10. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/7083 Karar No: 2020/2495 Karar Tarihi: 02.06.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/7083 Esas 2020/2495 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2018/7083 E. , 2020/2495 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi No : 2018/76-2018/467
Dava, davacının 01.01.1994 tarihinden itibaren Fethiye Ziraat Odasına üye olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak mahkemenin görevsizliği nedeniyle, davanın usulden reddine dair karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Yargı çeşitleri (kolları) arasındaki ilişkiye yargı yolu denir. Bu nedenle, medenî yargıda hukuk mahkemesi ile idarî yargıdaki idare mahkemesi arasındaki ilişki, bir yargı yolu ilişkisidir. HMK madde 114/1-b bendi gereğince “yargı yolunun caiz olması” dava şartlarındandır ve 115/2. maddeye göre dava şartının noksanlığının tespit edilmesi halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Bu karar nihai karar olup taraf lehine yargılama giderlerine de hükmedilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK 331/2 “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder” hükmü adli yargı kolu içerisindeki mahkemeler arasındaki göreve ve yetkiye ilişkin uyuşmazlıklarda uygulanır. Diğer taraftan, 2018 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2.maddesinde, "Müteselsil sorumluluk da dâhil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur." düzenlemesi yer almakta olup, eldeki dava bakımından, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karar yerinde ise de, davalılar için müşterek bir sebepten dolayı red kararının verilmesi karşısında tek vekâlet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde davalı Kurum ve diğer davalı lehine ayrı ayrı vekâlet ücreti takdir edilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ: Hüküm fıkrasının, 4. ve 5. fıkralarının silinerek yerine “4-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine” sözcük ve rakamlarının yazılarak, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.