Davacı vekili, davacının davalı şirkete ait Gebze"deki işyerinde 02/07/2010 - 27/02/2011 tarihleri arasında satış destek sorumlusu olarak çalıştığını, feshi gerektirecek geçerli veya haklı herhangi bir davranışının olmadığını, iş sözleşmesi feshine ilişkin geçerli bir neden gösterilmediğini, ihtar yada uyarı yazısı da tebliğ edilmediğini, iş akdinin haksız sebep gösterilerek haksız ve hukuka aykırı bir şekilde sonlandırıldığını belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine, karara rağmen işveren tarafından süresi içerisinde işe başlatılmaz ise iş akdinin feshedildiği tarihten itibaren verilen kararın kesinleşinceye kadar çalışmadığı süreler için doğmuş bulunan dört aylık ücret ve diğer haklarının ödenmesine, müvekkilinin işverence işe iade kararına uygun olarak işe alınmadığı takdirde müvekkilin iş kanunun gereğince müvekkilinin sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı işveren vekili iş sözleşmesinin 27/02/2011 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17. maddesi uyarınca tüm kanuni hakları ödenerek feshedildiğini, davacının müşterilerle ve çalışma arkadaşlarıyla olumlu iletişim kuramadığını, davacının yaptığı savunmada şirketin sipariş ve teslim alma kurallarını ihlal ettiğini yazılı olarak kabul ettiğini, davacının tüm haklarının ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme davalı işyerinde çalışan işçi sayısını gösteren dönem bordrosundan davalı işyerinde sekiz işçi çalıştığı, 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinde belirtilen otuz ya da daha fazla işçi sayısı şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında fesih tarihi itibariyle işverence otuz veya daha fazla işçi çalıştırılıp çalıştırılmadığı ve dolayısıyla davacının iş güvencesi kapsamında kalıp kalmadığı uyuşmazlık konusu olup, normatif dayanak 4857 sayılı Kanun’un 18. maddesidir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasına göre iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak için otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerinde çalışmak gerekir. Aynı maddenin dördüncü fıkrasına göre işverenin aynı işkolunda birden fazla
işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan sayısı bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir. İşçi sayısına ilişkin bu hüküm nispi emredici olduğundan, daha az işçi sayısını öngören sözleşme hükümleri geçerli kabul edilmektedir.
Otuz işçi sayısının belirlenmesinde fesih bildiriminin işçiye ulaştığı tarih itibariyle belirli-belirsiz süreli, tam-kısmi süreli, daimi-mevsimlik sözleşmelerle çalışan tüm işçiler dikkate alınır.
Somut olayda davacı işçinin davalı işyerinde 02/07/2010 - 27/02/2011 tarihleri arasında satış destek sorumlusu olarak çalıştığı, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından 25.02.2011 günlü fesih bildirimi ile davacının davranışlarından kaynaklanan nedenlerle 4857 sayılı Kanun’un 17. maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı işyerinde fesih tarihi itibari SGK’ ndan gelen cevabi yazıya göre işyerinde çalışan işçi sayısı otuzdan az olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de yapılan inceleme karar vermek için yeterli değildir. Kaldı ki davalı vekili yargılama sırasında davalı şirkette çalışan işçi sayısının yetmiş iki olduğuna dair beyanda bulunmuştur.
Davalı şirkete ait davacının çalıştığı işyeri dışında başka işyeri de bulunduğu iddia edildiğine göre davacının çalıştığı işyeri ile davalı işverene ait olan diğer işyerlerinin aynı iş kolunda faaliyet gösterip göstermediği, işyeri ve SGK kayıtları getirtilerek fesih tarihi itibariyle işyerinde 30 ve daha fazla işçi çalışıp çalışmadığı belirlenmeli; fesih tarihinde varsa iş sözleşmesi askıda olan işçiler de göz önünde bulundurulmak suretiyle davacının iş güvencesi hükümlerinin kapsamında olup olmadığı saptanarak sonucuna göre karar verilmelidir. Fesih bildirim tarihinde otuz işçinin tespiti için belirtilen olguların açıklığa kavuşturulması gerekir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.