12. Hukuk Dairesi 2014/6886 E. , 2014/9729 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Antalya 2. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/03/2013
NUMARASI : 2012/399-2013/290
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
İtiraz eden vekili; müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığını, takip dayanağı senet üzerindeki imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiş; mahkemece takibe konulan senet üzerindeki imzanın avaliste ait olmadığı gerekçesiyle itirazın kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Kambiyo senetlerine dayalı olarak başlatılan takiplerde imzaya itiraz, İİK"nun 170. maddesinde düzenlenmiş olup bu maddenin üçüncü fıkrasında, icra mahkemesince imza incelemesinin aynı Kanunun 68/a. maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapılması gerektiğine işaret edildiği, İİK"nun 68/a. Maddesinin dördüncü fıkrasında ise; "İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır." hükmüne yer verilmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 447/2. maddesinde yer alan "Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/06/1927 tarihli ve 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"na yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır." hükmü gereğince,uygulanması gereken anılan Kanun"un 211. maddesine göre de; imza incelemesinin yönteminin gösterildiği, buna göre hakimin bilirkişi incelemesine karar vermesi halinde önce, imzası incelenecek kişiye ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları ilgili yerlerden getirteceği, bilirkişinin bu yazı ve imzalarla o mahkemede uygulamalı olarak temin edilen yazı ve imzaları esas alarak incelemesini yapacağı, bilirkişinin gerekli görmesi halinde kendi huzurunda ilgili kişinin yeniden yazı ve imza örneklerini almak için mahkemeden talepte bulunabileceği ve buna göre raporunu hazırlayacağı öngörülmüştür.
Ayrıca imza incelemesinde sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin imzası incelenecek kişinin uygulamaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişice mukayeseye esas alınmalıdır. Senedin keşide tarihinden öncesine ilişkin belge bulunamazsa, daha sonraki tarihli belgeler, uygulamaya elverişli imza örneği taşıyan herhangi bir belge temin edilemez ise de borçlunun duruşmada alınan imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılmalıdır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre fotokopi üzerinden imza incelemesi yapılması mümkün değildir. Bu nedenle imza incelemesinin belge asıllarının getirtilerek incelemenin bunlar esas alınarak yapılması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.05.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 06.06.2001 tarih ve 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir belgedeki imza veya yazının atfedildiği kişiye ait olup olmadığı hususunda yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi nedenle farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduğu veya eli ürünü olmadığı fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. İmza incelemesine esas teşkil edecek belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E., 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, "imzanın borçluya ait olduğunu" kanıtlama külfetinin alacaklıya ait olduğu gözardı edilmemeli ve ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamaya da gidilmemelidir (Hukuk Genel Kurulu"nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı).
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, 01.01.2010 tanzim tarihli ve 15.03.2010 vade tarihli, "400.000 TL" değerindeki senet üzerinde imza incelemesi yapıldığı görülmektedir. Oysa imza itirazına konu edilen 10.03.2011 tanzim tarihli ve 23.02.2012 vade tarihli, "65.000 TL" değerindeki senet olup, bilirkişi bu senet üzerinde imza incelemesi yapmamıştır. Bu hali ile rapor takibe dayanak bono yönünden mahkemenin ve Yargıtay"ın denetimine elverişili değildir.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan kıstaslara uygun olarak ve alacaklının bildirdiği mukayese imzalar da göz önünde bulundurularak denetime imkan verecek şekilde bilirkişi raporu alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.