Resmi belgede sahtecilik ve Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/12129 Esas 2019/7324 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi Esas No: 2017/12129 Karar No: 2019/7324 Karar Tarihi: 15.10.2019
Resmi belgede sahtecilik ve Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/12129 Esas 2019/7324 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen ve 2017/12129 E. , 2019/7324 K. numaralı hükümde, sanık resmi belgede sahtecilik suçu nedeniyle mahkum edilmiştir. Temyiz taleplerinin incelenmesi sonucu, hükmün onanması ve yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin reddi kararlaştırılmıştır. Ayrıca, sanığın resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçundan mahkum edilmesi ise yasaya aykırıdır. Kanun maddeleri açıklaması: Resmi belgede sahtecilik suçu, TCK'nın 206. maddesi tarafından düzenlenirken, başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması ve iftira suçunun oluşması, TCK'nın 267/1. ve 268. maddeleri tarafından tanımlanmaktadır.
11. Ceza Dairesi 2017/12129 E. , 2019/7324 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik ve Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde; Yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller gerekçeli kararda incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonucuna uygun şekilde vasfı tayin, cezayı azaltıcı sebebin nitelik ile derecesi takdir kılınmış, incelenen dosyaya göre hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan sanığın yerinde görülmeyen temyiz taleplerinin reddiyle hükmün ONANMASINA, B) Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz taleplerinin incelenmesinde; 1- TCK"nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik bilgilerini kullanması, TCK"nın 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi, TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen ve doktirinde “fikri sahtecilik” olarak adlandırılan "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma” suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Somut olayda; Ankara İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan yürütülen soruşturma kapsamında firari olarak aranan sanığın yakalandığında kardeşi ... adına düzenlenmiş kendi fotoğrafının bulunduğu suça konu sürücü belgesini ibraz ettiği, sonrasında yapılan teşhis ve parmak izi araştırmasında gerçek kimlik bilgilerin tespit edildiği olayda; her ne kadar 17/04/2015 tarihli tutanak sanık tarafından ... ismi ile imzalanmış ise de, şahsın ... ismi ile arandığı ve bu isimli kişinin kullanmış olduğu telefon sinyal bilgilerinden yerinin tespit edildiği, yakalandığında da ... isimli kişi olabileceği değerlendirilerek göz altına alındığının anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin kül halinde tek bir suçu “resmi belgede sahtecilik suçunu” oluşturduğu “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunmak” suçunun unsurlarının oluşmadığı, atılı suçtan sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmolunması, Yasaya aykırı, sanığın temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 15/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.