşme ile ...vermiştir. Zararlandırıcı sigorta olayında vefat eden sigortalı ... primlerinin ... tarafından yatırılmış olduğu müfettişin kayıt incelemesi sonucu tespit edilmiş, ancak mevcut ifadelerden, ..."ın okul inşaatının elektrik işlerini aldığı ve kazalının ..."ın işçisi olduğunun beyan edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davalılardan .... asıl işveren olmadığına dair ret kararı yerindedir. Ancak, ..."ın yukarıda anlatılan şekilde taşeron ilişkisi bulunup bulunmadığı yeterince araştırılmamıştır. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, ..."ın ... kaydının bulunup bulunmadığı, kendi nam ve hesabına çalışmasının delili olarak vergi kayıtlarının varlığı araştırılarak, kazalının kimin işçisi olduğu belirlenmeli, .... ile ... arasında asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığının yukarıdaki açıklamalar ışığında bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
2-Kabule göre de; talep edilen miktar, ilk peşin değerin kusur karşılığının içinde kaldığından talebin tamamının kabulü gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurması isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması, usule ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
0 halde, davalılar ... avukatı ile, ..."ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan... ve ..."a iadesine, 02.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.